Kadirilik ve tarikat adabı:
Abdülkadir Geylani’ye nispetle onun yolundan gidenlerin mensup olduğu tarikata Kadirilik denilmiştir. Her tarikatta olduğu gibi bir ehl-i sünnet tarikatı olan Kadirilik’te de belli adap vardır. Kadiriyye tarikatında seyr ü süluk, Allah’ın yedi isminin (esma-ı seb’a) zikredilmesiyle gerçekleştirilir. Lailahe illallah, Allah, hu, hay, vahid, aziz, vedud isimlerine usul esması; hak, kahhar, kayyum, vehhab, müheymin isimlerine füru esması denir. Usul esmasından her biri, nefsin yedi mertebesinden birine karşılık olarak belli sayıda zikredilir.
Tarikatın bazı kollarında saliklerin istidatlarına göre letaif-i seb’a (kalp, ruh, sır, sırru’s-sır, hafi, ahfa, nefs-i kül) zikriyle seyr ü süluk ettirdikleri de bilinmektedir. Bunlara ek olarak vakit namazlarının ardından okudukları hizipler ve günlük virdler de vardır. Bunlar, tarikatın kollarında farklılık arz etmektedirler.
Kadiri zikri:
Kadirilik, cehri zikri esas almaktadır. Ancak tarikatın çeşitli kollarında toplu zikir yani devran, farklı şekilde icra edilmektedir. Ülkemizde Kadiri zikri, genellikle şöyle yapılmaktadır:
Dervişler, öncelikle hilal şeklinde bir halka oluştururlar. Zikre oturarak başlanır. Şeyh efendinin Fatiha okumasından sonra salavat getirilir ve Abdülkadir Geylani’nin Kibrit-i Ahmer adlı evradı, özel bestesiyle okunur. Ardından kelime-i tevhit ve ism-i celal zikrine geçilir. Bu sırada zakirler, ilahi okurlar. Oturarak yapılan kuudi zikir, bir zakirin aşr-ı şerif okumasıyla tamamlanır. Ayakta (kıyami) zikre geçilir. Kıyami zikre toplu olarak “Cem olmuş dervişleri / Pirim Abdülkar’in” sözleriyle başlayan ilahinin okunmasıyla girilir. “Hayyü’l-kayyum, Allah” esmalarıyla ahenkli bir şekilde dönülerek devran devam eder. Zikir halkası, ritmik adımlarla sağa sola döndürülür. Bu sırada zakirler, ritme uygun ilahiler okurlar. Zikir, bir zakirin okuduğu aşr-ı şerif ve şeyh efendinin duasıyla sona erer. Zikir sırasında kudüm, bendir, halile, nevbe gibi vurmalı sazlar da kullanılır.
Kadiriyye tarikatının kolları ve yayılışı:
Her tarikat, zamanla genişlemiş ve pek çok kola ayrılmıştır. İslam coğrafyasına yayılışı da bu sayede olmuştur. Kadiriyye tarikatının belli başlı kolları şunlardır: Esediyye, Ekberiyye, Makdesiyye, Garibiyye, Eşrefiyye, Rumiyye, Yafiiyye, Hammadiyye, Hilaliyye, Hindiyye.
Abdülkadir Geylani’nin oğlu Seyyid Abdürrezzak, babasıyla birlikte Hacca gittiğinde Arafat’ta Ebu Meyden el-Mağribi, Ebu Amr Osman b. Merzuk gibi tanınmış bazı şeyhlerin ve sufilerin babasının elinden hırka giydiklerini anlatır. Bu olay, Kadiriliğin ta Abdülkadir Geylani’nin sağlığında ortaya çıkmaya başladığının bir delilidir.
Kadiri tarikatının yayılmasında Abdülkadir Geylani hazretlerinin çok sayıdaki çocuğunun ona gönülden bağlılıklarının rolü büyüktür. Çocukları, babalarının ilmine ve manevi mirasına sahip çıkarak yolunu devam ettirmişlerdir. Mesela oğlu Seyfettin Abdülvehhap, babasından fıkıh okumuş, babasının sağlında bile onun yerine medresesinde ders okutmuştur. Diğer oğlu Musa, Şam ve Mısır taraflarında faaliyet göstermiştir. Daha sonra torunları ve soyundan gelenler de aynı yolu devam ettirmişlerdir. Bunların yanı sıra müritleri ve halifeleri de pek çok ülkede tekke kurmuşlardır.
Kadiriliğin Anadolu’ya girişi, Abdlükadir Geylani’nin soyundan Hüseyin el- Hamevi’den hilafet alan Eşrefoğlu Rumi döneminde başlamıştır. Eşrefoğlu Rumi, şeyh Abdülkadir Geylani’ye gönülden bağlıdır:
Arısının balıyım/ Bahçesinin gülüyüm.
Çayırının bülbülüyüm/ Ya Şeyh Adülkadir.
Bir başka dörtlüğünde de şöyle der:
Her katında uludur/ İki cihan doludur.
Eşrefzade kuludur/ Pirim Abdülkadir’in.
Eşrefoğlu Rumi’den iki asır sonra gelen Şeyh İsmail Rumi’nin çalışmalarıyla tarikat, Anadolu’nun her tarafında ve Balkanlarda hızla yayılmıştır.