Kimi güler kimi ağlar / Kimi güldürür kimi ağlatır / Kimi de hepsini harmanlayıp / Ders olsun diye topluma anlatılır
*
Anlatılır birer birer / Türlü türlü hikâyeler / Her birisi özel cevher / Anlar, kıymetini bilenler
*
Yaşananlar hayal olur / Elde sıfır kalan olur /
Bırak uzak hayalleri / Boşa beyin yorulur
*
Bahtı öyle kara ki, hep ağlamak istiyor / Yağmur altında,  doğacak güneşi bekliyor
*
Yer… Yer… Yer seni / Ne acıdır ki, yer, hem besler /  Hem de sonunda yer seni
*
Memurun odasında oturuyorsa bir kimse  / Hoş geldin diyebilmeli amiri, o odaya gelmişse
*
Seyrü sefere çıktığun an da / Uzat ellerini tutun babana / Zarar gelmez atadan sana / Uzat ellerini tutun anana / Rehber olur dualar sana /
Rehbersiz yapılan iş / Uğrar hüsrana / Örnek mi? / Çevrene / Baksan
*
Belki ilk belki de son gün / İp uzun olsa da ortada düğüm / Çöz bakalım çözebilirsen
*
Gelip bağdaş kurdun gönlüme / Çık çıkabilirsen / Çelik duvar örülmüş dört bir yönüne / Yık yıkabilirsen
*
Alo Dostum; / Havalar soğuk mu oralarda / Üşüyor musun yoksa bu havalarda? /…………….,/ Ev sıcak, iş sıcak / Okul sıcak, cami sıcak / Durak sıcak, dolmuş sıcak / Otobüs sıcak, tren sıcak / Kahvane sıcak, kütüphane sıcak / Azıcık üşüsem sanki ne olacak / Dünya da aç var açık var / Aklından kaçık var / Beni üşütmez soğuklar / Lakin üşütür ikiyüzlü alçaklar / Ah be dostum,/  Takılma çok fazla /  İnsanlık var oldukça / Ona çare bulamayacaklar
*
Nice insanlar emek verir şehre / Sağlığında bir hiç olur / Zamanı gelince sessizce göç olur / Lakin karşılıksız ekilen o tohumlar / Ölümden sonra yeşerir de güç olur / Heba olmaz ihlasla verilen hiçbir emek / Ümit var eder yukarıda görmediğini /Aşağıda görebileceğini düşünmek
*
Ey çocuk; aç mısın, tok musun, ? / Şu âlemde var mısın yok musun? / Olmazsa soran, iyileşmez yaran / Beddua eyleme bizlere ne olur / Çünkü kabul olur, senin duan
*
Nice dostluklar HİÇ olur / Bir HİÇ uğruna / Sonra da gider birbirinin zoruna  

BİR HÜZÜN DÜŞER GÖNLÜME
Ne kadar yakın olsak ta ölüme
Söylemek çok zor gelir dilime
Bakınca gidenlerin son haline
Bir hüzün düşer gönlüme, ağlarım!

Kimi hastanede kimi mahpushanede 
Kimi de huzur evinin mahzun köşesinde 
Verirken son nefesini Azrail'in önünde
Bir hüzün düşer gönlüme, ağlarım!

İstersen Karun kadar mala mülke kon
Ahirde ise, hiç yaşanmamış gibi bir son 
Düşününce, yine toprağın altına gidiyorum
Bir hüzün düşer gönlüme, ağlarım!

Gel be kardaş, gel be arkadaş üzme beni
Bak çevrene, kimler vardı kimler kaldı hani?
Görünce mezar başında, dargınken gözyaşı dökeni
Bir hüzün düşer gönlüme, ağlarım!

Değmez Mahir değmez, kırmaya kırılmaya
Ufak tefek öyle her şeye birbirimize darılmaya
İhtiyaç olduğunu düşünce daha çok sarılmaya
Bir hüzün düşer gönlüme, ağlarım!