Pey­gam­be­ri­miz; "Ra­ma­za­nın ba­şı rah­met, or­ta­sı be­re­ket, so­nu da mağ­fi­ret­tir."  Ra­ma­zan ayı­nın or­ta­sı olan be­re­ket gün­le­rin­de­yiz. Biz­le­re su­nu­lan sa­yı­sız rı­zık ve ni­met­le­rin zekât, fit­re ve sa­da­ka ola­rak en faz­la pay­la­şıl­dı­ğı, ih­ti­yaç sa­hip­le­ri­ne yar­dım eli­nin uza­tıl­dı­ğı, sev­gi ve mu­hab­be­tin hâkim ol­du­ğu, if­tar sof­ra­la­rı­nın ku­ru­la­rak ik­ram­lar­da bu­lu­nul­du­ğu, Rab­bi­mi­zin rı­za­sı­nı ka­za­na­bi­le­ce­ği­miz bir­çok imkânla­rın su­nul­du­ğu, mad­di ve ma­ne­vi do­yu­ma ula­şa­bi­le­ce­ği­miz, bir­çok gü­zel­li­ği bir ara­da bu­lun­du­ran ra­ma­za­nın mağ­fi­ret gün­le­ri­ne yö­nel­dik.

Di­ğer ay­la­ra gö­re se­va­bı da­ha faz­la ol­du­ğu için ge­nel­de zekât, yar­dım, ba­ğış, ik­ram ve bu aya mah­sus olan fit­re'nin bu gün­ler­de ve­ril­di­ğin­den do­la­yı, ih­ti­yaç sa­hip­le­ri açı­sın­dan mad­di ola­rak göz­le gö­rü­lür bir bol­luk ve be­re­ket ya­şa­nır. Bu ay­da ya­pı­lan yar­dım ve iba­det­le­rin 1'e 700 den baş­la­yan se­vap­lar­la mükâfat­lan­dı­rıl­dı­ğı için ma­ne­vi açı­dan da do­yu­ma ula­şıl­dı­ğı bir be­re­ket ayı­dır. Pey­gam­be­ri­miz "Ra­ma­zan ayın­da rah­met ka­pı­la­rı açı­lır, ce­hen­nem ka­pı­la­rı ka­pa­nır" bu­yu­ra­rak bu ay­da bol sa­da­ka ve­rip gü­nah­lar­dan ba­ğış­lan­ma di­le­me­mi­zi is­te­miş­tir. 

İn­san­lı­ğa yol gös­te­ri­ci ha­yat kı­la­vu­zu­muz olan, il­me, me­de­ni­ye­te, edep, ah­lak ve fa­zi­le­te sevk eden Yü­ce ki­ta­bı­mız Kur'an-ı Ke­rim'de bu ay­da in­di­ril­me­ye baş­la­mış­tır. "Ra­ma­zan ayı, in­san­la­ra yol gös­te­ri­ci, doğ­ru­nun ve doğ­ru­yu eğ­ri­den ayır­ma­nın açık de­lil­le­ri ola­rak Kur'an-ın in­di­ril­di­ği ay­dır. Öy­ley­se siz­den ra­ma­zan ayı­nı id­rak eden­ler on­da oruç tut­sun." (Ba­ka­ra 185) 

Ra­ma­za­na hür­met ve ta­zim Kur'an-a ve yü­ce Rab­bi­mi­ze olan sev­gi ve bağ­lı­lı­ğı­mı­zın bir gös­ter­ge­si­dir. Bu­nun ala­me­ti ise bu ayı oruç­lu ola­rak ge­çi­re­rek, oru­cun ge­rek­le­ri­ni ye­ri­ne ge­tir­mek su­re­tiy­le ha­ya­tı­mı­za yan­sıt­mak­tır. Ha­ya­tı­mı­za yan­sı­ma­yan ve söz­de ka­lan hiç­bir iba­det bir an­lam ve ma­na ifa­de et­mez. Bu da gön­lü­mü­zü ila­hi vah­ye aça­rak, nef­si­mi­zi ter­bi­ye ve tes­ki­ye ede­rek, ru­hu­mu­zu ma­ne­vi kir­ler­den arın­dır­mak­la olur. 

"(Cen­net­lik­ler o kim­se­ler­dir ki) Töv­be eden­ler, iba­det eden­ler, hamt eden­ler, oruç tu­tan­lar, rükû eden­ler, sec­de eden­ler, iyi­li­ği em­re­dip kö­tü­lük­ten men eden­ler ve Al­lah'ın (ha­ram kıl­dı­ğı) sı­nır­la­rı­nı ko­ru­yan­lar­dır. O mü­min­le­ri (cen­net­le) müj­de­le." (Tev­be 112) Dün­ya ve ahi­ret ha­ki­ka­ti­ni gös­te­ren, in­sa­nı Yü­ce Rab­bi ile bu­luş­tu­rup gü­zel bir üs­lup­la in­sa­nı hep kal­bin­den ya­ka­la­ya­rak ay­na tu­tan, pey­gam­be­ri­mi­zin di­lin­den ra­ma­zan ve oruç: "Oruç tu­tan için iki se­vinç var­dır. 1. Oru­cu­nu aç­tı­ğı za­man­da­ki se­vin­ci­dir. Di­ğe­ri ise Rab­bi­ne ka­vuş­tu­ğu an­da­ki se­vin­ci­dir." "Oruç­lu­nun ağız ko­ku­su Al­lah in­din­de misk-ü an­ber ko­ku­sun­dan da­ha hoş­tur." Kut­si ha­dis­te ise "Âde­moğ­lu­nun her ame­li kat­la­nır. Ha­yır, amel­ler en az 10 mis­liy­le ya­zı­lır, bu 700 mis­li­ne ka­dar çı­kar. Oruç bu ka­ide­den ha­riç­tir. Çün­kü o sırf be­nim için­dir, ben­de onu (di­le­di­ğim gi­bi) mükâfat­lan­dı­ra­ca­ğım. Ku­lum be­nim için şeh­ve­ti­ni, yi­ye­ce­ği­ni terk et­ti." (Bu­ha­ri) Pey­gam­be­ri­miz ra­ma­zan­da ki iba­det­le­rin, ha­yır ve ha­se­nat­la­rın se­va­bı­nın müj­de­si­ni Al­lah (c.c) her ra­ma­zan bay­ra­mı­nın sa­ba­hın­da açık­lar bu­yur­muş­tur.

Ebu Üma­me: "Ey Al­lah'ın re­su­lü ba­na öy­le bir amel em­ret ki (yap­tı­ğım tak­dir­de) Al­lah be­ni mükâfat­lan­dır­sın. (Pey­gam­be­ri­miz) Sa­na oru­cu tav­si­ye ede­rim. Zi­ra onun bir eşi yok­tur." Bu­yur­du. Pey­gam­be­ri­miz "Oruç (kö­tü­lük ve gü­nah­lar ara­sın­da) bir per­de­dir. Oruç­lu ol­du­ğu­nuz­da kö­tü söz sarf et­me­yin ba­ğı­rıp ça­ğır­ma­yın. Bi­ri­si ken­di­si­ne ya­kı­şık­sız bir laf ede­cek ve­ya kav­ga ede­cek olur­sa ben oruç­lu­yum de­sin". "Eğer in­san­lar ra­ma­zan ayı­nın ne ol­du­ğu­nu la­yık ı ile bil­se­ler­di, se­ne­nin ta­ma­mı­nın ra­ma­zan ol­ma­sı­nı ar­zu eder­ler­di." (İbn Hü­zey­me,3. 190)

Pey­gam­be­ri­miz "oruç sab­rın ya­rı­sı­dır." (Tir­mi­zi) Oru­cun di­ğer bir adı da sa­bır­dır. Sa­bır bir­çok be­la ve mu­si­be­ti def et­me­nin en gü­zel yo­lu ol­du­ğu gi­bi gü­zel ah­la­kın­da mi­henk ta­şı­dır. Ra­ma­zan ayı rah­met be­re­ket, mağ­fi­ret ve kar­deş­lik için­de ha­yır­da ya­rış ayı­dır. İs­lam'ın il­ke­le­ri­ne gö­nül­den bağ­la­na­rak Al­lah'a kul re­su­lü­ne üm­met ol­ma ayı­dır. Bu ay Kur'an-ı Ke­ri­mi oku­ma, an­la­ma ve ila­hi me­saj­la­rı id­rak ede­rek en gü­zel bir şe­kil­de ya­şa­ma ayı­dır.

Ra­ma­zan; her mev­sim ta­dı, ren­gi, ko­ku­su ve gö­rü­nü­mü fark­lı olan bin­ler­ce rı­zık ve ni­met­le­rin kad­ri­ni ha­tır­la­ta­rak ba­ki lez­zet­le­re na­il ol­ma­nın sır­la­rı­nı ha­tır­la­tan bir ay­dır. Oruç sa­de­ce pey­gam­be­ri­mi­zin üm­me­ti­ne de­ğil, ön­ce­ki üm­met­le­re de farz kı­lın­mış bir iba­det­tir. "Ey iman eden­ler! Oruç siz­den ön­ce­ki­le­re farz kı­lın­dı­ğı gi­bi Al­lah'a kar­şı gel­mek­ten sa­kı­na­sı­nız di­ye, sa­yı­lı gün­ler­de si­ze de farz kı­lın­dı…" (Ba­ka­ra 183-184)
Be­den­ler­de­ki has­ta­lık­la­ra tıb­bi mü­da­ha­le­ler­le şi­fa ara­nır, kalp­le­rin ve gö­nül­le­rin has­ta­lık­la­rı­nın şi­fa­sı ise iba­det­ler­dir. Bun­la­rın ba­şın­da da na­maz, oruç ge­lir. Ra­ma­za­nın, se­ne­nin bü­tün gün ve ay­la­rı­nı do­laş­ma­sı ise Rab­bim, mev­sim­ler­de ya­şa­nan +40 de­re­ce ve­ya -40 de­re­ce­de de se­nin em­ri­ne ama­de­yim me­sa­jı­nı ver­me fır­sa­tı­dır. En önem­li­si de ra­ma­za­nın se­ne­nin bü­tün gün­le­ri­ni be­re­ket­len­dir­me­si­dir. Aç­lık­ta in­san da­ha mü­te­va­zı, vü­cut da­ha zin­de ve uya­nık­tır. Dua ve iba­det­ler­den da­ha çok haz alır. Tok­luk­ta ise kalp ka­tı olur ve iba­det­ten lez­zet al­maz. Uy­ku, gaf­let, taş­kın­lık, gu­rur, ki­bir ve övün­me gi­bi has­let­ler olur. Oruç gün­le­rin­de ya­pı­lan kü­für, de­di­ko­du, gıy­bet, ri­ya ve gös­te­riş gi­bi dav­ra­nış­lar ise oru­cun se­va­bı­nı azal­tır. Pey­gam­be­ri­miz "Ni­ce oruç tu­tan­lar var­dır ki ken­di­si­ne oru­cun­dan ku­ru bir aç­lık­tan baş­ka bir şey kal­maz" (Ta­be­ra­ni) Bu­yur­muş­tur. 

Yar­dım el­le­ri­nin uza­tı­la­rak, ha­yır du­ala­rın alın­dı­ğı, gü­nah­lar­dan arı­na­rak ma­ne­vi do­yu­ma ula­şıl­dı­ğı gün­ler­de­yiz. Bu ay­da, te­ra­vih na­maz­la­rı­mı­zı bü­tün ba­ha­ne­le­ri­mi­zi ber­ta­raf ede­rek ca­mi­le­ri­miz­de ce­ma­at­le kı­la­rak, zekât,fit­re ve sa­da­ka­la­rı­mı­zı ve­re­rek, if­tar sof­ra­la­rı­mı­zı is­raf sof­ra­la­rı ha­li­ne ge­tir­me­den, Ku­ra­nı Ke­ri­mi me­ali ile bir­lik­te oku­ya­rak ha­ya­tı­mı­za bir di­sip­lin ka­zan­dı­ra­bi­lir­sek, tut­tu­ğu­muz oruç­la­rı­mı­zın ama­cı­na ulaş­ma­sı yo­lun­da bir me­sa­fe kat et­mi­şiz de­mek­tir. Ma­hi­ye­ti­ni tam id­rak ede­me­di­ği­miz bu mü­ba­rek ayın biz­le­ri ken­di ren­gi ile bo­ya­ma­sı­nı di­le­riz. En çok ih­ti­yaç duy­du­ğu­muz şey­se, pey­gam­be­ra­ne bir ah­la­ka ve üslûba sa­hip, özü, sö­zü, fik­ri ve fi­ili bir olan, ol­du­ğu gi­bi gö­zü­küp gö­zük­tü­ğü gi­bi olan, ha­ya­tı­nın her ka­re­sin­de Ku­ran ve Sün­ne­ti re­fe­rans ala­rak dü­şü­nen, Müs­lü­man'la­rın dert­le­ri ile dert­le­nen in­san­la­ra ih­ti­ya­cı­mız var.

Bu mü­ba­rek ayın tüm mü­min­le­re hu­zur ve be­re­ket ge­tir­me­si­ni, ra­ma­zan kan­dil­le­ri­nin mi­na­re­ler­den ön­ce yü­rek­le­ri­mi­zi ay­dın­lat­ma­sı­nı di­ler, hak ve ha­yır yo­lun­da ko­şan, im­kan­la­rı­nı hak yo­lun­da kul­la­nan, oru­cu­nu ama­cı­na uy­gun bir şe­kil­de tu­tan, ha­ya­tı­nı İs­lam'a, inan­cı­nı ima­na, ima­nın ge­rek­le­ri­ni de bir ya­şam tar­zı­na dö­nüş­tü­ren tüm Müs­lü­man'la­ra Se­lam ol­sun.