HABER/YORUM 
EROL TAŞKAN

Gece gündüz demeksiniz adeta ömrünü insan sağlığı ve hayatı için seferber eden tüm sağlık çalışanları, çoğu zaman hiç te haketmedikleri tepki ve eleştirilere mazur kalırlar. Özellikle doktorlar başta olmak üzere tüm sağlık çalışanlarının muhatap kaldığı eleştirilerin pek çoğu da ne yazık ki haksız ve vesal yüklü eleştirilerdir. 
Bunun en güzel örneğini ifade eden Kanlı Sedye başlıklı yazı, internet ortamında adeta paylaşım rekoru kırıyor. Dr. Deniz Arslan imzasıyla yayınlanan yazıda, doktorların hayatına küçük bir kesit açılırken, bizim görmediğimiz mekan ve zamanlarda yaşananlara kısa bir örnek teşkil ediyor. 
Poliklinik’te sıra beklerken doktorun 5-10 dakika geç kalışını, hemen işini savsaklama olarak değerlendiren hasta ve hasta yakınlarına işin iç yüzünü anlatan paylaşım, okuyan herkesi derin düşüncelere sevk ediyor. 

 

İŞTE O YAZI
Bu kanlı sedyeye iyi bak!
Burada biraz önce sağdan soldan fışkıran, ağza, burna, göze dolan, üstü başı, ortalığı batıran kana aldırmaksızın bir hayat kurtarıldı..
Bu senin en sevdiğin kişi de olabilirdi. Annen, baban, eşin, çocuğun, kardeşin...
Hele bir düşün..
Sence değeri ne bu işin? Ya da sen yapabilir miydin?
O hasta yoğun bakıma alındığında belki onlar dışarı çıkıp bir nefes alacaklar. Belki bir çay, bir kahve içip, bir sigara yakacaklar...
“Lan biz burda canımızın derdindeyiz, onlar keyif yapıyorlar” diye düşünme sakın!
Bu sedyeyi düşün!
Sen kaç gün dinlenirdin? Ya da sen yapabilir miydin??
Poliklinikte sıranı bekliyorsun. Doktor yok! Ama o şu anda bu hastaya müdahale ediyor olabilir. “Ben hastayım, bana ne onu bıraksın, gelsin” dermiydin?
Sence onu bırakıp sana mı gelsin?
İyi düşün..
Sen bırakıp gider miydin?
Dr.Deniz Arslan