Bayramların hayatımızda çok önemli yeri vardır. Çünkü bayram sevinç, mutluluk, huzur, saadet demektir. Gerçek manada bayramlar dargınlarla, kırgınlarla barışma, eş, dost, arkadaşlarla iletişim, hediyeleşme, fakir fukara garip guraba ile hem hal olma, anne- baba başta olmak üzere aile büyüklerini arayıp sorma, yıllarca açılamayan kapıları aralama, görülemeyenleri görme, bilinemeyenleri bilme, çevremizde ve âlemi islamda olup bitenleri gözlemleme, maddi imkan yoksa manevi olarak bir halis dua ile destekleme demektir. 
Öz eleştiri yapmak gerekirse, başta ben dâhil olmak üzere, geleceğimizin teminatı olan ve muhtemelen bizlerin yaşam tarzına göre şekillenecek olan çocuklarımıza örnek olabilmek adına kaçımız bu anlayışla bayramları idrak edebiliyoruz? Kaçımız muhtaçlara var olabiliyoruz? Kaçımız telefonların bedava olduğu günümüzde, aile büyüklerini tek tek arayabiliyoruz? Kaçımız sosyal paylaşım sitelerinde saatlerce gezinirken, amcamızın, dayımızın, halamızın… İnternet başında olduğunu gördüğümüz halde merhaba, nasılsın yazabiliyoruz? Kaçımız sudan sebeplerle dargın, kırgın olduğumuz insanlarla barışabiliyoruz? Kaçımız çarşıda pazarda, apartman girişinde karşılaştığımız tanıdık, tanımadıklara merhaba deyip, selam verebiliyoruz? Kaçımız apartmanımızda yoksa, köyümüzdeki, ilçemizdeki fakir fukaraya el uzatabiliyoruz? Kaçımız yedeği olmayan ve hayatımızın en değerli nimetlerinden biri olan annelerimizin, babalarımızın, ebelerimizin, dedelerimizin elini öpüp, bir güzel kucaklayabiliyoruz?  Kaçımız oğlumuza kızımıza makamın 'mevkiin ne olursa köyüne kentine gittiğinde kayınvalidene, kayınpederine işlerinde imkânlar oranında yardımcı ol, gönüllerini almış olursun' diye tembih edebiliyoruz? Kaçımız oğlumuza, kızımıza boşanma vuku bulmuşsa ve ortada çocuklar varsa, 'ne kadar kötü olursa olsun anne annedir-baba babadır, çocukların sağlıklı geleceği için istediği zaman görüşmesine müsaade ediver' diye olumlu tavsiyeler verebiliyoruz? İmkânları olsa bile manevi etkileşim adına dedemize bir gömlek, ebemize iki metre etek hediye olarak verebiliyoruz? Kaçımız oturduğumuz apartmanda, yıllarca yalnız yaşayan yaşlının kapısını bugün bayram deyip çalabiliyoruz? Çarşıdan pazardan alacağın bir şeyler varsa yardımcı olabiliriz diyebiliyoruz? Kaçımız bayram vesilesiyle yoğunlaşan trafikte diğer sürücülerin hakkına riayet edip, biraz daha nazik olabiliyoruz? Kaçımız dün Irakta bugün Filistin'de, Suriye'de, Mısır'da yaşanan insanlık dışı zulümlere bir damlacık dahi olsa gözyaşı dökebiliyoruz? 
Bu soruları çoğaltmak mümkün ama önemli olan ben ŞUNLARI ŞUNLARI YAPMAYA ÇALIŞIYORUM. Yapamadıklarımın da vicdani rahatsızlığını iliklerime kadar hissediyorum diyebilmek. Ümit ederim ki bu hissi taşıdığımız zaman arzu edipte yapamadıklarımız bize nasip olmazsa da çocuklarımıza mutlaka nasip olur. O zaman bayramlar biraz daha bayram olur… Bu çerçevede toplumsal duyarlık adına belki bayramları ağlayarak geçiren bir kişinin sesi olabiliriz de, kapısının çalınmasına gönlünün alınmasına vesile olabiliriz niyetiyle aşağıdaki 'Bu bayramda, yine bana ağlamak düştü-2 '' şiirimi kaleme almaya çalıştım. Tüm okuyucularımın ve Âlemi İslam'ın mübarek ramazan bayramını en içten dileklerimle tebrik ediyor, sağlık, sıhhat ve afetlerden uzak afiyetler diliyorum. Nice bayramlara…
*
 Bir bayram arifesi çekip gitti
Gidiş o gidiş, dönmedi terk etti
Hadi bana kızdın, çocuklar ne etti? 
Bu bayramda, yine bana ağlamak düştü
Sen rahmetli olalı üç yıl oldu anne,
Babam evlendi, evimize girdi üvey anne
Beni eskisi gibi sevemiyor, korkuyor mu ne? 
Bu bayramda, yine bana ağlamak düştü
Sevgi evlerinde büyüyen, yetim - öksüz bir çocuğum
Dünyada yok ailemden elini öpebileceğim bir büyüğüm
Devlet baba, çok iyi bakıyor ama ben yine hüzünlüyüm
Bu bayramda, yine bana ağlamak düştü
Hanım öleli, tam tamına on sekiz yıl oldu
Bu zamana kadar ne arayan, ne de soran oldu
Keşke bizimde bir çocuğumuz olsaydı, ne iyi olurdu
Bu bayramda, yine bana ağlamak düştü
Huzurum kalmadı oğul, huzur evinde
Sonraki gelişine beni de götür kendi evine
O ne oğul, uğramaz oldun, izin çıkmadı mı ne? 
Bu bayramda, yine bana ağlamak düştü
Bir hiç uğruna düştüm hapishaneye
Birde müebbetle yargılandım, ne hikmetse! 
Açık görüş var ama sen hastasın gelemezsin anne 
Bu bayramda, yine bana ağlamak düştü
Yıllar önce köyümden gelin çıkıp geldim gurbet ele
Hasta annemi gördüm rüyamda, ağlıyordu dün gece
Eşime anlattım, 'ölürüm de göndermem dedi memlekete'
Bu bayramda, yine bana ağlamak düştü
Para kazanmak için geldim Almanya'nın Münih iline
Kader bir daha göndermedi beni, doğduğum köyüme
Efkârlanıyorum bayramlarda hüzünlü türküleri dinledikçe
Bu bayramda, yine bana ağlamak düştü
Oturunca kalkamıyorum, kalkınca oturamıyorum
Ne yapayım, yaşlılık hali istesem de sağlıklı olamıyorum
Ev dip köşe temizlik istiyor ama ben yapamıyorum
Bu bayramda, yine bana ağlamak düştü
Dün İran'da, Irak'ta bugün Suriye'de, Mısır'da
Kardeş kardeşi vurdu, vuruyor sinsice oynanan oyunda
Üzülüyorum, İsrail tuzak kurarken, Müslüman uyuyor da
Bu bayramda, yine bana ağlamak düştü