EROL TAŞKAN
AK Parti Milletvekili Erol Kavuncu, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde düzenlediği basın toplantısında, 28 Şubat’ın tarihin karanlık sayfalarında yerini alan darbe utançlarından birisi olduğunu söyledi. 

28 Şubat sürecini anlatarak yaşananları bir kez daha hafızalarda tazeleyen Milletvekili Kavuncu, basın toplantısında, “Cumhuriyetimizin 98 yıllık geçmişinde milletçe övündüğümüz, gurur duyduğumuz hadiselerin yanında,  dönemin egemenlerinin siciline bir utanç vesikası olarak geçen hadiseler de vardır. Bundan tam 24 yıl önce gerçekleşen ve siyasi tarihimizin karanlık sayfalarında yerini alan “28 Şubat postmodern darbesi” bu utançlardan birisidir.” dedi.

“Unutulan zulüm tekrarlanır. Bundan 24 yıl önce 28 Şubat sürecinde yaşanan, yaşatılan zulümleri, asla unutmadık, unutmayacağız, unutturmayacağız.” Sözleriyle basın toplantısında 28 Şubat’la ilgili değerlendirmelerde bulunan Milletvekili Erol Kavuncu, şunları söyledi; “Hatırlanacağı üzere; Milletin özgür iradesi ve oylarıyla iktidara gelerek büyük başarı sağlayan Refah Partisi, devlet yönetimini kendi tekellerinde gören tekçi, tekelci zümrelerde büyük panik oluşturmuş; küresel Siyonist güçlerin ve yerli işbirlikçilerin düğmeye basmasıyla da darbe süreci başlatılmıştı.

‘’Bu sefer işi silahsız kuvvetler halletsin’’ diyen darbeci güruh, 5’li çeteyi de dizayn ederek sahaya sürmüş, ayrıca brifing adı altında devletin bütün kurumlarına istikamet vermişti. Maalesef, emir komuta zincirine girmeleri kendilerini inkâr anlamına gelmesine rağmen, Yüksek Yargı da, brifinglere katılarak darbecilerin emrine girmeyi kendilerine layık görmüştü.

Sonrasında; vefatının 10.sene-i devriyesinde rahmet ve şükranla andığımız Prof. Dr. Necmettin Erbakan Hocamızı 28 Şubat 1997 MGK toplantısında adeta rehin alan darbeciler, irtica ile mücadele adı altında antidemokratik kararlarını dayatmışlardı. Her türlü psikolojik harp yöntemlerinin kullanılarak toplumun sindirilip yılgınlığa düşürüldüğü bir ortamda, hükümetin diğer ortağı partinin milletvekilleri tehdit, şantaj ve kurdukları pazarlık masalarında istifa ettirilmiş, sonrasında RefahYol hükümeti iktidarı bırakmak zorunda kalmıştı. 

Vesayetçi, militer zihniyet ve yandaşları tarafından, “Dindar-Muhafazakar” insanlara ‘’mürteci’’ yaftası vurularak başlatılan “cadı avı”, sadece kamusal alanla sınırlı kalmamış, sivil toplumda, medyada, eğitimde, iş dünyasında toplumun bütün kesimlerinde terör estirilerek, tarihe kara bir leke olarak geçmişti.

Düşman işgali altında yaşamaktansa ölmeyi tercih ederek yokluklar içinde bağımsızlık mücadelesi vermiş olan aziz milletimiz, içimizden çıkan batı devşirmeleri eliyle adeta bir kaos ve kargaşa ortamına çekilmeye çalışılmıştı.
Bu süreçte 6 milyon kişi hukuksuz fişlemelerle sakıncalı ilan edilmiş, binlerce insanımız haksız, hukuksuz soruşturma ve kovuşturmalarla mahkûm edilmişti. Yerli ve milli olan bütün Sivil Toplum Kuruluşları hedef gösterilmiş, diğer taraftan her söz açıldığında, haktan hukuktan dem vuran kimi siyasi partiler, kimi sivil toplum örgütleri bu süreçte ya adeta görünmez olmuşlar ya da, FETÖ’nün yaptığı gibi, şer odaklarıyla işbirliği yaparak, zulme ortak olmuşlardı.
Toplumun bir kesimi zulüm altında gözyaşı dökerken, birileri de batırdıkları bankalarda millet varlığını talan etmiş, kimileri de ele geçirdikleri koltuklarda, köşe başlarında gücüne güç katmanın derdine düşmüştü. Kimi şirketlere yeşil sermaye adı altında operasyon düzenlenmiş, ekonomik sistem çökertilerek Anadolu sermayesi yerle bir edilmişti.

Darbecilerin hedefi olan Refah-yol hükümetinin en başarılı olduğu alanlardan biri hiç tartışmasız ekonomi iken, darbeden sonra oluşturulan yağma düzeninde onlarca bankanın içi boşaltılmış, en iyimser rakamlarla bu milletin sırtına 300 milyar dolar borç yüklenmişti. Öyle ki; Devlet, memuruna maaş veremez duruma geldiği için, deprem için toplanan yardımlardan memurunun maaşlarını ancak ödeyebilmişti. 
Başörtüsü yasağı ile binlerce, on binlerce öğrenci, bin bir zorlukla kazandıkları üniversitelerden kovulmuş, devletin milyonlar harcayarak yetiştirdiği o nadide beyinler akıllara ziyan bir şekilde heba edilmişti. 28 Şubat sürecinde darbeciler mertçe, “biz İmam Hatiplerin kapısına kilit vuracağız” diyemedikleri için katsayı rezaletini icat ederek, İmam Hatip Liselerinin yanında bütün meslek liselerini de bitirme noktasına getirmişlerdi. 
Aradan bunca yıl geçmesine rağmen, Meslek Liselerimiz hala o eski verimli günlerine dönememiş, sanayicimiz çalıştıracak ara eleman bulamazken, akademik liselere yönelen milyonlarca gencimiz, ya üniversite kapılarında bekler ya da mezun olup iş arar olmuştur.

Milletin helal oylarıyla seçerek iktidara getirdiği bir partiyi tehditle, şantajla, psikolojik harbin envai çeşit teknikleriyle nasıl düşürdüklerini, arkasından kurulan kukla hükümetler döneminde milletin maddi-manevi varlığının nasıl yağmalandığını, devleti 3 yıl içinde nasıl iflas ettirdiklerini unutturmak istiyorlar. 
Biz biliyoruz ki, vesayetçi-darbeciler, o günlerin hatırlatılmasından, konuşulmasından bile rahatsız oluyorlar. 
Seçilmiş, ülkenin başbakanına genelkurmayda, genelkurmay koridorlarında üniformalı bir memurun ağıza alınmayacak sözlerle ağır hakaretlerde bulunduğu, saygısızlığın zirvesine varılarak ülkenin başbakanın verdiği bir yemekte içki bulunmamasına rağmen, garsonlara içki talimatının verildiği günleri unutmamızı istiyorlar ama unutmayacağız, unutturmayacağız.
Zira ‘’Unutulan zulüm tekrarlanır’’, ‘’ders çıkartılmazsa tarih tekerrür eder ve intikamını mutlaka alır’’, O yüzden inadına unutmayacağız ve unutturmayacağız.  

28 Şubat süreci, hamdolsun geldiğimiz nokta itibariyle millet iradesinin duvarına çarpmış ve tarihin çöp sepetine atılmıştır. Ancak 28 Şubat’ın tam olarak hesabı sorulamamıştır. Birkaç üst düzey darbecinin yargı önüne çıkartılması, fiilen cezaevine girmeseler bile ceza almış olmaları hiç şüphesiz önemlidir. Ancak 28 Şubat darbesinde en az darbeci askerler kadar rol oynayan ve 28 Şubat’ın siyasi literatüre kazandırdığı, “silahsız kuvvetler” ne yazık ki şu ana kadar yaptıklarının hesabını vermemişlerdir. 

Buradan çağrı yapıyoruz; Zamanın Genelkurmay karargâhından aldıkları talimatlarla manşetler oluşturarak, “Gerekirse Silah Bile Kullanırız” başlıkları atan apoletli medya, ve gazeteciler, o süreçte sivil toplumu temsil ettiklerini iddia eden ‘’beşli çete’’ sözüm ona STK yöneticileri, kurumsal anlamda milletimizden özür dilemeli, helallik istemelidirler.
Zira ancak bu şekilde, bilerek ve isteyerek yüklendikleri bu ağır sorumluluktan biraz olsun kurtulabilirler. Aksi halde, ‘’namlusunu milletine doğrultan’’ darbeci hainlerin safında olma mesuliyetinden asla kurtulamayacaklardır. 
Biz biliyor ve inanıyoruz ki; Bu aziz millet, bir daha asla, yeni darbelerin, hainliklerin yaşanmasına izin vermeyecektir. O zorbalık günlerinin üzerinden 5 yıl gibi kısa bir süre sonra, ‘’o bin yıl süreceği’’ söylenen dönemi tarihin çöplüğüne gömen milletimiz, AK Partiyi iktidara taşımış ve 28 Şubat zihniyetini kesin bir hezimete uğratmıştır.

28 Şubat döneminde "Artık muhtar bile olamaz." manşetleri atılan Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın dirayetli liderliğinde, aziz milletimiz, antidemokratik bütün uygulamaları Allah’ın yardımıyla bertaraf etmiştir. Her zaman darbelerin karşısında dimdik durmuş bir siyasi kültürün temsilcisi olan AK Parti olarak; ‘’Biz dünyada milletin gücünün üzerinde bir güç tanımadık, tanımıyoruz’’ diyen Sn. Cumhurbaşkanımız, Gn. Başkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde, 83 milyon vatandaşımızla birlikte, millî iradeye ve demokrasiye sahip çıkmaya devam edeceğiz. Bedelini demokraside ve ekonomide geri kalmışlık olarak, evlatlarımızı da darağaçlarında, ya da terörle mücadelede feda ederek ödediğimiz bu karanlık darbe ve vesayet süreçlerini asla unutmayacağız. Milletimizin tarihine kültürüne, değerlerine, inancına karşı adeta savaş açanların amaçlarını ve yöntemlerini de asla unutmayacağız.  Tekraren ifade ediyoruz; Biz biliyor ve inanıyoruz ki; ‘’unutulan zulüm tekrarlanır’’. Bundan 24 yıl önce 28 Şubat sürecinde yaşanan, yaşatılan zulümleri, asla unutmadık, unutmayacağız, unutturmayacağız.  Bu vesileyle;28 Şubat sürecinin en büyük mağdurlarından olan, geçtiğimiz cumartesi günü vefat yıldönümünde andığımız merhum Prof. Dr. Necmettin Erbakan hocamızı ve tüm aziz şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyorum.”

Editör: Haber Merkezi