Çorum İl Müftüsü Muharrem Biçer, Camiler ve Din Görevlileri Haftası’nda bu yıl ‘Cami ve İlim’ temasının ele alındığını belirterek, “Camilerin dinimizdeki yeri ve önemi tartışılmaz durumdadır.” dedi.

Camilerin, ilim merkezleri olduğunu vurgulayan İl Müftüsü Biçer, şu açıklamayı yaptı: “Camilerimiz, bireylerin dini duygularının gelişmesine, dengeli bir duygusal yapı kazanmalarına neden olur. Kişilerin üstünlük ve aşağılık duygularına kapılmalarını önler. Çünkü camide, küçükten büyüğe, amirden memura, öğrenciden öğretmene, fakirden zengine, bütün insanların Allah’ın huzurunda eşit derecede bulunduğu bilinci müminlerde yavaş yavaş yerleşir. Kişideki üstünlük ve aşağılık duyguları silinmeye başlar. Kin, nefret ve husumetin yerini, sevgi, saygı ve bağlılık duyguları alır.

Yine camiler, kişilerin birbirleriyle ilişkilerini artırır, onların sosyalleşmesine katkı sağlar. Camide bir araya gelmek, aynı çizgide, aynı safta omuz omuza vermek, toplumdaki birliğin ve dayanışmanın temelini oluşturur. Bu açıdan camiler, toplumun her kesiminin görüştüğü, kaynaştığı, kucaklaştığı kutsal mekanlardır.

Camilerde birey, iyi insan olmaya, başkalarına asla zarar vermemeye, elinden geldiği kadar diğer insanlara yardımcı olmaya çağırır. Bireyin bencil olmaması, diğergam olması istenir. Kendisi için arzu ettiğini, istediğini, diğer insanlar için de istemesi gerektiği vurgulanır. Adaletli, dürüst, hoşgörülü, çalışkan, yardımsever, fedakâr olmaya, haram yememeye, kendine ait olmayan şeyleri almamaya, toplumsal bir bilinç kazanmaya yönlendirilir.

Gerekirse vatanı, milleti, dini için en yüksek makam olan şehitliğe ulaşma inancı aşılanır. Tarih boyunca camiler, bu yönde önemli fonksiyonlar icra etmiştir. Halkı düşmana karşı mücadeleye yöneltmede, din görevlileri ve devlet yöneticileri tarafından kullanılan önemli mekanlar olmuştur.

Camilerin en önemli fonksiyonu ise, bireyi bilgilendirmesidir. Bu da, bilindiği gibi vaaz ve hutbelerle yapılmaktadır. Bu fonksiyonuyla camiler, bütün topluma bilginin yayıldığı iletişim merkezleridir. İslâm tarihi boyunca, cami ve mescitlerde Kur'ân, kıraat, tef­sir, hadis, fıkıh gibi ilimlerin yanında; edebiyat, tıp, astronomi gibi diğer bilimler de okutulmuştur. Ve zamanla, büyük camilerin çevre­sinde yapılan medrese, imaret, hamam gibi tesislerle de bir külliye oluşturulmuştur. Böylece camiler hem ibadet yeri, hem de ilim ve kültür merkezi hâline gelmiş; maddî ve manevi yardımlaşma ve da­yanışma müesseseleri olmuştur.

Camilerimiz birer ilim merkezidir. İnancın ilimle, sanatın hikmetle birlikte yükseldiği tüm İslam şehirleri de bu gerçeğin şahitleridir. Camiler, bilgiyi hayata, ibadeti ahlaka dönüştüren ve varlık âlemine hakikat penceresinden bakmayı öğreten kadim mekteplerdir.

“Eğitim ve öğretimde en temel gaye, ilmin salih amele ve güzel ahlaka dönüşmesini sağlamaktır. Bunun için İslam medeniyetinin hiçbir döneminde bilgi dinî olan veya olmayan şeklinde bir ayrıma hiçbir zaman tabi tutulmamıştır. İnancı ilimden, dini bilimden ayrı gören bir zihniyetin, hakikat bilinciyle varlığı kuşatması ve hayata huzur getirmesi mümkün değildir” İslam inancında; inanç, ilim, ibadet ve ahlak bir bütündür.

Bu vesileyle milletimizin geleceği olan çocuklarımızın ve gençlerimizin doğru dini bilgiyle buluşması, İslam’ın evrensel ilkeleriyle tanışması ve güzel ahlakla donanması hususunda vazife yapan tüm din görevlileri kardeşlerimin ve halkımızın Camiler ve Din Görevlileri Haftası’nı tebrik ediyor, bu haftanın hayırlara vesile olmasını Cenab-ı Hak`tan temenni ediyorum.” (Haber Merkezi)