Modern insanın/toplumun en belirgin özelliği her türlü kayıt ve sınırlamayı -buna dini kurallar da dahil- reddetmesi, her ne pahasına olursa olsun hayatını kısıtladığını düşündüğü bu şeylerden bir şekilde kurtulmaya çalışmasıdır. Oysa ki bugün genelde dünyada özel olarak ise İslam toplumlarında ortaya çıkan sosyal problemlerin neredeyse tamamının başlıca sebebinin modern insanın/toplumun mutlak/sınırsız özgürlük arayış ve talebi olduğunu söyleyebiliriz. Bu arayış ve talep elbette her alanda başarıya ulaşmış değil. Ancak bir çok toplumda ve toplumumuzda şu dört alanda büyük oranda sınırsız bir özgürlük alanı açılmış vaziyettedir: Siyaset, sanat, spor ve eğitim. 
Kaçırdığımız bir nokta var ki o da sınırsız özgürlüğün hem fert hem toplum için sanıldığı gibi faydalı bir durum olmadığıdır. 
Bahsi geçen dört alandan biri olan siyaset sahasında var olan sınırsız özgürlük sebebiyle modern bir toplumda, o toplumun temelini dinamitlemeye çalışan teröristin dahi siyaset yapmasına sıcak bakılabilmektedir. Oysaki  bu, toplumun fıtratına ters bir durumdur ve tıpkı bizzat sahibinin, evini yakma düşüncesinde olanlara ateş yahut yanıcı bir madde temin etmesi gibidir.
Mutlak özgürlük arayışının başarıya ulaştığı bir diğer alan da sanattır. Bu başarı sebebiyledir ki her türlü menhiyât ve rezillik günümüzde sanat olarak takdim edilebiliyor ve takdim edilenler tarafından da alkışlanabiliyor. İslam dinine müntesip olmayanların bu şekildeki bir sanat anlayışına sahip olmalarını anlayabiliriz ancak gayet muhafazakar bir Müslüman olan/olduğunu iddia eden bir çok insanın da(!) bu görüşte olması üzerinde düşünülmesi gereken asıl noktadır.
Spor, toplum olarak sınırsız özgür olması gerektiğini düşünmeye başladığımız bir diğer alan. Günümüzde artık Müslümanlar, erkek ya da kadın için olması fark etmeksizin ve dine-örfe uygunluğunu hiçbir şekilde dikkate almaksızın tüm spor dallarını meşru görebiliyor veya bizzat o spor dalıyla meşgul olabiliyor. Müslüman bir erkek/kadın elbette spor yapabilir ancak unutulmamalıdır ki İslam'ın koyduğu kurallar spor yaparken de geçerlidir. "Madalya kazanmak veya mensubu olunan takımın, okulun, şehrin yahut ülkenin temsili din kurallarından daha öncelikli değildir" şeklindeki hakikat akıldan çıkarılmamalıdır.
Aynı şekilde özgür olması gerektiği düşünülen eğitim alanında da maalesef meşru-gayrımeşru ayrımı yapılmaksızın insana/topluma muzır bir çok konuda eğitim verilebilmektedir.
Hasılı modern insanın özellikle modern(!) Müslümanın hali bana, doğada kendi başına bir gün bile yaşama imkanı bulunmayan nazenin bir evcil kuşun kendisi için en mükemmel şekilde tefriş edilmiş kafesten kaçmaya çalışmasını anımsatıyor. Yahut halimiz, hastalanmasın, başına kötü bir şey gelmesin diye kendisine bazı sınırlamalar getiren anne babasına isyan eden küçük bir çocuğun haline benziyor. İki durumda da akıbet her kişinin malumudur.
Son olarak şu cümleyle söylediklerimizi özetleyebiliriz: Hem insan hem de toplum için hangi konuda olursa olsun mutlak/sınırsız özgürlük pasif bir zulümdür. Kişi/toplum bizzat böyle bir özgürlük alanı temin ediyorsa kendisine, bir merci bu mutlak özgürlüğü temin ediyorsa insana/topluma zulmetmiş olur. Vesselam.