Eğitimci olarak Halis Ayhan Bey, ülkemizden ve dünyadan haberdar olmamızı istiyordu. Bunun için de her sınıfa en az iki gazete girmeli diyordu. Bizde o tarihten itibaren farklı istikametteki iki gazeteye abone olduk.
Duvar yıllardır devam ediyordu. Buna ilave olarak okul adına SESLENİŞ diye bir dergi çıkartmaya başladık. O günün şartlarıyla mumlu kağıda yazıp teksir makinesinde basıyorduk. Ben, Hami Aydoğan, Elvan Dalkıran, Sadık Tiryaki ve birkaç arkadaş, çıkartmış olduğumuz altı yedi sayıyı Çorum'daki okullara, resmi dairelere, Türkiye'deki İmam Hatip Okullarına ve Din Eğitimi Genel Müdürlüğü'ndeki bazı birimlere göndermiştik. Bu konuda okul müdürümüz Halis Ayhan Bey, bize rehberlik ediyordu.
Halis Bey, bununla da yetinmedi. Çorum Ekspres Gazetesi'nde yetenekli gördüğü öğrencilere yazı yazma imkanı sağladı. Ben de orada birkaç yazı yazmıştım. Ama bu girişim uzun sürmedi.
Öğrencilerden bir grup oluşturarak İsmail Lütfi Çakan'ın yazmış olduğu "Onlar Böyleydi" piyesinin Çorum'da defalarca sahnelenmesini gerçekleştirdi. Bu eser, o kadar çok ilgi gördü ki okul minibüsüyle Çorum'un bütün ilçelerinde, Merzifon, Amasya, Tokat, Turhal, Tosya gibi çevre il ve ilçelerde sahnelendi.
Ayrıca 7. sınıf öğrencilerinden Mustafa Bayburtlu'nun yazmış olduğu "Kızıl Pençe" adlı oyunu da okul salonunda sahneye koydu. Hatta bu piyesin basılıp çeşitli İmam Hatip Okullarına da gönderilmesine vesile oldu.
Altıncı sınıftayken İmam Hatip Okulu ile Lise arasında münazara yapılması kararlaştırılmıştı. Sınıfımızdan Arif Ersoy ile ben, yedinci sınıftan Mustafa Bayburtlu, beşinci sınıftan İsmail Akmaz görevlendirildik. Konu "Türkiye'nin kalkınmasında tarım mı yoksa endüstri mi daha önemli" idi. Tezimiz tarımdı. Edebiyat öğretmenimiz Kadir Eren, bizi münazaraya hazırlıyordu.
Münazara, Sanat Okulu Konferans Salonu'nda yapılacaktı. Salon iyi büyüktü. Salonun içi dışı doluydu. Savunmamız, olağanüstüydü. Herkes İmam Hatip Okulu büyük farkla gelip gelir derken sonuçlar, tam tersini gösterdi. Salondakiler, jürinin kararını protesto ettiler. Basında uzun süre tepki yazıları çıktı. Fakat biz, nedenini bir türlü anlayamadık.
Sonra okul müdürümüz Halis Ayhan, jürinin tamamının TÖS üyesi öğretmenlerden oluştuğunu ve puanlamada ideolojik davrandıklarını açıkladı. Bir toplantıda kendisinin valiliğin TÖS binasının yapımına yardımını engellediği için öç almak amacıyla böyle yaptıklarını söyledi. O zaman anladık ki kazanmak için başarılı olmak yetmiyormuş.
Burada Çorum'da ünlü güreş hocası Adil Candemir'i rahmetle anmak isterim. İHO öğrencilerini çok sever ve onlara özel ilgi gösterirdi. Bazılarının bu gençlere haksızlık yaptıklarını gördüğü için arkadaşlarımızı şöyle uyarıyordu: "Evladım, siz İHO öğrencisiniz. Puanla galip gelmeniz mümkün değil. Siz, mutlaka rakibinizi tuş etmelisiniz. Yoksa haksızlığa uğrayabilirsiniz."
Güreşte İmam Hatip Okulu'nun karşısına okul takımı değil de ferdi güreşçiler çıkabiliyordu. Eskilerden Mehmet Gültekin, Nurettin Maden, Mehmet Akkuş gibi güreşçileri bilirdik. Sonradan güreş takımına sınıf arkadaşlarımızdan Hami Aydoğan, İrfan Demirezen, Veli Solak ile beraber beşinci sınıftan Orhan Uyanık ve Mahmut Sezgin de girdiler. Okulumuz, takım halinde hep şampiyon olurdu.
Futbolda Lokman Akbıyık, Süleyman Akbıyık, Fikri Çelikörs, Osman Karatepe'nin yanı sıra pek çok sınıf arkadaşımız vardı. Futbolda değilse bile voleybolda iddialıydık. Okul takımında Yusuf Işık, Şükrü Sayın, Orhan Şahin, Abdullah Özboyabatlı gibi sınıf arkadaşlarımızın yanı sıra o dönemin efsanesi İsmail Bolcan, Fikri Çelikörs vardı. Karşılarında hiçbir okul takımı dayanamıyordu.
Altıncı sınıfta unutamadığımız bir olay da sınıf arkadaşımız Yunus Özel'in kalp krizi sonucu vefat etmesiydi. Sabahleyin derse geldiğimde baktım okulda bir burukluk var. Sınıfa girdim, herkes sırasına kapanmış, gözyaşı döküyordu. Sabah namazına kalktığı sırada yatakhanede Yunus Özel yığılıp kalmış. Hastaneye götürmüşler ama kurtarılamamış. Hepimiz için çok acı idi. İlk defa bir sınıf arkadaşımızın, hem de çok neşeli sapasağlam arkadaşımızın vefatını görüyorduk. Hepimizde günlerce etkisi devam etti. Allah rahmet eylesin.