Hayata nereden ve nasıl baktığınız aslında sizin hayata dair duygularınızın da oluşmasında etkilidir. İyi bakar ve iyi görürseniz duygularınız da bu yönde gelişir. Kötüden bahsetmek de dahi istemiyorum sizlerle tanıştığım bu ilk yazımda.
Otuz yılı aşkın deneyimi olan bir eğitimci olarak dokunuşlarla eğitime dair güncel konuların yanında yaşanmışlıklardan örneklerle daha iyiye ulaşmak adına katkılar sunmak amacıyla sizlerle hasbihal etme imkânımız olacak.
15 yıllık öğretmenlik, ardından okul müdürlüğü, şube müdürlüğü akabinde Milli Eğitim Bakanlığı  (MEB) merkez teşkilatında görev aldıktan sonra Ağrı ve Kocaeli İl Milli Eğitim Müdürlüğü yaptım.
Taşra teşkilatlarımızdaki bu tecrübelerimizden sonra tekrar Milli Eğitim Bakanlığı'na dönerek Temel Eğitim Genel Müdürlüğü'nde beş yıl süre ile daire başkanı olarak görev yaptım. Meslek hayatımın yaklaşık sekiz yılı doğu ve güneydoğuda geçti. Gerek öğretmenlik gerekse yöneticilik görevlerim sırasında önce insan anlayışı ile hizmet etmeye gayret ettim.
Bu hizmetlerin sonucunda geri dönütler benim için her zaman kıymetli olmuştur. Çünkü bu dönütler sizin yaptıklarınızın karşılığıdır. 
İnşallah bundan sonra "DAMLALAR" başlığı ile sizlerle birlikte olmayı ümit ediyorum. 
Bir adam ve oğlu yüksek kayaların olduğu yerde yürüyorlarmış. Birden çocuk ayağı takılıp düşüyor ve canı yanıp "AHHHHH" diye bağırıyor.
İleride bir dağın tepesinden "AHHHHH" diye bir ses duyuyor ve şaşırıyor.
Merak ediyor ve
- 'Sen kimsin?' diye bağırıyor. Aldığı cevap "Sen kimsin?'" oluyor.
Aldığı cevaba kızıp - ''Sen bir korkaksın!'' diye tekrar bağırıyor. Dağdan gelen ses 'Sen bir korkaksın!' diye cevap veriyor.
Çocuk babasına dönüp
- Baba ne oluyor böyle? diye soruyor.
- 'Oğlum, der babası, ''Dinle ve öğren!'' ve dağa dönüp ''Sana hayranım!'' diye bağırıyor. Gelen cevap ''Sana hayranım!'' oluyor. 
Baba tekrar bağırıyor, ''Sen muhteşemsin!'' Gelen cevap; ''Sen muhteşemsin!'. Çocuk çok şaşırıyor, ama halen ne olduğunu anlayamıyor. Babası açıklamasını yapıyor:
- Hayat, daima sana, senin verdiklerini geri verir. Hayat, yaptığımız davranışların aynasıdır. Daha fazla sevgi istiyorsan daha çok sev! Daha fazla şefkat istediğinde, daha şefkatli ol! Saygı istiyorsan, insanlara daha çok saygı duy. İnsanların sabırlı olmasını istiyorsan, sen de daha sabırlı olmayı öğren. Bu kural, hayatımızın bir parçasıdır ve her zaman geçerlidir.
Hayatın ta kendisidir bu aslında. Yaptıklarınız sizin eseriniz olarak karşınıza çıkar. Herkes hayattan şikâyet eder. Şartlardan şikâyetçi olur, insanlardan şikâyetçi olur, esnaftan şikâyetçi olur öğretmeninden şikâyetçi olur... Sanki her tarafı dert yumağı olmuştur. Oysa hiç kimse ne yaptığına bakmaz. Bilmez ki şikâyet ettiği şey de hayatın ta kendisidir.
Hayat bir tesadüf değil, yaptıklarınızın aynada bir yansımasıdır. Unutmayalım ki şikâyet ettiklerimiz de yaptıklarımızın sonucudur. Bu sonuç bizi sorumluluktan kurtarmadığı gibi vebal altında bırakmaktadır. Muhabbeti, hemhal olmayı, saygı duymayı, birbirimizi anlamanın değerini yitirmeden, hayatın hengâmesine, hayatın ta kendisini kurban etmeden,
Güzel eserler bırakmak, hoş sada bırakmak niyetiyle  "DAMLALAR" da buluşmak üzere…