23 Ekim 2020 Cuma günü Avrupa Araştırma ve Fetva Komisyonu üyesi Allâme Prof. Dr. Abdüssettar Ebu Ğudde, Kanada’da inşallah Hakk’ın rahmetine kavuştu.
Merhum ve mağfur değerli âlim Abdülfettah Ebu-Ğudde onun amcası oluyordu. Bu aile çok değerli İslâm âlimleri yetiştirmiş bir ailedir.
Rahmete ve duaya vesile olsun diye merhum hakkında kısa biyografisinden sonra tanıklığıma dayanan bir şeyler yazacağım.
Abdüssettar 28 Ocak 1940’ta Haleb’de dünyaya geldi. 1964 yılında Dimaşk Şeriat Fakültesi’nden, bir yıl sonra da Hukuk Fakültesi’nden mezun oldu. Lisansüstü tahsiline Kahire’de devam etti, 1966’da Şeriat Bölümü’nde mastır, 1967’de Hadis İlimleri Bölümü’nde mastır, 1975’te de yine el-Ezher Üniversitesi’nde Karşılaştırmalı Fıkıh Dalı’nda doktora yaptı.
Merhum Karşılaştırmalı Fıkıh, Mali Muameleler ve İslâm Bankacılığı ilim dallarında mütehassıs idi. İhtisas alanlarına ek olarak zekât, vakıflar, muhasebe ve denetim, hukuk ve eğitim araştırmaları, yazma eserlerin tahkiki, İslâmî tıp konularında geniş bilgi sahibi idi. Suud’da, Kuveyt’te, Mısır’da ve daha başka yerlerdeki üniversitelerde hocalık yaptı. Kuveyt’te telif edilen İslâm Fıkıh Ansiklopedisi’nde araştırmacı uzman olarak görev yaptı. 1995 yılından beri AAOİFİ kısaltmasıyla anılan İslâmî finans muhasebe ve denetim konularında standartlar telif eden kurulda üye idi.
İlgilendiği konularda değerli eserleri yayınlanmıştır.
Albaraka Türk’ün fetva ve denetim heyetinde iki Arap, iki Türk yıllarca görev yaptık (O Araplardan biri de Sudan asıllı Prof. Dr. Ahmed Muhyiddin idi, beş-altı ay önce o da merhum oldu). İstanbul’da ve Cidde’de defalarca toplantılar yaptık. Delle el-Bereke Holding’in sahibi Salih Kamil’in (O da merhum oldu) himayesinde her yıl yapılan sempozyumun tertip ve takdim heyetinde hizmet ediyordu, orada da birkaç kez buluştuk.
Merhum, hem kadim fıkhı hakkıyla biliyordu, hem İslâm ülkelerinde yürürlükte olan hukuka aşina idi. Kırmızı çizgilere titizlikle riayet ederek çözüm odaklı düşünür ve çalışırdı. Mütevazı, namazında-niyazında, çalışkan bir güzel İslâm insanı idi.
Osmanlı’yı çok severdi, Osmanlı ulemasını takdir ederdi. En son çalışmalarından biri, Ebüssuud’un Ma’rûzat’ı olmuştu, faydalı bir takdim ve emekli bir tahkik ile kitabın aslını, yeni Türkçe’ye de tercüme ettirerek birlikte yayınlamıştı.
Mevzûât gereği ikiden fazla bankada danışman olmak mümkün olmadığı için kendisiyle ayrı düştüğümüz halde asistana “Bu kitabı Karaman Hoca’ya ulaştırın” diye talimat vermiş, kitap da bana ulaşmıştı.
Hemen her toplantıda, kitaplarımdan bazılarının Arapça’ya tercümesi için, çevirici ve baskı bakımından yardımcı olabileceklerini söylerdi, ben de teklifi kabul etmekle beraber bu işe vakit ayırmanın zamanı gelmediği için ertelenmişti.
Aynı Heyet’te çalışan Suriye asıllı Şahâta’nın başsağlığı dileğiyle beraber bir hatırası gözlerimiz yaşartmıştı…
Merhum, “Peygamberimiz’in Hadislerinin Başlıklarındaki Belâğat” isimli bir kitap yazmış, kitabı sanırım Banka bastıracakmış, Şahâta’ya bir mektup yazarak şu talebini iletmiş: “Efendimiz’i (s.a.) rüyamda gördüm, kitabımı niçin bastırmadığımı sordu. Bu sebeple kitabın hemen basılmasını istiyorum, bütün masrafları kendi cebimden ödeyeceğim.”
Bu talebi derhal yerine getirilmiş, vefatına yakın bir zamanda kitap basılıp istifadeye sunulmuş.
Merhum hakkında iki değerli âlimin taziyesine yer vereceğim.
Prof. Dr. Ali Karadâğî:
“Bugün İslâm dünyası büyük âlimlerinden birini kaybetti; biz de değerli bir kardeşi, fakih bir âlimi ve büyük bir iktisatçıyı kaybettik…”
Üstad Yusuf Karadâvî:
“Allah Teâlâ kardeşim Prof. Dr. Abdüssettar Ebu Ğudde’ye rahmet eylesin; karşılaştırmalı fıkıh üstadına, önde gelen iktisat ve İslâm bankacılığı âlimlerinden birine. Allah’ım! Onu bağışla, ona rahmetinle muamele eyle, onu sıddîkların mertebesine yerleştir, derecesini Illiyyîn’e yükselt, dinine ve ümmetine yaptığı hizmetler sebebiyle onu ödüllendir, onun yerini hayırlısı ile doldur.”
Bir yandan Fıkıh ve İslâmî Finans alanlarında insanlar yetişiyor, ama öte yandan yerleri kolay doldurulamayacak âlimler birer birer ebedî âleme göçüyorlar.
Abdüssettâr Ebû Ğudde merhum, hayatı ve ölümü ile bize şunu söylüyor:
Âlim olun, akademisyen olun, kitaplar yazın, şöhrete kavuşun… Ama öyle yaşayın ki, kitabınız zamanında basılmayınca Peygamberimiz, rüyanızı teşrif edip “Niçin bastırmıyorsun” diye sorsun!