HABER/YORUM: EROL TAŞKAN

Çorum’da adı konulmamış bir tutukluk var. Önümüze çıkan fırsatlar göz baka baka akıp gidiyor. Hızlı Tren Hattı’nın üç aşamaya bölünmüş olmasıyla birlikte Çorum açısından ayrı ihale şansı yakalandığı halde, kimseden ses çıkmıyor. Türkiye’nin en ünlü gurmesi televizyon ekranından Çorum’u yere göğe sığdıramıyor, Çorum’a gelmek istediğini söylüyor, kimseden tık çıkmıyor. Kan bağımız olan Azerbaycan’a Büyükelçi olarak hemşehrimiz Doç. Dr. Cahit Bağcı atandı, kimse irtibatı daha da artıralım da bunu Azerbaycan-Çorum yatırımlarına dönüştürelim çabası yok.  

Bazen insanın ya da şehirlerin önüne çok ciddi fırsatlar çıkar. Fırsat vaktinde değerlendirildiği zaman kazanıma dönüşür. Yoksa kuyruklu yıldız gibi gözümüzün önünden kayar gider de iş işten geçtikten sonra ortaya koyulan çaba işe yaramaz.  
Başta söylediğimiz gibi Hızlı Tren Projesi’nde Ankara-Samsun güzergahı üç ayrı parçaya ayrılmış durumda. Üçünün birden ihale edilmesinin ve tamamlanmasının süreci daha uzunken, devreye girilip Ankara-Çorum hattı ayrı ihale olarak uygulanabilse, belki biraz daha erken trene kavuşma umudumuz olur. Hakimiyet dedi diye yapmayın, olur ya belki Hakimiyet’in gündeme taşımasından rahatsız olanlar varsa sözüm onlaradır, siz yapın biz yine sizi alkışlarız.  

Gelelim ünlü gurme-gastronomi uzmanı Ömür Akkor’un TRT1 ekranından Çorum mutfağı için ettiği paha biçilmez övgülere; Adam çıkıp TRT ekranından Çorum’la ilgili ağız dolusu iltifat ediyor. Çorum’u mutfak anlamında yere göğe sığdıramıyor. Üstelik hem kendisi hem de program yapımcısı Pelin Çift en kısa zamanda Çorum’a gelme isteklerini en yüksek perdeden dile getiriyor. Ee sonuç; birisi çıkıp ta ekibi Çorum’a davet etmiyor. Kulağımızı tersten gösterir gibi birileri getirsin de biz de küçük bir katkı sunarız der gibi bekliyor. Beklemeyin, lütfen hakiki ve samimi bir davet yapın.  

Gerçi vaktinde Abdulhamit dizisinin bir sahnesine Çorum Leblebisi monte ettirildi, Kütahya başta olmak üzere leblebisinin ünlü olduğunu iddia eden her il tüh etti, ah-vah etti, bizim neden aklımıza gelmedi dedi ama gelelim bizim cenaha, yapılan işe sadece tükürmedikleri kaldı.  Kütahya’nın ilçesinde devasa üretim yapan bir tesisin sahibi, Çorum’dan Fikret Hışıroğlu’na aynen şu cümleyi kurmuş; “Ağabey Allah aşkına söyle, kaç para verdiniz bu reklam için. Eğer leblebi çuvalı dolusunca para vermediyseniz ben de hiçbir şey bilmiyorum.” Hışıroğlu işi hafifletmemek adına 40 bin lira dememiş, sadece “eh işte bir miktar verildi tabiki” diyerek konuyu geçiştirmiş. Eğer belediye Ömür Akkor’la ilgili adımı sırf bu leblebi işinde yaşanan lüzumsuz eleştiriler için atmıyorsa bence yanlış yapıyor. Yönünü Çorum’a dönmüş ve samimiyetle kollarını açmış insanlara yönümüzü dönmeliyiz. Yıllarca bize sırtını dönenlerin ardından koştuk ta ne anladık. 

Örnekleri artırabiliriz ama son olarak Azerbaycan Büyükelçimiz Doç. Dr. Cahit Bağcı’nın geldiği görevin genelde Türkiye açısından özelde de Çorum açısından doğuracağı fırsatları hatırlatalım. Hem kültürel hem de ticari olarak atılacak tüm adımlar için Azerbaycan’da güçlü kuvvetli bir kapımız varken, Çorum’un faydası için bu kapı çalınmalı, hem büyükelçi hem de Azerbaycan yönetimi tarafından gönül kapıları tamamen açıkken bu fırsat heba edilmemeli. 

Velhasıl, üzerimizde ölü toprağı serili gibi tutukluk yapmadan, bu memleket namına tasa taşıyan hatta taşıdığını iddia edenlerin de önümüze çıkan fırsatları memleket için, insanımız için vakit geçmeden değerlendirmesi lazım.