ABD Dışişleri Bakanı Pompeo "Ne yaptı isek Türkiye'yi durduramadık ve Suriye'de kurmayı düşündüğümüz kırk yıllık ikinci İsrail Devletini kurma planlarımızı, Erdoğan sekiz günde yok etti. Onun için Türkiye'nin başına daha büyük işler açmalıyız" demişti. Dış güçlerin kuklası olan ve kapana kıstırılarak kafasını dışarı çıkarma imkânı bırakılmayan PKK tarafından ateşe verilen ormanlarımızı söndürme mücadelesi tüm hızı ile devam ediyor. 
Şu an itibarı ile 16 uçak, 52 helikopter, bin arazöz ve çok sayıda iş makinası ile on bine yakın kişi hayatları pahasına yangınla mücadeleye devam ediyor. Tüm devlet yetkililerimizde yangın bölgesinde milletimizin yanındalar. Orman yangınları ile birlikte çok sayıda yalan haberler ve fitne ateşi de körüklenmeye çalışılıyor.
Başta sahil kesimlerimiz olmak üzere ülkemizin 138 ayrı yerinde eş zamanlı olarak tek elden düğmeye basılmış gibi başlatılan orman yangınları bizlerin yüreklerini derinden yaralarken, yangınları siyası malzemeye dönüştürmeye çalışanların amaçları ise Sayın Cumhurbaşkanımızı yıpratmaktır. Hedefleri ise, eli kanlı terör örgütünün başlattığı yangınları bir fırsata dönüştürerek halkımızı paniğe sürüklemek ve ülkemizde kaos ortamı oluşturmaktır. Köprünün altından çok sular geçti. Elhamdülillah milletimiz uyandı artık. Kimlerin ne kadar vatanperver olup olmadığını ayıt edebilecek kadar feraset sahibi. Yalan, uydurma ve şişirme haberlerle, ülkemizi o karanlık günlere geri sürüklemek isteyen, aydınlıktan rahatsız olan, karanlık ruhlulara pirim vermiyor ve itibar etmiyor. Yok, mangal devrilmişte, sigara izmaritleri atılmışta vesaire. Bu milletin kimlerin hangi amaçlarla ormanlarımızı yaktıklarını, yaktırdıklarını bilmediğimizi zannediyorlar. İnsanlarımızın bu masallara inanacağını düşünenler var. Durumdan vazife çıkararak felaketler üzerinden siyaset yapmak da asla ahlaki ve doğru değildir. Şu anda ucuz siyaset zamanı değil hep birlikte yaraları sarma zamanıdır.
Sorulan sorulardan biriside neden THK yangın söndürme uçaklarının kullanılmadığı. THY'nin yangın söndürme uçakları yangın söndürmeye geldiler de Orman Bakanlığı mı engel oldu. Geçmişte yıllarca bu milletin kurban derilerine, kolluk kuvvetlerini kullanarak el koydular. Eğer o kurban derilerinin paralarını kokteyillerde meze parası olarak değilde amaçları doğrultusunda kullansalar idi şu anda THK'nin hangarlarında çürümüş uçaklar, içi boşaltılmış bir THK değilde güçlü bir yangın söndürme filosu olurdu. Buraya neden kayyım tayin edildiği, kurumun kaç uçağı olduğu, bu uçakların niçin tamir edilmediği, tamiri mümkün değilse neden satılmadığı, alacağı, borcu, faaliyetleri vs… Karşılığı olmayan bir sürü soru var.
Güvenlik ve terör uzmanı emekli istihbarat Albay Coşkun Başbuğ "Son günlerde çıkarılan orman yangınları, 2023 odaklı doğrudan sabotaj maksatlı yapılan terör eylemidir. Hedef Türkiye'nin 2023'e yaklaştığı süreçte ülkeyi her yönden kuşatma altına alarak kargaşa ortamı oluşturarak halkı paniğe sürüklemektir. Milletimiz tek yumruk olmalı ve bu oyuna gelmemelidir" Devletin yangınları söndürme konusunda başarısız olduğunu, rant hesapları yaptığını dillendirmek insafsızlıktır ve PKK terör örgütünün değirmenine su taşımaktır. Devletimiz, PKK terör örgütünün nefes borusunu kesmiş bulunmaktadır. PKK silahlı mücadelede gücünü kaybettiği ve zaafa düştüğü için turizm bölgelerinde böyle bir yola başvurmaktadır. "Bir ormanı yakmak için cephaneye gerek yok, bir kibrit yeter" zihniyetine tek kelam dahi etmeyenlerin, orman yangınlarına ilişkin hepten sudan bahanelerle, algı operasyonları yapmak sureti ile yok efendim yanan yerleri imara açacaklar gibi sözlerle iktidarı suçlamaları yine insafla bağdaşmayan gayri ahlaki bir söylemdir. Anayasanın 169. maddesine göre yangın çıkan arazi yeniden ormanlaştırılmak zorundadır, imara açılamaz. İmara açıldığı takdirde dava açabilirsiniz.
Maalesef son yılların belki de en büyük orman yangınları ile karşı karşıya kaldık. Aynı günlerde başlayan yangınlar hepimizin ciğerini yaktı. Ormanlarımızla birlikte binlerce kuş, böcek ve hayvanda telef oldu. Kimileri ise, her olayda olduğu gibi yangın konusunda da PKK ve diğer terör örgütlerini meşrulaştırmaya çalıştı. Canlarımızın yanması ile birlikte milli servetlerimiz de kül olup gitti. Türkiye'yi derinden sarsan orman yangınları 28 Temmuz’da Muğla'nın Marmaris ilçesinde başladı. Akabinde Antalya, Kilis, Osmaniye ve daha birçok bölgede alevler yükselmeye başladı. Üzerinde durulması gereken konu ise yangınların aynı anda birçok ilde meydana gelmesidir. Yaralananlar, şehit düşenler oldu. Çok sayıda küçük ve büyükbaş hayvan telef oldu, binlerce ağaç yandı, sayısız orman canlısı mahvoldu.
MİT, sınır ötemizden her gün bölücü PKK militanlarını yakalayıp getiriyor. Bu haberleri sıkça okumaktayız. Bunun gibi diğer güvenlik unsurlarımız da örgüte nefes aldırmamaktadır. Kandil'deki terörist elebaşları inlerinden kafalarını çıkaramıyorlar. Örgüt, köşeye sıkışmıştır. Bundan dolayı intikam için her türlü vahşeti işlemeyi mubah saymaktalar. Nitekim Murat Karayılan, "2-3 genç bir araya gelerek eylem yapabilir. Silahları, çakmak ve kibrittir!" dedikten sonra ihanet alevleri yükselmeye başlamıştı. Örgüt, 2019'da da 27 noktada meydana gelen yangınları sahiplenmişti. O günkü fail PKK'lı teröristler, kendilerine "ateşin çocukları" demişti. İnsanlarımız, vatanımız ve devletimiz ihanete maruz kalırken mücadeleyi zayıflatacak çarpıtmalar yapmak, en hafif deyişle insafsızlıktır. 35 ilimizde ve 138 noktada yangın meydana geldi. Son açıklamada yalnızca 5 yerde yangının devam etmekte olduğu haber veriliyordu. Bu satırlar okunurken inşallah hepsi de söndürülmüş olur. Yangınların topyekûn yok edilmesi belki mümkün değildir ama en aza indirmek için de tedbirler alınması gerekir. Bölücü örgüt geçmiş yıllarda da yangın çıkarmıştı. 6 günde 138 yerde yangın çıkıyor ve emarelerde PKK terör örgütünü işaret ediyorsa o zaman en üst düzeyde tedbirleri de elden bırakmamak gerekir.
Kim ne diyorsa aklıselimle konuşmalı, yalnızca tenkit etmemeli, tekliflerde üretmelidir. Muhakkak ki iktidar da söylenenleri değerlendirmelidir. Teröristler ihanet ederken, birileri de o ihanetin alevlerini fırsata çevirmeye tenezzül ve tevessül etmemelidir. Hata, eksik, yanlış ve kusurlar söylenmelidir fakat insafı ve vicdanı da elden bırakmamak gerekir.