Duymak ve dinlemek çok benzer hatta bazen aynı kavramlar gibi gelir. Bana göre ikisi de yeteri kadar farklı iki kelime. Çünkü bu iki kelime arasındaki anlam ilişkisini "Evren-Dünya" kelimeleri arasında da görüyorum. Bir kelime geniş ya da büyük bir kavrama hitap ederken diğeri onun içinde bulunan ve bizlerce ilk kelimeden daha kıymetli olan bir kelimedir. "Dünya" ve "dinlemek" kelimelerini kıymetli kılan şey ikisinde de kavramın yeterince az olmasıdır. Çünkü az olan şeyler kıymetli olur. Elması da kıymetli yapan bu değil mi zaten? Bence dinlemek dediğimiz şey sadece işittiğimiz şeyleri beynimizde yorumlamamız demek değildir. Dinlemek insanın farkındalığını uyandıracak ve hayal gücünü genişletecek en yararlı eylemdir bence. Kendinizi birkaç dakikalığına bir sokakta düşünün etrafınızda dolu ses var ve bu durum normal bir şekilde sizi rahatsız etmekte hele bir de gününüz kötü geçmişse rahatsızlığınız sinire dönüşerek artabilir. Ama olduğunuz yerde gözünüzü kapatıp duyduğunuz tüm sesleri dinlerseniz yan mahallede top oynayan çocukların sesini, kuşların ve esen yelin sesini, simitçinin, pazarcının ve hatta adımlarınızın sesini ayrı ayrı duyacaksınız. Gözünüzü açıp yürümeye devam ettikçe eskiden sizi rahatsız eden sesler artık size huzur katacak, ilham verecek ve sizi mutlu edecek. Artık düşünmeyi bırakabilirsiniz. Kısaca söylemek istediğim duymanın bize bu kadar faydası varsa neden sadece dinlemekle yetiniyoruz? 

Kısacası duymak yerine dinlemek aslında bizden enerji bile almadan bize ilham, huzur, mutluluk… veren güzel bir ayrıcalıktır. Keşke biz insanlar olarak önümüze sunulan böyle güzel ayrıcalıkların farkına onları kaybetmeden varabilsek… 
Kalın sağlıcakla...

Ahmet CAM
Email: [email protected]