Geçen hafta yaşanan Kasım Süleymani'nin öldürülmesi olayının etkisi, bu hafta da devam ediyor ve gündemin yine ilk maddelerinden biri. Sonrasında İran'ın misilleme denemeleri, bir Ukrayna uçağını yanlışlıkla düşürmesi ve özür dilemesine rağmen ülkenin karışması, İran'ın olayları tahrik ettiği gerekçesi ile İngiliz Elçisini tutuklayıp serbest bırakması, devletine sahip çıkan halkın da İngiliz Elçiliği'nin önünde provokatörlüğü meslek edinmiş İngilizleri protesto etmesi, Trump'un göstericileri desteklediğini açıklaması da malûm olayın artçıları…
Sarrac'ın Türkiye'ye gelmesi ve Hafter ile Rusya'da bir araya gelip ateşkes hakkında görüşmeler yapması, Hafter'in iki gün düşünmek için süre istemesi de diğer önemli bir gündem…
Bir diğer gündem, Kanal İstanbul meselesi…
Terör olayları, cinayetler vs. gündemin diğer unsurları…
Aslında bu iç karartan olayların yerine, gündemin en başına "Ümmü Gülsüm Genç" gelmeliydi. Ağlayan gündemin güler yüzü: Ümmü Gülsüm Genç… Hani geçen hafta ATV'de yayınlanan ve Kenan İmirzalioğlu'nun sunduğu "Kim Milyoner Olmak İster?" isimli yarışmada 125 bin liralık ödül kazanan Ümmü Gülsüm…
Ümmü Gülsüm, ekran başındaki herkesi duygulandırdı, gururlandırdı. 27 yaşındaki genç kızımızın bu başarısı, Başkan Erdoğan'ın bile gündeminde…
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ümmü Gülsüm ile sosyal medya hesabı üzerinden canlı olarak görüştü ve onu, ailesi ile birlikte Ankara'ya davet etti.
"Kimdir bu kızcağız?" diye internette bir gezinti yaptığımda az da olsa birkaç cümle bulabildim Ümmü Gülsüm hakkında…
Artvin Borçkalı olan kızımız, 4 yaşında geçirdiği ateşli hastalık sonrası konuşma yetisini kaybetmiş. Ümmü Gülsüm, benim de mezun olduğum Atatürk Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü mezunu imiş. Buradan da kendime bir gurur payı daha çıkarmış oldum...
Bir de şu an, bir kamu kurumunda çalışıyormuş. Bilgiler bu kadar…
Kendisi konuşamayan ama Türkiye'nin konuştuğu bu kızımızı Artvin Valisi Yılmaz Doruk da mâkâmında kabul etmiş ve kendisini tebrik etmiş. Biz de bu duyarlılığından dolayı Sayın Valimizi tebrik ediyoruz.
Vali Bey'in davetine Ümmü Gülsüm Genç'in annesi Rukiye Genç, babası Mustafa Genç ve kız kardeşi Esra Genç de katılmışlar.
Vali Doruk yaptığı konuşmada, "Kızımızın yarışmada gösterdiği başarı, aslında bu azmin ve inancın sonucudur. Ümmü Gülsüm bu başarısıyla engelleri aşmanın aslında bir inanç meselesi olduğunu ispatlamış, şartlar ne olursa olsun hayata sarılmayı bizlere hatırlatmıştır. Kanaatkâr, edepli, azimli ve samîmi kişiliğiyle tüm Türkiye'nin gönlüne giren Ümmü Gülsüm, insanî değerlerimiz adına da bizlere güzel örnekler vermiştir. Sergilediği bu örnek kişilikle tüm Türkiye'nin takdirini kazanan Ümmü Gülsüm, ayrıca memleketi olan Artvin'in de gurur kaynağı olmuş, ilime ve millî değerlere önem veren Artvinli insan profilinin de canlı örneği olmuştur" diyerek olayı özetlemiş.
İnsanların gündemin harâretinden bunaldığı bu kış ayında bir anda cemre gibi gönüllere düşen Ümmü Gülsüm'ün başarısı, gerçekten de konuşulması ve üzerinde durulması gereken bir konudur.
"Ümmü Gülsüm", azmin bir diğer adıdır artık bizim için... Engelinin arkasına sığınmak yerine onu aşmayı başaran bir azmin devâsa öyküsüdür onun hayatı. İşte romanlara ve filmlere konu olacak bir hikâyedir bu!
Onun hakkında atılan sosyal medya mesajları ve yapılan yorumlar da şiir gibi gerçekten. Bir vatandaşımız, "Engeller yürekte olmasın, gerisi kolay" demiş. Gerçekten de bahanelerin bittiği, inancın ve azmin kürsüye çıktığı, sükûtun gürültüyü alt ettiği bir âna tanıklık etti insanlar bu kez ekranları başında, tıpkı şu e-postada da söylenildiği gibi: "Dün gece dili sessiz ama yüreği çağlayan gibi akan bu kızımız, tüm Türkiye'yi içten gülümsemesi ile ekrana kilitledi ve üç kelime ile insanlara hayat dersi verdi: 'Bazen yetinmek gerekir.'"
Bir başka yorumsa şöyle: "İnsanı insan yapan, kolu bacağı değil, kalbidir. Helâl olsun güzel kalpli insan!"
Düşünsenize, Allah'ın verdiği dili başkalarına ezâ olarak kullanan, Allah'ın verdiği eli zulüm aracına dönüştüren, Allah'ın verdiği aklı insanları yok etmek için kullanan, Allah'ın verdiği gözü başkalarının hatâ ve kusurlarını, mahremiyetlerini ifşa için gizli bir kamera gibi kuran, Allah'ın verdiği işitme yetisini yani kulak organını başkalarının gizli sözlerini işitmek için bir böcek cihazı gibi ayarlayan öyle canavar ruhlular varken, fiziken konuşamayan, yürüyemeyen, tutunamayan, işitemeyen, göremeyen insanlara "engelli" diyoruz. Bu niteleme, aslında vücût âzâlarını amacı dışında kullananlar için yapılsa daha uygun olmaz mı?
Yüce dinimizce tebessüm etmenin bile bir sadaka olarak görüldüğünü düşündüğümüzde, acaba kaç kişi Ümmü Gülsüm kadar bir gönül zenginliğine sahip olabilir?
Onun konuşma engeli, gülümsemesine engel değil. Peki, bize engel olan nedir?
Irak'ta, İran'da, Suriye'de, Libya'da, Filistin'de, Doğu Türkistan'da insanları yok eden merhamet engellilere, katil Amerika'ya, soykırımcı İsrail'e, cani Çin'e, Avrupa'nın sözde medenî vahşilerine, birbirini boğazlayan sözde Müslüman ve özde cahiliyenin tüm sıfatlarına bir libas gibi bürünen zavallılara en büyük ibret dersi, işte bu değil mi?
Neyi bölüşemiyorsunuz kardeşim, insan olmak bu kadar zor mu?