Mecitözü Polis Lojmanında 22 sene önce ikamet ederken ilk eşi rahmetli olmuş Polis Memuru komşum vardı. Hoş sohbetti. Kendisini de çok severdim. Bir gün sohbet ederken biraz da duygusal olarak namazla ilgili yaşadığı bir anısını paylaştı. Belki hepimizi ilgilendirir diye ben de siz değerli okurlarımla paylaşmak istedim. Buyurun kendi ağzından dinleyelim.
Mahir Hocam, rahmetli eşim namazlı niyazlı bir hanım efendi idi ama ben daha yaşım genç diye Cuma harici namaz kılmıyordum. Dolaysıyla bu durumuma eşim çok üzülür, sürekli dua ediyor ama laf dinletemiyordu. Hatta devamlı '' Bey, sen yeter ki namaza başla, ben her vakit erinmez suyunu ısıtır, ibrikle eline dökerim'' derdi ama nafile. 
İzinli olduğum bir gün, ya hatun başımın etini yiyor kalkıp öğle namazına camiye gideyim de gönlü olsun diye niyetlendim.  Abdestimi aldım, hanım bugün senin hatırın için camiye gidiyorum dedim. Bunu duyunca rahmetli, benim rızam hiç Allah rızası olsun diyerek nasıl sevindi bilemezsin. 
Cuma namazı harici ilk defa öğle vakti namazına camiye gidiyorum.  Cuma namazlarında farzı kıldırırken sureleri sesli okuyan imam, öğle namazında sesli okumayınca, kırk yılın başı bir namaza geldim onda da imam yanıldı diye düşündüm. Ama cemaatten hiç ses çıkmadı ben de utancımdan kimseye soramadım. Meğer yanılan imam değil benmişim.  Camiden çıktık baktım bir de cenaze var. Dedim nasıl olsa işim gücüm yok, camiye de geldik. Cenaze ile mezarlığa kadar gideyim de insan ölünce nasıl defnediyorlar bakayım dedim.
Cemaatle beraber mezarlığa gittim. Cenazeyi kabre yerleştirirken ben de bir kenarda uzaktan uzağa seyrediyorum. Bu arada hanımın namaz kılmayanlar hakkında anlattıkları aklıma geliyor.  Cenaze kabre yerleştirildi.  Okumalar bitti. İmam başında telkinini verdi.  Cemaat kabristanlıktan ayrılırken, iki tane ihtiyarın ''Allah bilir ama rahmetlinin işi çok zor, namaz niyaz da pek gözü yoktu'' diye kendi aralarında konuştuklarını duyunca, içim cız etti. Kendimi o mevtanın yerinde düşünmeye başladım. Eyvah dedim, benim de pek gözüm olmadı. Demek ölmüş olsaydım işim zor olacaktı.
Hanımın hatırı için geldiğim camiye, mezarlıktan sonra Allah rızası için namaza başlayıp, imkân buldukça camiye gelmeye karar verdim.  Şimdiki gibi cep telefonları olmadığı için bu kararımı rahmetli eşime bir an önce söyleyebilmek ve onun sevinmesini görebilmek için doğru eve gittim. Yaşadıklarımı eşime anlattım. Hanım artık rahat ol, bir daha namazlarımı bırakmayacağım. Sıcak su falan da istemiyorum, senin gibi soğuksuyla abdest alacağım deyince, çok sevindi. ''Niyet edip kapısını çalmak kula, içeriye alıp bir daha salmamak Rabbimize aittir'' dedi. Bundan sonra da pek yaşamadı genç yaşta rahmetli oldu. Rabbim, kendinden bin kere razı olsun.
Benim namaza başlamam işte böyle Mahir Hocam. O gün bugündür namazlarımı hiç bırakmıyorum. İmkanlar dahilinde kaza namazlarını da kılmaya çalışıyorum. Rahmetli eşime dua ediyorum. 
Atalarımız; ''kadın olsun erkek olsun, bir insanın eşi namazlı niyazlı olur ve bunlardan uzak olan eşi için samimi olarak dua ederse, Allah onun duasını kabul eder. Er veya geç eşi de dönüş yapar. Kendisi gibi oluverir'' der. Çevresinde buna şahit olan çok kişi vardır. 
*
VAKTİ SALAH YA MÜSLİMİN
1985'li yıllara kadar Osmancıkta, kısa boylu yaşlı bir ayakkabı tamircisi amca ezana yarım saat kala, çarşıdaki kahvaneleri dolaşır ve ''Vakti salah, Ya Müslimin - Ey Müslümanlar, namaz vakti'' diye dellallık yapardı. 
Ne güzel adetmiş, o zaman belki kıymeti bilinmiyordu ama şimdi insan özlüyor. Günümüzde çocuklarımıza bile belki, ''evladım namaz vakti'' diyemiyoruz. Namaz tek başına yeterli değil ama dinimizde önemli bir mihenk taşıdır. 
Dine ve teknolojiye ters olmayan örf ve adetler yok olmamalı. Örf ve adetlerimizden yavaş yavaş kopmaya başladığımız son çeyrek asırda Özellikle OSMANCIK ve küçük ilçelerde bu tür gelenekler yaşatılmalı. Hatta bu hizmeti fi sebilillah ifa edecekler için özel giysi olmalı ve Türkiye genelinde de ses getirmeli diye arzu ediyorum. 
Bu güzel adeti değerli, Çorum Belediye Başkanı Halil İbrahim Aşgın Bey'e de arz ediyorum. En azından farkındalık adına Ulucami civarında olabilir. 
Bu vesile ile, yıllarca fi sebilillah dellallık yapan Osmancıklı o amcayı da rahmetle yad ediyorum. (Not: İHL mezunu olduğumdan bu noktada da biraz elimiz kalem tutar)