Bugüne kadar hep haberlerden takip ettiğimiz salgın artık yanı başımızda, içimizde...

Çember git gide daralıyor. Gözle göremediğimiz bu bulaşıcı virüs, ne zaman, nerede bizi yakalayacak bilemiyoruz. Şu an için elimizden gelen maske, mesafe ve temizlik kurallarına uyup tevekkül ederek Allah’ın takdirine rıza göstermektir.
Akraba ve arkadaşlarımızdan bu hastalığa tutulanlar var. Rabbim deva bekleyenlere tez zamanda şifalar versin. Fiziken olamasak da dualarımızla yanlarındayız.
Peki bu yeterli mi?

***
Koronavirüs salgınının Türkiye'de ilk görülmeye başladığı dönemde gerçekleştirilen uygulamalar faydalı sonuçlar doğurmuştu.
65 yaş üstü ve kronik rahatsızlığı bulunan hastalara destek amacıyla kurulan ‘Vefa Destek Grupları’ da bunlardan biriydi.

Bugün yine aynı gruplara, hem de daha mağdur bir kesimin ihtiyacı var. Kimler mi onlar? Koronavirüsün pençesine düştüğü için kendini evine hapsetmiş, illetli olarak görüldükleri için kendilerini dışlanmış hisseden hastalar ve aileleri...
Evet, çevremizde duyduğumuz pozitif vakaların önemli bir kısmı, yakınlarının dahi yardımından mahrum, ekmeğini-aşını temin edemeyecek durumda, moral ve motivasyona muhtaçlar. 

Gerek devlet, gerekse sosyal yardım kuruluşları bu alandaki açığı görüp acilen harekete geçmeli. Aksi takdirde, toplum sağlığı için kendilerini izole eden bu insanlar, temel ihtiyaçlarını karşılayamadıklarından daha ağır neticelerle karşılaşabilirler. Duyarsızlığa isyan eden bazı hastaların da aynı duyarsızlıkla dışarıda dolaşmaları ise meseleyi felaket boyutuna sürükler.

"Kontrollü Normalleşme" olarak zikredilen bir dönemde, kontrolü hepten kaybetmeme adına acilen harekete geçilmeli. Fatura daha da ağırlaşmadan gerekli tedbirler alınmalı. Yoksa, yarın bazı adımlar için vakit çok geç olabilir!

Editör: Haber Merkezi