Fitne; imtihan, bozgunculuk, anarşi günah, şirk, bela, musibet ve insanları ayrıştırma, musibetlere kapı aralama, bölücülük, bozgunculuk anlamlarına gelen ve büyük günahlardan sayılan bir kavramdır. Kur an da fitne nin adam öldürmekten daha kötü olduğu, hadislerde ise fitne çıkarana Allah (c.c) lanet edeceği bildirilmektedir.
Fesat ise mevcut olan bir şeydeki değişme ve bozulmadır. Fesat ve bu kökten türemiş olan isim ve fiiller Kur anı Kerimde elli yerde geçmektedir. Fitne körüklendiği zamanda insanlar, milletler veya devletler bir birine girerler ki bunun neticesinde de insanların huzurları kaçar, düzenleri bozulur ve sonucunun nerelere varacağı da hesaplanamaz. Sıffiyn savaşı, entrikacıların fitneleri yüzünden cıkmış, sonucunda her iki taraftan doksan bin müslümanın ölümü ile sonuçlanmıştır. Ayrıca dinimizde insanların evlâdı olsun, malı olsun, kendisini Allah yolundan ayırmaya ve sapıklığa götürürlerse onların da birer fitne niteliği taşıyacağı bildirilmiştir.
Bir şeyin zararlı olmaya başlaması fesattır. Aynı kökten gelen 'ifsat' bozma, geçersiz kılma anlamına gelir. Müfsit veya fasit bozan, bozgunculuk yapan, ifsat eden, geçersiz kılan demektir. Fesadın karşıtı sulh veya salahtır. Salah; iyi olma, düzelme, iyiliğe aracı olma anlamlarına gelir. İnsanların din, mal, can, akıl ve nesil gibi en doğal haklarını çok önemli gören dinimiz, koyduğu hükümlerle koruma altına alırken, tahrip olma yollarını da kapatmıştır.  Allah a ve ahiret gününe iman eden ve Resûlullahın yolundan giden Müslümanlar hiçbir zaman tefrikaya ve şüpheye düşmezler. Böyle bir toplumda da hiçbir zaman fitne ve fesat tohumları yeşeremez. 
Peygamberimiz "Şiddetli bir şekilde yaklaşan fitne sebebiyle vay insanların hâline! Kişi mü'min olarak sabahlar da akşam kâfir oluverir. Bir takım insanlar dinlerini küçücük bir dünya menfaati karşılığında değiştiriverirler. İşte öyle zamanda dinine sıkıca sarılan kişi, elinde kor ateşi tutan kimse gibidir." (Müslim, İman, 186. Buyurmuştur. 
Fesadı, insanları Kur'an ve Sünnet'ten ayırma veya sünneti devre dışı bırakarak uygulaması olmayan sözlerden ibaret bir din algısı oluşturma faaliyeti şeklinde de tarif edebiliriz. Hadisler konusunda insanların zihninde sinsice şüpheler oluşturmanın temelinde de bu vardır. Dinden yana görünerek dine karşı zihin bulandırıcı şüpheler yaymak ise, fesadın en zararlı çeşididir. Zira birçok insanımız bu art niyetli tahripkâr insanların dümen suyuna kapılabilmektedir. Nefsinin heva ve hevesine uyarak, şeytanı yoldaş edinen insanoğlu hırs, tamah, azgınlık gibi kötü vasıflarının tesiriyle, yeryüzünde fesat çıkarmayı bir maharet zannediyor. Yüce Rabbimiz ise: "Sakın yeryüzünde bozgunculuk etmeyin!"  (Bakara 60) Yine müslümanlara, takva sahibi olup kendisine itaat etmelerini emrettikten sonra:"Yeryüzünde bozgunculuk yaparak ıslaha çalışmayan, böylece haddi aşan kimselerin emrine uymayın!"  (Şuara 151-152)  Çünkü bu tip insanların müslümanların başına açtığı zararlar çok büyüktür. Bu sebeple Hz. Lût'un dilinden bizlere: "Şu fesatçılar güruhuna karşı bana yardım eyle Rabbim!"  (Ankebut 30) diye dua etmemizi öğretmiştir. Onların fesadından ve şerlerinden Rabbimize sığınırız.
Kur anı Kerim de "Fitne çıkarmak, adam öldürmekten daha kötüdür." (Bekara -191) "O fitneden sakının ki, o sadece zalimlere dokunmakla kalmaz" (Enfal -25) "Onlara, fitnenizin (azabını) tadın denecektir. (Zariyat -14) "Fitneye (eziyete, işkenceye) uğratıldıktan sonra hicret edip, ardından da sabrederek cihat edenlerin yardımcısı elbette Rabbindir." (Nahl- 110) "Fitneye düşeni (deli olanı) yakında sen de, onlar da görecek." (Kalem 5-6) "Siz ve taptıklarınız, Cehenneme girecek olanlardan başkasını fitneye düşüremez (saptıramaz)"  (Saffat/ 161-163) "Bir fasık size bir haber getirdiği zaman doğruluk derecesini araştırın ola ki yanılırsınızda bir daha telafi etme imkânınız olmaya bilir" (Hucurat 6)  "Sana Kitab'ı indiren O'dur. Onun (Kuran'ın) bazı ayetleri muhkemdir ki, bunlar Kitabın esasıdır. Diğerleri de müteşâbihtir. Kalplerinde eğrilik olanlar, fitne çıkarmak ve onu tevil etmek için ondaki müteşâbih ayetlerin peşine düşerler. Halbuki Onun tevilini ancak Allah bilir. İlimde yüksek payeye erişenler ise: Ona inandık; hepsi Rabbimiz katındandır derler. Bunu ancak aklıselim sahipleri düşünüp anlayabilir" (Al-i İmran 7)
Geçmişte her alanda sistemli bir şekilde plânlanan fitnelerle insanları birbirine düşürerek, bölerek, parçalayarak dara düşürdüler. Önce zayıfladık, sonra küçüldük. Sonuçta üç kıtaya hükmeden, yeryüzü kendilerine dar gelen insanlarımızı, Anadolu topraklarına sıkıştırdılar. Şu anda ise Anadolu'yu da bize çok görerek biraz daha parçalayarak daha da küçülterek gücümüzün zaafa uğraması için senaryolarını uygulattırabilmek ve amaçlarına ulaşabilmek için var güçleri ile uğraşıyorlar. Bunun içinde her dakika, her konuda yeni yeni fitneler icat edilerek, üzerimize geliyorlar. Bir taraftan dış düşmanların fitneleri ile uğraşırken bir taraftanda içimizdeki bazı gafillerin ortaya attıkları bir takım fitnelerle uğraşıyoruz. Ortaya attıkları bir takım söylemlerle insanlarımızın akıllarını bulandırarak her konuda şüpheye düşürmeye çalışarak gereksiz yere insanları birbirleri ile tartıştırıyorlar. Olmazsa olmazlarımızdan olan, tartışılmayacak konular bile artık tartışır hale geldik. Biz tartışırken "Cambaza bak, Cambaza!" olayında olduğu gibi birileride amacına ulaşmanın sevinci ile perdenin arkasından gülüyor. Bir sonraki yazımızda da inşallah bu konu üzerinde duracağız.
Küçücük bir kıvılcımın büyük yangınlara sebep olduğu gibi, bazen küçük bir söz veya basit bir olay da büyük fitnelere sebep olabilmektedir. Onun için helede Müslüman kimliğine sahip vebalin ne demek olduğunu iyi bilen insanların hassas konularda dahada dikkatli olması ve iki düşünüp bir söylemesi gerekir.