EROL TAŞKAN
Hasat vaktinin başlamasıyla birlikte, her yıl tekrarlanan anız yangınları, bu sene de ciddi bir problem olarak baş göstermeye başladı. 
Ne tarlaya ne de çevresine en küçük bir yararı bulunmayan anız yakımları, geride çok büyük acı ve yıkımlar bırakıyor. Börtü böcekten tutun da, yaban hayatında yaşayan tüm canlıları yakıp yıkan bu vicdansızlığı durdurmak yine insanoğlunun elinde. 
Anız yakılan tarlalarda, dikkatli bin inceleme yapıldığında diri diri yanan onca hayvanı görebilirsiniz.
Bizim ecdadımız karınca yuvasını çiğnememek için binlerce askerden oluşan ordusunun yolunu değiştirebilirken, karıncayı bile incitmemek gibi öğütlerle dimağımız nakşedilmişken, "Etmeyin-eylemeyin" diye başlayan yalvarış mecburiyetinde kalmak, meselenin ulaştığı noktayı da işaret ediyor. 
Gelin bu sene anız yangınlarına daha bir duyarlı olalım. Kendimiz yakmadığımız gibi yakanları uyaralım, uyarı dinlemiyorlarsa, ilgili makamlara ihbarlarda bulunalım. 
Hadi doğayı canlıyı bir kenara bıraktığımızı varsayalım, kendi menfaatimiz icabı da olsa anız yakmaktan vazgeçelim. Zira anız yangını, toprağın verimli tabakasına ciddi zararlar verir, bir sonraki yılın mahsulünün de verimini düşürür.

Editör: Haber Merkezi