2019-2020 Üretim Yılı (1 Ekim 2019-31 Mart 2020) Buğday Değerlendirmesi Raporunda; gıdada kendine yeterliliğin önemine ve buğdayın stratejik ürün olduğu gerçeğine vurgu yapılarak şu önerilerde bulunulmuştur;

"Buğday üretiminden uzaklaşılmasının doğuracağı gıda arz güvenliği sorunu bertaraf etmek için Buğdaya verilen ve yıllardır aynı kalan 5 krş'luk desteğin 10 krş'a çıkarılması çok olumlu bir yaklaşım olarak değerlendirilmiş ve takdirle karşılanmıştır. Ancak bu artışın yıllardır yapılmadığı gerçeğinden hareketle hissedilir bir etki oluşturması için bu rakamın en az 20-25 krş'a yükseltilmesi önerilmektedir. Ayrıca yağışa dayalı, kuru tarım koşullarında (nadas-iki yılda bir ürün alınması) üretim yapan Orta Anadolu ve Geçit Bölgelerinin bu alanlarında ürün desteği yanında alan desteği de verilmesi, dezavantajlı bu bölgelerde buğday üretiminin sürdürülebilirliği açısından mutlak gereklilik olarak görülmektedir. Tedarik zinciri ve finansmana ulaşmadaki kısıtlar, tarımsal motorinde ÖTV'nin düşürülmesinin gündeme alınması, elektrik enerjisinin tarıma çok daha düşük fiyatla arz edilmesi önerilmektedir. Uluslararası piyasalardan da kaynaklanana ekonomik sorunlar sebebi ile girdi fiyatlarının yükselmesi üreticinin finansmanını çok daha önemli hale getirmiştir. Bu kriz döneminde tarım sektöründe özellikle mevsimlik iş gücü teminiyle birlikte gerekli önlemler alınarak iş gücünün tarlada çalışması ve üreticinin pazara ulaşmasının önündeki engelleri kaldıracak çalışmalar güncellenerek etkinliği artırılmalıdır." Görüldüğü gibi Konsey sektörel olarak önemli konular dile getirilmiştir.  Bu çerçevede karar alma süreçlerini başarıyla yöneten Tarım ve Orman Bakanlığı'nın, TMO ve ilgili kurumların kutlanması gerekiyor. Bununla birlikte, yapılacaklar ve alınacak tedbir ve önlemler üzerinde hassasiyetle durmak önem arz etmeye devam etmektedir.

Bununla birlikte raporda yukarıda belirtilen son derece önemli konular ve önlemler dile getirilmekle beraber raporda yer alan ve "gıda güvenliği açısından önemli riskler" ifadesinde altlık olarak kullanılan verilerin yorumlanmasında sorun olduğunu belirtmek gerekiyor. Buna göre raporda "buğdayda ekonomik üretim ortamının zorlanması sonucu, buğday ekim alanlarında görülen düşüş, gıda güvenliği açısından önemli riskler oluşturmaktadır. Bundan 11-12 yıl önce 9 milyon hektar olan buğday ekim alanının halen 7 milyon hektara düşmesi üretimin sürdürülebilirliği ve arz güvenliği açısından riskler oluşturmaktadır." denilmektedir. Oysa ki; raporda belirtilen bundan 11-12 yıl önce buğday ekim alanı 9 milyon hektar olmayıp, 11-12 yıl önce yani 2008-2009 yıllarında ekim alanı 8,1 milyon hektardır ve 2018-2019 yılında ise ekim alanı 7 milyon hektar değil 7,3 milyon hektardır. Buna göre buğday ekim alanlarında ki düşüş %60 yüksek ifade edilmiştir ve fark esasen 2 milyon hektar değil  0,8 milyon hektardır. Dolayısıyla sadece burada yapılacak düzeltme bile arz güvenliği risk algısını düşürecektir. Ayrıca buğday ekim alanlarında belirtilen 2 yıl ortalamasına bakıldığında düşüş olmakla birlikte, verimlilik %9,96 ve üretim ise %2,9  artmıştır. Bu verinin, gıda güvenliği riskinin düşürülmesi açısından önemli bir gelişmeye işaret etmekte olduğunu dikkate almak uygun olacaktır.