Mem­le­ket­te al­tı adam­lık ba­ğı­mız var­dı.
Var­dı di­yo­rum, ba­ka­ma­dı­ğı­mız için şim­di ora­sı dağ ol­du. Al­tı adam­lık ta­bi­rin açı­lı­mı ise 6 ki­şi bir gün­de ba­ğı te­pi­yor­du. 
Ame­le­le­re sa­bah­le­yin ev­de kah­val­tı yap­tır­dık­tan son­ra ba­ğa gö­tü­rü­lür, işe baş­la­tı­lır­dı. Öğ­le vak­tin­de de azık gö­tü­rü­lür, on­lar ka­rın­la­rı­nı do­yu­run­ca boş kap­lar eve ge­ti­ri­lir­di.
Ma­yıs ayı­nın son­la­rı­na doğ­ruy­du. Or­ta­oku­la gi­di­yor­dum. Ba­ğı tep­tir­mek için ame­le­le­ri ba­ğa gö­tür­düm. Ba­ğı­mız­da kay­sı, ki­raz, üvez, ce­viz ağa­cı­mız var­dı. 
Ba­ğı­mız­da­ki ki­raz­da ye­ne­cek du­ru­ma gel­miş­ti. Ame­le­ler ba­ğı te­per­ken ben­de ki­raz ağa­cı­na çı­kıp, ki­raz ye­me­ye baş­la­dım. Ba­ğı te­pe­rek ki­raz ağa­cı­nın hi­za­sı­na ge­len ame­le­ler, ora­da ki­raz yi­yip din­len­mek için mo­la ver­di­ler. 

İç­le­rin­den bi­ri­si ko­nu­şu­yor, di­ğer­le­ri onu din­li­yor­du. Eko­no­mik sı­kın­tı­lar ko­nu­şu­lu­yor­du. Ge­çin­me­nin zor ol­du­ğun­dan, ha­yat pa­ha­lı­lı­ğın­dan bah­set­ti­ler.
İç­le­rin­den en çok la­fı din­le­ne­ni - " Ar­ka­daş­lar si­ze es­ki­den ol­muş bir ola­yı an­la­ta­yım." di­ye­rek baş­la­dı an­lat­ma­ya:
"Bir mem­le­ke­tin he­sa­bı­nı ki­ta­bı­nı bil­mez bir hü­küm­da­rı, akıl­lı bir de ve­zi­ri var­mış.

Hü­küm­dar dev­le­tin ha­zi­ne­si­ni rast­ge­le har­car, ha­zi­ne­de pa­ra bi­tin­ce ye­ni ver­gi­ler ko­yup pa­ra top­la­tır­mış. Bir ic­ra­at ya­par­ken ve­zi­rin fik­ri­ni de so­rar, yi­ne de ken­di bil­di­ği­ni ya­par­mış.
Ha­zi­ne­de pa­ra azal­dı­ğı bir za­man­da, hü­küm­dar ye­ni ver­gi koy­mak için dü­şün­me­ye baş­la­mış. Ka­fa­sın­da­ki dü­şün­ce­si­ni de sa­ray­dan bi­ri­si ile pay­laş­mış. 
Hü­küm­da­rın ko­nuş­tu­ğu ki­şi ko­nu­şu­lan­la­rı ve­zi­re ak­tar­ma­sı üze­ri­ne, ve­zi­rin hü­küm­da­rın dü­şün­ce­sin­den ha­be­ri ol­muş.
Bir sü­re son­ra Hü­küm­dar ve­zi­re ha­ber gön­der­miş.- "Ve­zir ma­ka­mın­da ol­sun, kah­ve­si­ni iç­me­ye ge­le­ce­ğim."
Ve­zir du­ru­mu an­la­mış. Hü­küm­dar ye­ni ver­gi sal­mak için gö­rüş­me­ye ge­le­cek.
Hü­küm­dar ve­zi­rin ma­ka­mı­na gel­miş ve ko­nuş­ma­ya baş­la­mış­lar:
Hü­küm­dar: - "Ve­zi­rim na­sıl­sın."
Ve­zir: - "Sağ ola­sın hü­küm­da­rım ama hiç ne­şem yok."
Hü­küm­dar: -"Ha­yır­dır ve­zi­rim, has­ta fa­lan mı­sın?"
Ve­zir: -"Ham­dol­sun iyi­yim de hü­küm­da­rım, dün ge­ce bir rü­ya gör­düm. Rü­ya­mı iyi yo­rum­la­ya­ma­dım ca­nım ona sı­kıl­dı."
Hü­küm­dar: - "Rü­yan ha­yır ol­sun, an­lat ba­ka­lım şu rü­ya­nı ve­zi­rim."
Ve­zir-" Hü­küm­da­rım bir ül­ke­nin za­lim bir hü­küm­da­rı var­mış. Hal­kı­na acı­maz on­la­rın elin­de ne var­sa al­ma­ya ça­lı­şır­mış. Bu hü­küm­da­rın ak­lı­na ye­ni bir fi­kir gel­miş. Yet­ki­li­le­ri ça­ğı­rıp de­miş ki: -"şe­hir­de bü­tün bi­na­la­rı ge­zip, bi­na­la­rın ne ka­dar ka­pı pen­ce­re­si var­sa bi­na sa­hip­le­rin­den ka­pı­sı pen­ce­re­si sa­yı­sın­ca ver­gi top­la­yın. 
Hü­küm­da­rım böy­le za­lim­lik olur mu? Bir hü­küm­dar hal­kı­na böy­le zu­lüm ya­par mı? Bu rü­ya­ma bir an­lam ve­re­me­dim, mo­ra­lim bo­zul­du." der.
Hü­küm­da­rın koy­ma­yı dü­şün­dü­ğü ye­ni ver­gi de bu ver­gi imiş. Ve­zir hü­küm­da­rın bu ver­gi dü­şün­ce­si­ne di­rek kar­şı çık­ma­yı doğ­ru bul­ma­dı­ğın­dan, bir rü­ya ba­ha­ne­si ile ko­nu­yu açıp, hü­küm­da­ra söy­le­ye­ce­ği­ni söy­le­miş.
Bu­nun üze­ri­ne hü­küm­dar-" Hak­lı­sın ve­zi­rim böy­le za­lim­lik ya­pı­lır mı? 
Hal­kı­nın üze­ri­ne böy­le ver­gi sa­lı­nır mı? Ben se­nin acı bir kah­ve­ni iç­me­ye gel­miş­tim, kal sağ­lı­cak­la." der ve ve­zi­rin ya­nın­dan ay­rı­lır.
Böy­le yö­ne­ti­ci­ler her za­man olu­yor. Va­tan­daş ne ya­par, ne yer, ne içer dü­şün­mez, ye­ni ver­gi­ler top­la­ma, zam yap­ma ka­ra­rı alır­lar.
Hem bun­la­rı an­la­tı­yor, ba­na da dö­nüp so­ru­yor­du-" şe­er­li (şe­hir­de du­ran­la­ra köy­de otu­ran­lar böy­le hi­tap eder­di.) an­la­dın mı an­lat­tı­ğı­mı?
Sa­nır­sı­nız ki biz köy­lü­ler bir şey bil­me­yiz, biz­de da­ha ne­ler var ne­ler!
Bu­nu an­la­tan ça­rık­lı erkân de­di­ği­miz, gün­gör­müş ge­çir­miş köy­lü bir va­tan­daş­tı. 
Dış gö­rü­nü­şü­ne ba­ka­rak, onun bu ka­dar in­ce nü­ans­la do­lu bir ko­nu­yu an­la­ta­ca­ğı kim­se­nin ak­lı­na gel­mez.
Bu­nu din­le­yin­ce in­sa­nın her­kes­ten öğ­re­ne­ce­ği bir şey­ler ol­du­ğu­nu an­la­dım.
Ba­ğı­mız te­pi­lir­ken, ça­rık­lı erkândan iyi bir ha­yat hikâye­si din­le­miş ol­dum.