FATİH BATTAR
Siyasetin gölgesinde kalan ve ‘Memur Kenti’ olarak bilinen Ankara, tarihi ve kültürel zenginlikleri ile keşfedilmeyi bekliyor.

Ankara’nın tanıtımı kapsamında Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın desteği ve Kültür Sanat Muhabirleri Derneği tarafından organize edilen Medya, Kültür, Sanat ve Turizm Buluşmaları kapsamında Türkiye’nin çeşitli illerinden 50’ye yakın gazeteciye 2 gün boyunca Ankara’nın tarihi ve kültürel zenginlikleri tanıtıldı.

Çorum’dan gazetemiz muhabiri Fatih Battar ve Çorum Haber Gazetesi’nden Taner Şimşek’in katıldığı gezide, Ankara’da yaşayan Ankaralıların bildiği ancak hiç görmediği tarihi yerler gezildi. 
Türkiye’nin en canlı şehirlerinden biri olan Ankara, enerjik yapısı ve dinamik hayatı, Ankara’yı 24 saat boyunca yaşayan şehirlerden birine dönüştürmüş. Cumhuriyetin kuruluş yıllarında küçük bir şehir olan Ankara, başkent olması ile beraber geçen yıllar ile birlikte dev bir metropol olarak şekillenmiş. Siyasetin gölgesinde kalan ve memur şehri olarak bilinen Ankara, bugün 5 milyonu aşan nüfusu, tarihi ve kültürel zenginlikleri olmasına rağmen, yeterince tanıtım yapılmamasından dolayı turizmde istediği payı alamamış. Bu yüzden harekete geçen Kültür ve Turizm Bakanlığı Ankara’nın tanıtımı için Türkiye’nin çeşitli illerinden medya mensuplarını Ankara’ya davet ederek, Ankara’nın iç turizmde canlanması için eylem planı hazırladı.

Kültür Sanat Muhabirleri Derneği tarafından organize edilen gezinin ilk durağı Ulucanlar Cezaevi oldu. Bir zamanlar Türkiye’nin sosyal hayatına ve siyasetine damga vuran, nice olaylara sahne olmuş hapishanelerinden biri Ulucanlar… Düşünceleri yüzünden hapse girmiş gazeteci, yazar, şair ve siyasetçileri ağırladı. 2006 yılından itibaren müze hâline dönüştürülen Ulucanlar Cezaevi Müzesi’nde ayrıntılı bilgilere, burada kalanların ailelerinden temin edilmiş özel eşyalara ve cezaevindeyken çekilmiş birçok fotoğraf bulunuyor. 

Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Özgül Özkan Yavuz,  Kültür Sanat Muhabirleri Derneğince Ulucanlar Cezaevi Müzesi Koğuş Salonu'nda düzenlenen "Medya, Kültür Sanat ve Turizm Buluşmaları" programına katıldı.
Geçen yıl turizm gelirinde tüm zamanların rekorunun kırıldığını, ülke olarak 34,5 milyar dolar turizm gelirinin elde edildiğini ve toplam ziyaretçi sayısının da 51,7 milyon olarak gerçekleştiğini belirten Yavuz, "Cumhuriyetimizin 100'üncü yılı 2023'te ise hedef, 75 milyon turist ve 65 milyar dolar gelir." dedi.

Bakan Yardımcısı Yavuz, bu hedeflere ulaşılması amacıyla Kültür ve Turizm Bakanlığınca geçen yıl kapsamlı bir çalışma yapıldığını dile getirerek, şunları kaydetti:
"Sayın Bakanımız da bunu '2023 Turizm Stratejisi' olarak kamuoyu ve sektörle ayrıntılı bir şekilde paylaştı. Yine Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansının kuruluşu tamamlanarak çalışmalarına başladı. Önümüzdeki dönemde ziyaretçilere sunulacak gastronomi, sağlık, kültür, bisiklet, macera, inanç, helal, kış/kayak, yayla/eko, spor, eğitim, kongre ve festival/etkinlik turizmi gibi alanlarda yapacaklarımız netleşti. Bu turizm çeşitliliği ve potansiyeli ile bahsetmiş olduğumuz hedeflere ulaşmamamız için bir neden gözükmüyor."

Özgül Özkan Yavuz, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın bu yılı "Patara Yılı" olarak ilan ettiğini hatırlatarak, konuşmasını şöyle tamamladı: "Likya'nın ana liman şehri olan Patara sahip olduğu özellikler ile ülkemizin tanıtımında önemli bir rol üstlenecek. Aynı zamanda 2020 yılı Bakanlığımızca 'Türk Mutfağı Konsept Yılı' olarak belirlendi. 'UNESCO Yaratıcı Kentler Ağı'na girmeyi hak kazanan üç Gastronomi şehrimiz Gaziantep, Hatay ve Afyonkarahisar'da düzenlenen uluslararası festivallerle çok sayıda yerli ve uluslararası ziyaretçileri ağırlamayı planlıyoruz."

Kültür Sanat Muhabirleri Derneği Başkanı İbrahim Gökdemir ise, yerli turistleri Ankara’ya beklediklerini ifade ederek, “Ankara sıradan bir şehir değildir. Türkiye’mizin yönetildiği bir başkenttir. Başkent olması yanında Avantajları olduğu kadar dezavantaja da sahip bir şehirdir. Dezavantajlarından en önemlisi Ankara’nın tarihi ve kültürel değerlerin, siyasetin, bürokrasinin genel merkezlerin gölgesinde kalması geliyor. Tüm haber bültenlerinde ‘Ankara’dan yapılan açıklamaya göre’ şeklinde ifadeler yer aldığına hepimiz şahit oluyoruz. Hiçbir haber kanalında Ankara’nın tarihi ve kültürel değerleri ile ilgili en ufak ayrıntıya rastlanmamaktadır. Ne ilginçtir ki Türkiye’nin Ankara’dan yönetiliyor olması Türkiye genelinde yaşanan her bir olayın Ankara da olduğu algısı oluşturmaktadır” ifadelerini kullandı.

Gezinin ikinci gününde Ankara Kalesi, Ulus’ta bulunan Roma Hamamı, Ankara kalesi, Arslanhane Cami, Hacı Bayram Veli Cami ve Agust Tapınağı, Ulus Tarihi Kent Dokuları, Hamamönü gibi tarihi yerler Ankara’yı tarihini ve kültürünü çok iyi bilen Ankara İl Kültür ve Turizm İl Müdürlüğü’nün rehberleri tarafından  anlatıldı.

Gezi kapsamında ayrıca Ankara Ticaret Odası Başkanı Gülser Baran’ın konuğu olduk. Öğle yemeğinde medya temsilcileri ile bir araya gelen Baran, Gazetecilere Ankara'nın genel yapısı hakkında bilgiler aktarırken, günün anısına Kültür Sanat Muhabirleri Derneği Başkanı İbrahim Gökdemir'e içine eski Ankara'yı anlatan işlenmiş bir tabak hediye etti. Gökdemir'de Başkan Baran'a desteklerinden dolayı cam işçiliği bir nota hediye takdim etti.
Gezinin son durağı ise Beypazarı oldu. Meşhur Beypazarı sodası ve havucu ile Türkiye’nin en renkli ve ilginç ilçelerinden biri olan Beypazarı, Ankara’nın ve Türkiye’nin en çok turist çeken ilçelerinden biri. Beypazarı’nın eskiden ileri gelen ailelerinin yaşadığı evlerin müzeye çevrildiği ilçe, eski gelenekleri hala yaşatmaya çalışıyor.

Tarihte Osmanlı Devleti'nin tımarlı sipahi merkezlerinden birisi olan kent, bu yöredeki ticari ve ekonomik hayatın da yoğunluğu ile beraber Bey-Pazarı adını almış. Tarih boyunca farklı birçok hakimiyet altında kalarak çeşitli medeniyetlere ev sahipliği yapan Beypazarı, topraklarında farklı kültürlerin izlerini taşımakta. Günümüzde bir çok kültürü ve tarihi barındıran turistik bir kent olmasının yanında Türkiye'nin yüzde 60 havuç ihtiyacını karşılamakta. Beypazarı'nı ünlü yapan ise Beypazarı evleri ve konaklarıdır. Meşhur Beypazarı’nın eski evleri, cumbalı veya kuşganalı ahşap yapılardır. Evlerde depo olarak kullanılan kuşganalar evlerin tavan arasındaki bölümünün çatıdan yükselerek çıkmasına verilen isimdir. Yapının duvarları taştan, bazı kısımları ahşaptan yapılan evler, dışarıdan sıvalı olup üstleri kiremit çatı ile örtülüdür. En fazla üç kattan oluşan eski konakları ile meşhur olan Ankara’nın şirin kasabası Beypazarı, el sanatları da ünlüdür. Yerli halkın temel geçim kaynakları ise bakır, demir, gümüş, ipek ya da deriyi işlemeleri ve ortaya çıkan olağanüstü kaliteli ve ince bir işçiliğe sahip olan ürünlerdir. El sanatları ve mimarisi ile adından söz ettiren Beypazarı’nın lezzetli yöresel yemekleri de bulunmaktadır. Her geçen gün artan ziyaretçi sayısı ile dikkat çeken Beypazarı Anadolu’nun eski yerleşim bölgelerinden biri.” 

Son olarak iki günlük Ankara gezisinde bizleri en iyi şekilde ağırlayan ve harika vakit geçirmemizi sağlayan başta Kültür Sanat Muhabirleri Derneği Başkanı İbrahim Gökdemir, Başkan Yardımcısı İbrahim Yenilmez’e, Ankara Ticaret Odası Başkanı Gürsel Baran’a, Beypazarı Belediye Başkanı Tuncer Kaplan’a, Beypazarı A.Ş’ye teşekkür ederiz.