CHP mer­kez­li ba­tı­cı eli­tist sı­nıf, 1950'den bugü­ne hiç AK Par­ti yıl­la­rın­da ol­du­ğu ka­dar uzun sü­re ik­ti­dar­dan yok­sun kal­ma­dı. Se­çim­ler­le ik­ti­da­ra ge­le­me­se­ler bi­le, oli­gar­şik bü­rok­ra­si adı ve­ri­len dev­let ik­ti­da­rı el­le­rin­de ol­du­ğu için dö­nem dö­nem kay­bet­tik­le­ri bir ta­kım mev­zi­le­ri, dar­be son­ra­sı ara dö­nem­ler­de ya­pı­lan dü­zen­le­me­ler­le ye­ni­den tah­kim et­ti­ler ve 2000'li yıl­la­rın baş­la­rı­na ka­dar ve­sa­yet­le­ri­ni bu şe­kil­de de­vam et­tir­mek­te pek zor­lan­ma­dı­lar.

O yüz­den da­ha şu bir­kaç yıl ön­ce­si­ne ka­dar bu ül­ke­de ken­di­le­ri­nin is­te­me­di­ği bir şe­yin ol­ma­ya­ca­ğı­na o ka­dar emin­di­ler ki, son ker­te­de bir elin ken­di­le­ri­ne uza­na­ca­ğın­dan emin ol­duk­la­rı için çok ke­sin ko­nu­şa­bi­li­yor­lar­dı. Ama bek­le­dik­le­ri o el bu de­fa uzan­ma­dı, ga­li­ba hiç­bir za­man uza­na­ma­ya­cak da. 

Bu ne­den­le ar­tık AK Par­ti­’nin se­çim kay­be­dip gi­de­ce­ğin­den öy­le­si­ne bir ümit­siz­li­ğe ka­pıl­dı­lar ki, bir eko­no­mik kriz çık­sın, sos­yal pat­la­ma ol­sun, hat­ta dı­şa­rı­dan bir mü­da­ha­le ol­sun ve­ya her ne ola­cak­sa ol­sun, ye­ter ki bu ik­ti­dar git­sin di­ye­cek ka­dar ma­raz­lı bir ruh ha­li içi­ne düş­tü­ler.

Par­ti­den is­ti­fa et­ti­re­rek İyi Par­ti'ye ge­çir­dik­le­ri mil­let­ve­kil­le­ri ola­yı­nı bu pers­pek­tif­ten oku­mak ge­rek. Çok na­çar du­rum­da­lar, de­ne­me­dik­le­ri yol yön­tem kal­ma­dı. Li­der de­ğiş­ti­ri­yor­lar ol­mu­yor, so­la ka­yı­yor­lar ol­mu­yor, sa­ğa dö­nüp ha­cı, ho­ca, hat­ta müf­tü trans­fer edi­yor­lar yi­ne ol­mu­yor. Hat­ta bir ara bü­tün bir ta­rih­le­ri­ne iha­ne­ti gö­ze ala­rak, ku­ru­cu li­der­le­ri­ni me­za­rın­da ters dön­dü­ren o çar­şaf açı­lı­mı­nı da­hi yap­tı­lar ama hiç­bi­ri ça­re ol­ma­dı, ol­mu­yor.  

Şim­di önü­müz­de­ki se­çim­de Tür­ki­ye ye­ni bir dö­ne­me gi­ri­yor, ar­tık par­la­men­ter sis­tem ta­ri­he gö­mü­lü­yor ve es­ki ge­nel baş­kan­la­rı­nın "ol­maz, ol­ma­sın, ol­dur­ma­yın di­ye ade­ta ins ve cin­ne yal­var­dı­ğı o Cum­hur­baş­kan­lı­ğı sis­te­mi­ne ge­çi­li­yor ki, bun­dan son­ra bu zih­ni­yet için ik­ti­dar ol­ma ha­ya­li ebe­di­yen ok­ya­nu­sa gö­mü­lü­yor. 

O yüz­den son da­ki­ka­da bir ham­le ya­pıp, za­ten se­çi­me gir­me­si­nin önün­de en­gel bu­lun­ma­yan Me­ral Ak­şe­ner'in ön­ce se­çi­me gir­me­si­ni ga­ran­ti­ye alıp, son­ra cum­hur­baş­kan­lı­ğı­na aday gös­te­re­bi­lir­sek, şu yüz­de 49 oyu ye­ni­den bir ara­ya ge­ti­re­bi­lir de, üze­ri­ne bir pu­an da­ha ek­le­ye­bi­lir mi­yiz di­ye ken­di ve­kil­le­ri­ni bi­le ağ­la­tan böy­le bir işe gi­riş­ti­ler. 

Fa­kat bu­nun ik­ti­dar ka­na­dın­da bu ka­dar pa­ni­ğe yol aça­ca­ğı­nı her­hal­de ken­di­le­ri bi­le tah­min et­me­miş­ler­dir. Mu­ha­le­fet şim­di bu­nun ta­dı­nı çı­kar­tı­yor. Uzun va­de­de bir işe ya­ra­ma­sa bi­le kı­sa gü­nün ka­rı­dır di­ye dü­şü­nüp, ik­ti­da­rın öf­ke­li ha­li­ne ba­ka­rak keyf olu­yor­lar. Hat­ta bu du­rum­dan ce­sa­ret bi­le al­mı­şa ben­zi­yor­lar ki, gö­rüş­me tra­fi­ği­ni hız­lan­dır­dı­lar.. 

Bu­na MHP'nin kız­ma­sı­nı, öf­ke­len­me­si­ni an­la­mak müm­kün. En ni­ha­ye­tin­de İyi Par­ti MHP'den ay­rıl­mış bir par­ti ve se­çi­me gir­me­si ha­lin­de en faz­la oyu bu par­ti­den ala­cak­tır. Ama ik­ti­dar par­ti­si­nin bu den­li öf­ke duy­ma­sı ni­ye? 

İyi Par­ti se­çi­me gi­re­me­miş ol­sa, ve­lev ki se­çi­me gi­re­me­me­si ya­sa­la­rın zo­run­lu kıl­dı­ğı şart­la­rı ta­şı­ma­ma­sı ne­de­niy­le ol­sa bi­le, bu du­rum top­lum­da bir mağ­du­ri­yet al­gı­sı­na ne­den ol­ma­ya­cak mı? O za­man da bu­nun fa­tu­ra­sı AK Par­ti­ye çık­ma­ya­cak mı? Yıl­lar­ca ve­sa­yet re­ji­mi ta­ra­fın­dan par­ti­le­ri ka­pa­tı­lan, se­çim­le­re gir­me­le­ri­ne izin ve­ril­me­yen bir ge­le­ne­ğin mi­ras­çı­sı bir par­ti bu­nun ne­ye mal ola­ca­ğı­nı he­sap ede­mi­yor mu? 

Mu­ha­le­fet er­ken se­çim ham­le­si­ne böy­le bir kar­şı­lık ver­di, hep­si bu. Bu­na bu ka­dar kız­ma­ya, öf­ke­len­me­ye ne ge­rek var­dı. Hem bu­nu ye­ni mi an­lı­yo­ruz, bu adam­la­rı ye­ni mi ta­nı­yo­ruz, CHP'si, HDP'siy­le, Pe­rin­çek'ten FE­TÖ'ye ka­dar mu­ha­le­fe­tin tek der­di­nin Tay­yip Er­do­ğan'dan kur­tul­mak ol­du­ğu­nu, bu­nun için ya­pa­ma­ya­cak­la­rı iş­bir­li­ği, baş­vu­ra­ma­ya­cak­la­rı yol ol­ma­dı­ğı­nı ye­ni mi an­lı­yo­ruz. Şey­tan eli­ni uzat­sa bun­la­ra, o eli öp­mek için kuy­ru­ğa gi­rer­ler. Ye­ter ki Tay­yip Er­do­ğan'dan kur­tul­ma­nın bir yo­lu­nu gös­ter­sin.    

 Şim­di bun­la­rın kuy­ru­ğu­na Bah­çe­li'ye olan öf­ke­le­rin­den do­la­yı İyi Par­ti, AK Par­ti'ye kar­şı bit­mek bil­me­yen ha­set­le­rin­den do­la­yı da Saa­det Par­ti­si ek­len­di. So­rar­sa­nız hep­si mil­let ve mem­le­ket sev­da­sı ile ha­re­ket edi­yor. 

İyi Par­ti, mil­li­yet­çi­lik ko­nu­sun­da MHP'nin han­gi ek­si­ği­ni ta­mam­la­ya­cak? Ya da Saa­det Par­ti­si’­nin ger­çek­leş­tir­mek is­te­yip de AK Par­ti­’nin kar­şı çık­tı­ğı ne var? Her­hal­de bun­lar da CHP gi­bi söz ko­nu­su Tay­yip Er­do­ğan'ı tas­fi­yey­se, ge­ri­si te­fer­ru­at­tır di­ye dü­şü­nü­yor­lar.