Deprem ve Ovalar:
Ülkemizdeki ovaların oranı  % 5 ' tir.Yerleşim olabilecek alanlar ise % 56 ' dır. Biz % 56 ' lık alanı bırakıp % 5 'lik alana hücum etmişiz. Yamaçlardaki sert zemine köylü vatandaşın yaptığı bir iki katlı kerpiç bina depremlerde ayakta kalırken, ovalardaki 7 - 8 katlı apartmanlar yerle bir olmuş ve biz bundan  yeterli ders almadan yıkılan binaları yine aynı yerlere yapmaya çalışmışız. Böylece; en verimli araziler beton yığını olunca hem elimizden ekmek teknemiz gitmiş hem de  depremlerde daha çok zarar görmüşüz.
Deprem Öncesi Bilinmesi gerekenler:
1. Şehrimizi tanıyalım. (Türkiye'nin en önemli fay hattı olan 'Kuzey Anadolu Fayı' İlimiz İlçe sınırları içerisinden geçmektedir. Bu nedenle, Çorum İli İlçeleriyle beraber, birinci derece deprem bölgesinde (merkez ve bazı ilçeler 2 ve 3. derece) yer almakta olup; Afet İşleri Genel Müdürlüğü Uzmanlarından Ramazan Demirtaş 1996 yılında İlimizde verdiği  ''deprem'' konulu konferansta, İlimizin 1. derece olması gerektiğini ifade etmiştir. Kandilli Rasathanesi eski müdürü Prof. Dr. Ahmet Mete Işıkara 'ya  2006 yılında, (ilimizde verdiği bir konferansta) Çorum'un birinci derecede yer alması gerekmez mi? diye bir soru yönettiğimde, konunun önemine binaen birinci derece gibi eğitim veriniz  (madem birinci derece gibi eğitim vermemiz gerekiyor o halde neden 1. derece olmuyoruz diye hep merak ediyorum!)  cevabını vermiştir. İl merkezinin genel olarak zemin açısından pek sağlam olmadığı uzmanlar tarafından ifade edilmektedir. 
2. Evimizi tanıyalım. (Eşimizi yanımıza alıp; satın alacağımız daireleri araştırırken,  boyasına, cilasına, fayansına, çevre düzenlemesine dikkat ettiğimiz kadar, bu bina acaba ne kadar depreme dayanıklı yapıldı, kim yaptı, yapan mütahitin eski yaptığı dairelerde bir problem çıktı mı? gibi soruları hiç hesap etmiyoruz. Bunu anlamak için mühendis olmaya gerek yok. Basit şeylere bakmak suretiyle, belki alacağımız daire hakkında  önemli ipuçlarına ulaşabiliriz. ''Testinin içinde ne varsa, dışına o sızar'' demidemiş Mevlana. Yangın tahliye merdivenine baktığınızda bile bir şeyler görebilirsiniz… Ayrıca; evimizin etrafındaki ihata duvarından, komşu dairelerin çatısına kadar olası depremlerdeki riskleri düşünmek zorundayız.) 
3. Ailemizle afetler hakkında sohbet edelim. Zaman zaman tatbikatlar yapalım. (Özellikle çocuklarımızla, onları korkutmadan ve anlayacakları şekilde afetler ve depremler hakkında konuşmalıyız. Basit basit tatbikatlar yapmalıyız.  Zira, ''söylersen unuturum, gösterirsen yarısını hatırlarım ama yaptırırsan hiç unutmam  (olası afetlerde de uygulamaya çalışırım)'' demiş Konfüçyüs. Gelişmiş ülkelere baktığımızda, çocuklarına  anasınıfında değil ana kucağından itibaren şarkılarla, türkülerle ve oyunlarla afetleri, depremleri anlattıklarından, toplumda temel afet bilincini oluşturmuşlar ve olası afetleri en az zararla atlatmaktadırlar. Bizim ne eksiğimiz var. O halde bizde niye olmasın! Anasınıflarında zaman zaman   depremi oyunlaştırarak, (masayı ters çevir, minderi at vb..) çocuklarla oynuyoruz.Bunun  çok etkili olduğunu İlimizde meydana gelen depremlerde  gözlemledim.Zira bir çok veli deprem sonrası, bu noktada teşekkür etti.) 
4. Binanın elektrik ana şartelini; su, gaz ana vana yerlerini ailemizle beraber öğrenelim. (Özellikle kalabalık apartmanlarda yaşayan insanlar elektrik ana şartelinin, su, gaz ana vanalarının yerlerini bilmediklerine şahit oluyoruz. Olası depremlerde veya başka afetlerde bizim kaldığımız dairenin dışında bir yangın tehlikesi veya su basma olayı meydana gelebilir. Kapıcı veya apartman yöneticisi binada bulunmayabilir. Bizler daha önceden bunların yerini bilmiyorsak, yerini bulmak için zaman geçer ve zarar görebiliriz. Bunun için ailemizle beraber yerlerini öğrenip, ayrıca buraları ikaz işaretleriyle göstermeliyiz.) Bir başka ifadeyle; bakan değil, gören olalım! 
5. Evimizi, işyerimizi sigorta yaptıralım. (''Mal canın yongasıdır'' demiş büyüklerimiz. Ancak biz bu noktada resmi herhangi bir işimiz yoksa genelde ihmalkâr davranıyoruz. (Keşke trafik Sigortası gibi mecburi olsa)  Deprem veya yangınlar sonrası tüm birikimlerimiz yok olabiliyor. Çünkü artık devlet şehir merkezlerinde depremlerde veya başka afetlerde zarar gören afetzedelere sigorta yaptırmamışsa (acil ihtiyaçlar dışında) her hangi bir ücret ödemiyor. Bizler kendi hatamızdan olsa bile vatandaş olarak mağdur konuma düştüğümüz için devletten zarar gören evimizin, işyerimizin zararını karşılamasını istiyoruz. Bu nedenle, sigorta işlemlerinin resen yaptırılması önem arz etmektedir.) Ayrıca; 2009 yılında yapılan değişikle günü geçmeden 'DASK'  deprem sigortasını yenileyenler, % 20 indirimli yaptırabiliyorlar.
Özetin Özeti: 'Keşke derdi ihmale müptela olmasaydım /  akşam zengin yatıp sabah fukara uyanmasaydım!' diye feryadı figan etmemek adına bu madde önem arz ediyor diye düşünüyorum… Çünkü; 'Hayat öyle acımasız ki, önce sınav yapar, sonra ders verir' veya 'en iyi okul tecrübedir ama okul masrafı biraz  çoktur - tecrübe iyidir tabi bize pahalıya maal olmamışsa'