İnşaat yaptıran her vatandaşın iyi veya kötü olarak anıları vardır.  Ben de yaşadığım veya dinlediğim olayları toplayarak bir önceki makalem de olumlu bunda ise olumsuz yönünü kaleme aldım. 

45 yıl önce Köyden Almanya'ya çalışmaya gitmişti. Geldiğinde kendi evinde kalabilmek için doğduğu büyüdüğü memleketine iki katlı bir ev yapmak istedi. İzne geldiğinde dostlarının tavsiye ettiği bir usta ile sözlü olarak anlaştı.  Çünkü o dönemlerde yazılı olarak resmi manada anlaşma adeti pek yoktu. Ustaya vekaleti verdi. Hanımın da görüşünü alarak nasıl bir ev istediğini ince ince tarif etti.  Bir miktar para verdi. Kalan kısmını da Almanya'ya gidince parça parça olarak ustaya gönderecekti. Gelecek sene izne geldiğinde kendi evinde kalacak şekilde her şeyin bitip hazır olmasını isteyince, usta :
- Sen merak etme abi,  gelecek sene diyorsun ben bunu üç ay içinde hallederim. Yeter ki sen ben isteyince malzeme almak için parayı gönder. Gerisi benim işim. Gözün arkada kalmasın... diye güvence verdi.
Hatta Almancı iznin son günlerinde iken , usta evin temel atılacak alanını kazdırıp  bir miktar kereste getirdi. Almancı vatandaş ta bunu görünce daha çok güven geldi.  Gönül rahatlığı ile Almanya ya döndü.
Almanya ya varır varmaz daha usta telefon etmeden bir miktar para gönderdi. 15 gün sonra usta,
- Abi, temeli attım. tuğla ve birinci katın tablası için para gönder diye telefon etti. İstediği para bir hafta içinde geldi.
Biraz zaman geçti, usta,
- Abi, birinci kat bitti ikinci katın tuğlası ve tablasına başlayacağım para. Yine derhal istenen para geldi.
- Usta, çatıyı vurdum, sıvalar bitti. İnce işler için para... Bu durum devam ederken, son telefon da;
- Abi, İstanbul da bir ev de gördüm boyası  çok güzel yakışmış senin evi de ondan boyatacağım ama biraz daha pahalı. Ne dersin?
- İyi olsun  para hiç önemli değil .
Arada epey zaman geçmiş  izin zamanı gelmişti. Aile boyu heyecanlıydılar.  Gavurun memleketinde zor şartlar altında çalışsalar da en azından gözlerine tüten memleketlerinde kafalarına göre bir eve sahip olmuşlardı. 
Usta yı arayıp teşekkür ederek, izne geleceğini ve  Almanya dan bir isteği olup olmadığı sorunca;
-Abi, istersen bu sene hiç gelme.  Memleket hiç çekilmiyor. Çok sivrisinek var. Hem de çok sıcak. İstersen seneye gel.  Hem de ev dinlenmiş olur. Koku- rutubet falan olmaz. rahatça durursun türü telkinde bulundu. Almancı izni erteledi ve gecikmeli olarak memleketine geldi. İlçeye gelince köye gitmeden doğru eve bakmaya daha doğrusu çocuklarının heyecanına ortak olmak için eve gitti.
- Abooo! O da ne? Sade temel atılmış üstünde de bir miktar tuğla bekliyor.  Gözlerine inanamadı. Acaba ben yanlış mı geldim diye sağa sola bakındı. Ama doğru gelmişti. Çocuklarının sorusuna cevap bile veremedi. O dönemde telefon yok. Doğru Usta'nın evine gitti.  Avlu kapısından seslenince bir çocuk açtı kapıyı.  Babasını sordu. Çocuk;
- Babam bir senedir İstanbul da çalışıyor. 
- Telefon numarası var mı?
- Yok amca, o bizi arıyor.
Vesselam başından kaynar su dökülmüşe döndü. Bir izin boyu ulaşamadı ustaya.  Ve mecburen döndü sinirlenerek Almanya ya. Ertesi sene izne gelince buldu ustayı. Dedi:
- Bu ne? Ne anlaşmıştık seninle. Hani boyası bile bitmişti...
- Usta: Abi takma kafana. Halledeceğim. Kıymetini bil , buralar deprem bölgesi senin ev daha sağlam olsun diye dinlendire dinlendire yapıyorum. Koca Mimar Sinan bile cami temelini atıp beş yıl kaybolmuş. bizim ki bir yıl...
Vesselam, zor şer o sene iş bitti ama Almancının da sağlı gitti.
Almancı lafın çıktığı her yerde;
- Vallahi Usta ise cenaze namazını kılmam (geçen bir müdür arkadaş ta aynısını dedi) deyince,
- Hangi Usta'nın (canı çok yanmış)
-HİÇ FARK ETMEZ. USTA OLMASI YETER!
Laf aramızda, o dönemlerde Almancılara çok çektirdik. (O dönemde bir dairenin Almancıya iki katına satıldığını duymuştum. İşlerini yarım yamalak yaparak yada normal piyasanın çok üstünde tutarak...
Özetin Özeti:  ''Kötü örnek örnek değildir'' sırrınca emanet aldığı işini en iyi şekilde yapan usta veya her kimse başımızın üstünde yeri vardır.  Allah bedenlerine sağlık, kazandıklarına bereket versin.
''Yani altın ile bakırı iyi ayırmak gerek / Ama ustalarda destek vermeli, emanete helal getirmeyerek'' 
*bu yazımı okuyan bir vatandaş Almanya dan  ''Hocam aynen biz yaşadık'' diye mesaj atmış.