Eğitim diyoruz, sürekli eğitim sistemini eleştiriyoruz. Başka ülkelerin eğitim sistemini getirip kendi ülkemizin kültürüne değerlerine dikkat etmeden uygulamaya koyuyor sonra olmadı sil baştan, cumhuriyet kurulduğundan bu yana kaç kez değiştirdik artık saymayı bıraktık. Evet, bu konu defalarca eleştirildi konuyla ilgili onlarca yazı yazıldı. Yapılan eleştirilerin haklılık paylarının olduğu kadar haksız yanları da var elbet. Lakin eleştiri tek yönlü yapıldı. Ben birazda buna dikkat çekmek istiyorum. Geçenlerde sosyal ağlardan birinde şu yazıyı okuyunca çok hoşuma gitti ve kaleme almaya karar verdim. Bir okulun kapısına asılmış bir serzenişti aslında, velilere yapılan…

Şöyle diyordu notta;

‘’Sevgili veliler;

Hatırlatmak isteriz ki “Merhaba”, “Lütfen”, “Rica ederim”, “Özür dilerim”, “Teşekkür ederim” gibi ifadeler önce evde öğrenilir. Yine dürüstlük, arkadaşa, yaşlılara ve öğretmenlere saygı da ilk evde öğrenilir. Temiz olmak, ağzında yiyecek varken konuşmamak ve düzenli olmak da önce evde öğrenilir.

Sorumluluklarını bilmek, eşyalarına ve değerlerine sahip çıkmak ve başkalarının eşyalarına el sürmemek yine evde öğrenilen şeylerdir.

Bizler okulda yabancı dil, matematik, tarih, coğrafya, fizik, kimya ve biyoloji gibi şeyler öğretiriz. Unutmayın ki eğitim evde başlar!’’

Evet, sevgili okurlar; eğitim ailede başlar. Siz çocuğunuzun eğitimini temelinde sağlam verirseniz kaliteli bireyler yetiştirirseniz milli eğitimin eğitim sistemini de siz ve çocuklarınız şekillendirir. Ama öyle üç beş kişiyle ya da evde eğitimi sadece annenin üzerine yıkmakla olmuyor bu işler. Özellikle erkek çocuklar babayı prototip(rol model) olarak aldığı için anne ne kadar eğitirse eğitsin sonunda babanın karakteri çocuğa yansıyor.  O nedenledir ki; anne ve babanın elele verip bu toplumu nasıl şekillendirmek istiyorlarsa o şekilde çocuklarını yetiştirmeleri gerekir. Çocuğun eğitimine önem vermeyen, çocuğunu dinlemeyen bir ebeveynin yaşlandığında bu çocuklar neden bana bakmıyor deme lüksü olamaz. Zira topluma; kendi elleriyle ilgisiz sevgisiz bir birey yetiştirmişlerdir. Çocuğuna ve evdeki diğer bireylere şiddet gösteren bir ebeveyn çocuğunun davranışlarından şikâyetçi olmaya hak sahibi değildir. Zira topluma; her an patlamaya hazır bir bomba yetiştirmiştir. Şiddet, ilgisizlik, sevgisizlik, aşırı korumacı tutum, istismar, değersizlik vb. ahlaki davranış kalıplarının kazandırılamadığı bir ailede yetişen çocuk, yetiştiği ortama uyacak ve kendisi gibi yetişenlerle bir araya gelerek belki de daha ötesine geçecektir. Zaman zaman duyuyoruzdur eskisi gibi saygı sevgi hürmet kalmadı diye. İşte bu davranış biçimleriyle çocuk yetiştiren aileler unutmasın ki; topluma, kendi evlerine elleriyle bir dinamit yerleştiriyordur. Ailede başlaması gereken eğitimi vermeyen ebeveynin eğitim sisteminin bozukluğundan şikâyet etmesi anlaşılabilir durum değil. Ben gerekli eğitimi vermedim ama siz bu eğitimi vermelisiniz gibi bir durum oluyor ki, bu da kişinin kendisini küçük görmesiyle, kendi eksikliğini kabul etmesiyle alakalı bir durumdur. Fakat toplumda bunu söylerken kendi eksikliğini kabul ettiğini etmemekte ayrı ironidir.

Bir deyim vardır ‘’çıtayı yükseltmek’’ diye, biz eğitime önce kendimizden ve çocuğumuzdan başlar ve çıtayı ne kadar yükseltirsek eğitim sistemi de o derece de iyileşir. Unutmayalım ki; toplumu olduğu gibi eğitim sistemini de bizler toplumun en küçük birimi aileler ve aile bireyleri şekillendiriyor.

      ‘Ailenin yansıması toplumdur.’