RECEP MEBET
Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD), Ayasofya Camii’nin yeniden ibadete açılması kararına tepki gösterdi.

Dernek Genel Merkezi’nin konuyla ilgili açıklamasını paylaşan ADD Şube Başkanı Uğur Demirer, iktidarın uygulamaları ve Danıştay kararını eleştirdi.
Ayasofya’yı müzeye dönüştüren Bakanlar Kurulu karanına atıfta bulunan Uğur Demirer, “Doğru olan Atatürk’ün kararıdır” diyerek gelinen noktayı doğru bulmadıklarını ifade etti.
Ayasofya üzerinden, Atatürk ve Cumhuriyet düşmanlığı yapıldığını öne süren Demirer, “Bu durum; rahatsız edicidir, kaygı vericidir, düşündürücüdür” dedi.

Ayasofya Camii’nde yeniden ibadetin başlayacağı günün Lozan Antlaşması’nın 97. yıl dönümü olduğunu hatırlatan Demirer, 24 Temmuz’da Anıtkabir’de ve Çorum Atatürk Anıtı’nda STK’larla birlikte çeşitli etkinlikler düzenleyeceklerini duyurdu.
15 Temmuz’dan Çoklu Baro Yasası’na kadar pek çok konuda eleştirilerini dile getiren Demirer, paylaştığı yazılı açıklamada şu görüşlere yer verdi:

“Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nda belirtilen, ‘değiştirilmesi talep dahi edilemeyen’ ilkeler; milli birlik ve bütünlüğümüzün güvencesidir. Türkiye Cumhuriyeti; üniter, sosyal, hukukun üstünlüğüne dayalı, laik ve demokratik bir ulus devletidir. 
Çok partili siyasi yaşamla başlayan laiklik karşıtlığı; Atatürk ve Cumhuriyet düşmanlığı, geleceğimizi ve ulusal bütünlüğümüzü tehdit etmektedir. Laikliğin örselenmesiyle; devlet sistemini ele geçiren, din istismarcısı ve emperyal işbirlikçisi, cemaatlerin ve tarikatların nelere mal olduğunun en iyi kanıtı; 15 Temmuz FETÖ darbe girişimidir. 

Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir’ sözü esasen  laikliğin tanımıdır. Bugün, siyasal dinci bir sistem inşa edilmiştir. Milletimizin samimi ve temiz inançları  sömürülerek siyaset yapılmaktadır. Kutsallarımız, dini inançlarımız hiçbir siyasi partinin tekelinde değildir. Din adına siyasetçilerin konuşması kabul edilemez.

Ayasofya’nın ibadete açılması, asıl mesele değildir. Asıl mesele; Atatürk’ün kurduğu ulus devlet modelinin tasfiye edilmesidir. Asıl mesele, hukukun siyasete alet edilmesidir.  Asıl mesele, ekonomik krizdir. Asıl mesele, işsizliktir. Asıl mesele, Ayasofya üzerinden, Atatürk ve Cumhuriyet düşmanlığı yapılmasıdır. Bu durum; rahatsız edicidir, kaygı vericidir, düşündürücüdür.
Atatürk’ün Ayasofya’yı müze yapması, Genç Türkiye Cumhuriyeti’nin dünyaya verdiği bir barış mesajıdır. İkinci Dünya Savaşı rüzgarları bu dönemde esmeye başlamıştır. Avrupa’da faşist ve baskıcı yöneticiler, bu dönemde iktidarları ele geçirmiştir. İnsan hakları ve hukuk, 1930’lar Avrupa’sında ayaklar altındadır. Büyük Atatürk’ün 24 Kasım 1934’de Ayasofya’nın müze yapılmasına yönelik kararı ve imzası, böyle bir dönemde insanlığa ders niteliğindedir. Atatürkçü Düşünce Derneği, Atatürk’ün ve başkanlık yaptığı Bakanlar Kurulu’nun, bu kararının arkasındadır. Atatürkçü Düşünce Derneği, bu kararla ‘tarihe ihanet edildiği’ söylemini de şiddetle red ve söyleyenlere iade etmektedir. Doğru olan Atatürk’ün kararıdır.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu, fakat, Atatürk’ün adına bile tahammül edemediği bilinen Diyanet İşleri Başkanı’nın, ‘Ayasofya’nın ibate açılması yetmez. Bir medresenin de açılması zorunludur’ sözleri her şeyi açıklamaktadır. 
24 Temmuz 2020, Lozan Barış Antlaşması’nın 97. yıl dönümüdür. Lozan, Türkiye Cumhuriyeti’nin ve Türk Milleti’nin sigortasıdır. Böylesine anlamlı bir günde Ayasofya’nın ibadete açılması, ‘86 yıllık esarete son verildi’, ‘Taş adam eriyor, tükeniyor’ çığlıkları atanların, Atatürk ve Cumhuriyet düşmanlarının, güç ve gövde gösterisine dönüştürülmemelidir. Bu tür eylem ve söylemlerle toplumsal barış ve huzur bozulmamalıdır. Yöneticilere sorumluluklarını tekrar tekrar hatırlatmak, demokratik bir hak ve yurttaşlık ödevimizdir.

Uyarılarımız, sadece, siyasi iktidara yönelik değildir. Muhalefeti de uyarıyoruz: Atatürk ve Cumhuriyet düşmanlarına karşı kayıtsız ve tepkisiz kalmanız, yeterince mücadele etmemeniz, hayal kırıklığı yaratmaktadır. Muhalefet; iktidarın kendi kendisini bitirmesini dileyerek ve bekleyerek, alternatif olamaz. Atatürk’e ve Cumhuriyete çok daha yüksek sesle sahip çıkınız. Parlamenter ve demokratik sisteme dönüş için acilen bir manifesto ve takvim yayımlayınız. Mecliste, Cumhuriyeti dönüştürme yasalarına, karşı çıkmakla birlikte; orada kalarak, sürece katkı sunmuş oluyorsunuz... Tekrarlıyoruz, sine-i milleti ciddiyetle düşününüz. Sesimize ses veriniz. Bu ses, hiç ayrımsız, Yüce Türk Milleti’nin gür sesidir.
Atatürk’ün Türk Milleti için tayin ettiği rotadan sapmak, yok oluş sürecine göz yummaktır. 15 Temmuz’un, FETÖ’nün, PKK’nın, bölücü ve gerici tüm yapıların hedefi Türkiye Cumhuriyeti ve Türk Milletidir. Yaşasın Türkiye Cumhuriyeti, yaşasın Türk Milleti. Sonsuza Kadar…”

Editör: Haber Merkezi