MURAT ÇETİN
İHH Çorum Temsilciliği tarafından düzenlenen Doğu Türkistan konulu konferansın konuşmacısı Doğu Türkistan Yeni Nesil Hareketi Derneği Başkanı Abdüsselam Teklimakan, gazetemizi ziyaret ederek Doğu Türkistan halkının sistematik bir yok edilişle karşı karşıya kaldığını, Çin'in hiç bir insani ve inanç değeri tanımaksızın baskı ve zulümle Doğu Türkistan halkına işkence uyguladığını anlattı.

İHH Çorum Temsilcisi Selim Özkabakçı, İHH Üniversitesi Sorumlusu Şah Mesut Dinçer ve Medya Tanıtım Birimi Sorumlusu Ahmet Usta'nın da katıldığı ziyarette Genel Yayın Yönetmenimiz Erol Taşkan'a yaşananları özetleyen Abdüsselam Teklimakan, 2008 yılında geldiği Türkiye'de Türk vatandaşı olarak Marmara İlahiyat Fakültesi'nde Hadis üzerine doktora eğitimine devam ettiğini bildirdi.

Doğu Türkistan'da yaşanan zulmü Türkiye'ye ve dünyaya duyurmak için çalışmalar gerçekleştirdiklerini ifade eden Teklimakan, Çin'in inançlar, kişisel özgürlükler, aile ve insan kavramlarıyla çelişen, vicdanları kanatan uygulamaları, Doğu Türkistan halkı üzerinde uyguladığını aktardığı konuşmasında şunları dile getirdi; "2016'dan sonra Doğu Türkistan genelinde camiye giriş için kominist partiden giriş kartı almak zorundasınız. Mihrapta Çin bayrağı var, Allah'a mı secde ediyoruz, Çin bayrağına mı secde ediyoruz orası bir muamma.

Kardeş Projesi adıyla zorunlu olarak uygulamaya koydukları işkencede, her Doğu Türkistanlı bir ailenin evine, 15 gün kalmak şartıyla polis ya da asker olan sivil insanlar gönderiyorlar. Her aile bunlarla kalmak zorunda bırakılıyor. Edep ve ahlaktan, hayadan uzak insanlar, ailelerimiz içerisinde tüm ahlaksızlıklara tevessül ediyor. İtiraz eden terörist olarak ilan edilip yargılanıyor, toplama kampına ya da hapishaneye gönderiliyor.

Resmi kaynaklar 1,5 milyon civarında insanımızın toplama kaynaklarında olduğunu gösteriyor. Sistematik olarak toplama kaplarında beyin yıkamaya tabi tutulan halkımız, ateizme zorlanıyorlar ve her türlü bedensel işkencelere maruz kalıyorlar.

Çocuk hapishanesi var, Doğu Türkistan'ın her şehrinde yetimhane ismi verilen yerlerde aileleri toplama kampında olan çocuklar toplanıp ateizm ve Çin kültürü öğreniyorlar. Kendi inancını öğrenmesi tamamen yasak. Toplu bir asimilasyon için her türlü çalışma yapılıyor. Hiç bir ahlak ve değer tanımaksızın, sistematik olarak bir toplumu yok edip benliğini çökertmek üzere politikaları var.

2007'den bu yana düzenli olarak köyler ve ilçelerden 18-22 yaş arası genç kızlarımızı, Çin bölgelerine çalıştırılmak üzere gönderiliyor, zorla Çinliler'le evlendiriyorlar.

Dünya kamuoyundan tepki geldiği zaman, özellikle ekonomik çıkarları söz konusu olunca oradaki zulüm azalacak. Sözel tepkide kalmayıp, bunu ekonomik tepkiye dönüştürmemiz gerekiyor. Türkiye'den beklentimiz bir ses çıkarmasıydı, son aylarda bakanlar düzeyinde bir açıklama yapıldı. Bu durum hemen etkisini gösteriyor. STK'lar bazında çok güzel çalışmalar yapılıyor. En büyük desteği İHH veriyor. Türkiye Cumhuriyeti bir tutum sergiledi Çin'e karşı. Beklentimiz devlet tarafından onun devamıdır. Bu tepkilerin kalıcı olan bir devlet politikası haline dönüştürülmesi bizim arzumuzdur. Türkiye Doğu Türkistan tarafından en çok sevilen ve umut bağlanan ülkedir."

Öte yandan ziyarette hazır bulunan İHH Çorum Temsilcisi Selim Özkabakçı, Doğu Türkistan başta olmak üzere, dünyanın bazı bölgelerinde zulüm gören insanlara İHH tarafından yapılan yardımların, oradaki insanların güvenliği açısından gizli yapıldığını, bunun kamuoyu ile açık olarak paylaşılamıyor olmasının tek nedeninin, Doğu Türkistan, ya da Myammar'daki mazlum insanların zalimlere karşı teşhir edilmeme gerekçesi olduğunu dile getirdi.