Soru
Bismillah,
Hayırlı akşamlar.
Arkadaşlarla bir konu üzerinde ihtilafa düştük. Meselenin özü şudur: Google’ın web sayfasında hizmet şartları bulunuyor. Hizmet şartlarında “hizmetlerimizi kullanarak şartlarımızı kabul etmiş sayılırsınız” diye geçmektedir. Sorum şu: Gerçekten İslâm dinine göre Google’ın bana isnat ettiği kabul geçerli midir? Yani Google beni kabul etmiş sayarken, İslâm dini de beni kabul etmiş sayıyor mu? Çünkü ben hizmet şartlarından bazılarını İslâm’a zıt düştüğü için kabul etmiyorum. Ama bununla beraber hizmetten de faydalanmak istiyorum. Şimdi sırf Google’ın bana “kabul etmiş sayılırsın” dediği şey, İslâm’a göre de kabul sayılır mı? Yoksa sayılmaz mı? Zira biz sizin İslâm hukuku hakkında akitlerle alakalı yazdığınız kitaba da baktık, bu tarz bir sözleşmeye rast gelemedik. Böyle bir sözleşme İslâm hukukunda hangi bahse giriyor? Yardımcı olursanız çok seviniriz…
Cevap
“Allah, din konusunda sizinle savaşmayan ve sizi yurtlarınızdan çıkarmayanlarla iyi ilişkiler içinde olmanızı ve onlara adaletli davranmanızı yasaklamaz. Allah adaletli olanları elbette sever.
Allah ancak, din konusunda sizinle savaşmış, sizi yurtlarınızdan çıkarmış ve çıkarılmanıza yardım etmiş olanlarla dostluk kurmanızı yasaklar. Kim onlarla dost olursa işte bunlar kendilerine yazık etmişlerdir” (Mümtehine:60/8-9).
Bu âyetler ve daha nice âyetler ve hadisler, Müslümanların, kendi aralarındaki sözleşmeler bir yana başka din ve inanç sahiplerine bile iyilik ve adalet temelinde davranmalarını istiyor. Dinimize ve yurdumuza göz koyup bize savaş açanlar dışında kalan bütün insanlarla yapılan meşru sözleşmelere, kabul edilen meşru şartlara uymak esastır, kuraldır.
“Müslümanlar şartlarına bağlıdırlar” cümlesi sulh konusundaki bir sahih hadisin içindeki bir cümledir. Hadiste, helâli haram kılan veya haramı helâl kılan bir şart olursa bu şart kabul edilmez, -meşru bir sebeple- kabul edilmiş ise yerine getirilmez buyuruluyor.
Bir de zaruret durumu var:
Başka yerden temin edemediğiniz ve kullanmaya ihtiyacınız bulunan bir şey için karşı taraf, tek taraflı irade beyanı ve dayatma ile İslâm’a aykırı bir şart ileri sürerse bu şartı mecburen (ihtiyaç sebebiyle) kabul edersiniz ama mümkün ise yerine getirmezsiniz. Hadîse göre Müslüman, rızası dâhilinde ve meşru şartlara bağlıdır. Hz. Aişe, bir cariyeyi satın alıp hürriyetine kavuşturmak istemişti. Cariyenin sahipleri İslâm hukukuna aykırı bir şart ileri sürüyorlardı. Konuyu kendisine soran Hz. Aişe’ye, Peygamberimiz (s.a.), “Şartı kabul ederek satın al ve azad et, şeriata aykırı yüz şart olsa geçerli (Müslümanı bağlayıcı) değildir” mealinde cevap verdi.
Bu konu fıkıh kitaplarında, ilgili akitler için “akitte koşulan şartlar” bahsinde geçer.
Soru
Bir finans kurumunun kartı ile yaptığım bir alışverişin ardından gelen mesaj şu şekildedir: “455,00 TL’lik işleminizi aylık %1,98 kâr payı ile 3’e bölmek için ‘taksitle’ yazarak gönderin.” Bu işlemin faiz olup olmadığı konusunda görüşünüzü almak istiyorum.
Cevap
Kartla alım satım, arka plandaki sözleşmeye göre, kart hamilinin banka adına malı satın alması ve ondan peşin veya vadeli kendine satın alması şeklinde gerçekleşmektedir. Gelen mesaj, “Eğer bankadan malı vadeli satın alacaksan kârı şudur” şeklinde bir irade beyanıdır (îcabdır). ‘Olur’ diye cevap verirseniz siz de ‘kabul’ yapmış olursunuz. Böylece bankadan vadeli satın almanız gerçekleşir.
Kabul etmez veya mesaja cevap vermezseniz bankadan peşin almış olursunuz; bu takdirde banka, borcunu firmaya öder, sizden alacağını da hesabınızdan tahsil eder. Katılım bankası kredi vermez ve krediden (alacaktan) para (faiz) kazanmaz.
Soru
1 yıl önce …Katılım Bankası aracılığıyla ev satın almıştım. Şu anda ödemelerim devam ediyor.
Ayrıca bir miktar paramı kâr payı getirmesi için aynı kurumda bulunduruyorum.
Geçenlerde bir sohbet dinlerken hoca efendi, finans kurumlarının ilk kurulduğu zaman olan hassasiyetlerini kaybettiklerini ve dinen sakıncalı uygulamaları olduğundan bahsetti. Fakat bu söylediklerini hangi işlemleri kastederek söylediğini açıkça belirtmedi. Benim de bu sohbetten sonra içimde ev ve kâr payı alırken haram bir iş mi yaptım/yapıyorum şeklinde bir şüphe oluştu. Bu konuda size danışmak istiyorum hocam, yaptığım bu işlemlerde dinen harama girdiğim bir nokta var mıdır?
Cevap
Katılım bankaları kurulmadan önce bunları teşvik eden yazılar yazdım, ilk tecrübesini anlatan bir kitabı Türkçeye çevirdim. Faysal Finans kurulurken istişare toplantılarına katıldım. Daha sonraki Özel Finans Kurumundan başlayarak bugüne kadar bazen bir, bazen birden fazla bankanın şer’î danışma kurulunda bulundum. Hâsılı bu kurum ve kuruluşların eski halini de yeni halini de bilirim.
Adını veremeyeceğim bir bankanın büyük ortak patronu on yıl kadar önce bir gün bizim müzakeremize katıldı ve ayrılırken şöyle dedi:
“Bana fazla para değil, helâ1para kazandırın, vebal sizin omuzunuzda”.
Biz bu bankaların işlemlerini gözden geçiriyoruz, fıkıhta “caiz ve helal” olarak yerini bulamadığımız, içtihatla da helâl olduğuna kanaat getirmediğimiz hiçbir işleme “Bu caizdir, helâldir” demiyoruz, diyemeyiz. Çok şükür bizim de âhirette hesaba çekilmeye imanımız ve bu sebeple korkumuz var. Heyetler bankaların personeli değildir, bağımsızdırlar, kimse onlara baskı yapamaz.
Bazı çalışanların, nadiren de olsa alınan kararlara aykırı işlemleri olursa sıkı bir denetim heyeti de oluştuğu için bu fark ediliyor ve gereği yapılıyor.
Bahsettiğiniz hoca, görüş, yorum, çözüm konusunda farklı düşüncelerin bulunduğu (ihtilaflı) meselelerde kendi görüşüne uymayan çözümler için “mutlak manada, sanki ittifak varmış gibi” hüküm veriyor olabilir.
İçiniz rahat olsun.