Köyden şehire geldiğimizde hayatımızda değişen önemli şey, elektriğe kavuşmamızdı. Gaz lambasından sonra elektrik, bize büyük bir değişiklik gibi geldi. Yazı Çarşı’da fırın vardı, bakkal vardı, bir kaç tane kahvehane vardı. Evimize yakın iki tane cami ve iki ilkokul vardı. Saat Kulesi çevresinde çarşısı, Çarşamba günü sebze pazarı, Pazartesi günü hayvan pazarı mevcuttu.
Şehrin en yüksek binası, Kalelioğlu Apartmanı idi. Cadde boyunca üç katlı bina, bir kaç taneydi. Şehrin dış kısmında sadece dahiliye ve hariciye bölümlerinden ibaret bir hastanemiz, şimdiki Çorum Park’ın bulunduğu yerde bir doğumevi binamız, Saat Kulesi yanındaki Taş Bina’da da Belediyemiz mevcuttu. Hükümet Binası, şehrin doğusunda idi. Çevresinde liseden başka pek bina yoktu.
Altmışlı yılların sonlarına doğru Belediye Binası’nın yanına Belediye İşhanı ve Hükümet Binası’nın karşısınada Özel İdare Binası yapıldı. Bunu Gazi Caddesi’nde yeni inşaatlar takip etti.
Askerlik Şubesi’nin ilerisinde şehrin dışında Eti Ortaokulu’nun inşaatı başlamıştı. İlerisi tarlaydı. Sigorta Hastanesi’nin yapıldığı yıllarda o bölge ve ötesi tamamen tarlaydı. Hatta Kale’den ötesi boş araziydi.
Şehrin doğusunda Çorum Lisesi ve Atatürk Anıtı’nın çevresi bomboştu. Yeni yeni Bahçelievler yapılıyordu. Verem Hastanesi, bugünkü Diş Hastanesi, şehrin dışında sayılırdı. Güneye doğru tamamen tarlaydı.
İmam Hatip Okulu da şehrin kuzeyinde yer alıyordu. Okulun kuzey ve doğusu boştu. Damatların tarla, top sahamızdı. Cezaevi/Adliye Binası’nın arkası tamamen bahçelerle kaplıydı. Mavral Çeşmesi’nden Sarılık Köprüsü’nde kadar geniş bahçeli evler vardı. Namazgah’tan Devehane Camii ve çevresine kadar hep tek katlı, avlulu evler yer alıyordu. Devehane Camii’nin batı tarafı sebze bahçeleriyle doluydu. Çorum’un yerlilerinin orada bahçeleri vardı. Şehrin sebze ihtiyacının çoğunluğu oradan karşılanırdı.
Genel hatlarıyla şehir, bu çerçevenin içindeydi. Çarşı ise Saat Kulesi çevresiyle sınırlıydı. Ayakkabıcılar Arastası, Mutaflar Arastası, Çöplük Çarşısı, Sobacılar Arastası, Bakıcılar Arastası, Demirciler ve Çilingirler Arastası ile Eğridere Çarşısı, ticaretin en canlı olduğu bölgelerdi.
Şehirde pek az sayıda zengin konağı vardı. Onlar da iki katlı, geniş avlulu görkemli evlerdi. Hanedan konakları da denirdi. Geri kalanı tek katlı, yüksek duvarlı, avlulu/bahçeli evlerdi. Hemen her evin tandırlığı vardı. Çok evde de ahır ve samanlık bulunuyordu. Herkes, kendisine yetecek kadar sağılır hayvan beslemeye çalışırdı. Bağı bahçesi olanlar, koşmak için at veya eşek beslerdi. Gübresini de tezek olarak değerlendirirlerdi.
Şehrin büyük bir kısmı, kanalizasyon imkanından yararlanıyordu. Su, önceleri sokak çeşmelerinden sağlanıyordu. İmkanı olanlar, bahçesine-avlusuna su alabiliyordu. Ama evin mutfağına yahut çamaşır taşının yanına kadar su alanına hiç rastlamadım.
Çarşıda çok az sayıda lokanta, otel vardı. Köyden gelenlerin hayvanlarını bağlayacağı hanlar mevcuttu. Bugüne oranla az sayılabilecek sayıda kahvehane vardı. Sekiz on ilkokul, bir ortaokul, bir lise, üç tane de meslek lisesi bulunuyordu. Ama bütün okullarda branş öğretmeni sıkıntısı çekiliyordu.
Ayakkabılar, arastadan alınırdı. Hepsi de el emeğiyle yapılıyordu. İmkanı olanlar, sipariş verip özel yaptırırlardı. Elbiseler de genellikle hazır elbisecilerden alınırdı. Bedenime ve zevkime uygun diyenler; terzilere özel olarak diktirirlerdi. Evlerde tanınmış terziler vardı. Kadınlar da onların müşterileriydi. Gelin elbiselerini bile onlar dikerlerdi.
Evlerde kadınlar, çulhalıkla çarşaf, örtü, kilim dokurlardı. Herkes kış hazırlığı olarak yarma, bulgur, salça, nişasta, pekmez, turşu yapardı. Patlıcan, fasülye, kabak, biber, domates kurutur, tarhana yaparlardı.
Yaz döneminde odun, kömür tedarikinde bulunulurdu. Kışlık ekinini ambarına koyardı. Güz döneminde etlik yapılırdı. İmkanı olanlar, sucuk ve pastırmasını da hazırlarlardı. Kışlık soğan ve patates çuvalları kilerleri doldururdu.
Evler tek katlı ve avlulu olduğu için komşuluk ilişkileri de çok iyiydi. Çocukların oyun alanı sıkıntısı yoktu.
Altmışlı yılların ikinci yarısınd aşehirde büyük yapılaşma hareketi başladı. Belediye Binası’nın yanına büyük bir Belediye İşhanı, karşısına Hamoğlu İşhanı, yukarı doğru Özel İdare/Sağlık Müdürlüğü binasıderken Gazi ve İnönü Caddeleri’nde beş katlı binalar yükselmeye başladı. Bahçelievler semtinde her parselde inşaat vardı. Aynı hal, Sigorta taraflarında, Eti Ortaokulu’nun arkalarında devam etti. Damat Şükrü Sokaklar da o dönemde Sel Çayı’na kadar binalarla dolmaya başladı.