Dünya Etnospor Konfederasyonu Başkanı Bilal Erdoğan,dünyanın Türkiye’nin güçlü olmasına ihtiyacı olduğunu belirterek,“Daha güçlü olduğumuz zamanda dünyadaki zulümlerle daha iyi başa çıkabiliriz. Bugün geldiğimiz noktada 20 yıl öncesine göre birçok zulme son vermiş bir Türkiye var.”dedi.

Çorum Belediyesi tarafından Sıklık Tabiat Parkı’nda yaptırılan Çorumlu Obası Gençlik Kampı’nın açılış töreninde konuşanDünya Etnospor Konfederasyonu Başkanı Bilal Erdoğan, tesisin önemine dikkat çekerek, “Bu mekan bizim atalarımızın yaşadıkları köylerdir. Bu çadırların hepsi bir ev. Aileler onun içinde yaşıyordu. Otağ da bunların en büyüğü. Gücü simgeliyor. Osmanlı mimarisini hatırlayın. Tek kubbe altında toplanan büyük camileri düşünün. O bizim inancımızdaki vahdet anlayışını, yaratıcının birliğine ve aslında bütün yaradılışın o birlik altında var olmasına işaret ediyor. Osmanlı ecdadımız büyük kubbe altında camiler yapmışlar ki o vahdet inancı bulunduğumuz mekanayansısın.”dedi.

‘SALGIN ZAMANININ ÇOCUKLARI, DİYE BİR NESİL ORTAYA ÇIKACAK’

Dünyada salgın sebebi ile yaşanan ekonomik ve toplumsal sorunlara değinen Bilal Eroğan, “Bildiğiniz gibi salgın zamanının bütün dünyada oluşturduğu çalkantılar, ekonomik yansımalar var. Bir sürü ülkede tedarik zincirindeki aksamalar konuşuluyor. Taşıma maliyetleri arttı, pahalılık arttı, bazı mallar bulunamıyor ve bu mallar sebebi ile üretim yapılamıyor deniliyor. Bütün dünyada aslında sadece sağlık değil, ekonomi, üretim gibi birçok şey üzerinde çok ciddi etkilerinin olduğunu görüyoruz. En büyük darbeyi de çocuklarımız ve gençlerimiz gördü. Okul ciddi bir duraksamaya girdi. İleride tahmin ediyorum ki ‘salgın zamanının çocukları’ diye bir nesil ortaya çıkacak. Biz her sene İlim Yayma Vakfı’nda burs mülakatları yapıyoruz. Her sene yaptığımız şey. Ama bu sene üniversiteye başlayan gençlerimizdeki tutukluğu görüyorum. Sosyalleşmeden geri kalmanın yansımasını burs mülakatlarında görüyoruz. Akademik olarak, sıralama olarak çok yüksek olan gençlerde bu tutukluluğu görüyoruz. Buradan bir salgının çocuklarımız, gençler üzerinde menfi kötü etkilerinin olduğunu görüyoruz. Bu etkilerden kurtulunması adına buradaki hizmet çok güzel.”şeklinde kaydetti.

‘OKÇULUKTA NİCE BAŞARILARI YAKALAYACAĞIZ’

Sözlerine okçuluk sporunun önemine dikkat çekerek devam eden Erdoğan, olimpiyat şampiyonu Mete Gazoz gibi başarılı sporcuların yetiştirilmesini amaçladıklarını ifade ederek, “Okçulukta büyük bir başarı kazandık. Mete Gazoz, olimpiyatlarda Türkiye’ye altın madalya kazandırdı. Türkiye’nin olimpiyatlardaki okçuluk sporunda ilk altın madalyası. Okçulukta, olimpiyatlarda madalya almak çok zor. Okçuluğu öğrendikçe anlayacaksınız. Biz ata sporu olduğu için okçuluğa da önem vereceğiz, okçulukta nice başarıları yakalayacağız. Okçuluğun bizim inancımızda da çok önemli bir yeri var. Sa’d Bin Ebu Vakkas’ı duydunuz mu? Peygamber Efendimizin (s.a.v.) arkadaşlarından birisi. Uhud savaşında çok zor bir an yaşanıyor. Mağaraya sığınılıyor, orada düşmana ok atılıyor. Sa’d Bin Ebu Vakkas, bizim okçuların başı. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) Sa’d Bin Ebu Vakkas’a ok veriyor, ‘Anam, babam sana kurban olsun. At, ya Sa’d’ diyor. İnanabiliyor musunuz? Bu iltifatta bulunuyor. Sa’d Bin Ebu Vakkas orada oklar atıyor. Sa’d Bin Ebu Vakkas’ın attığı oklardan bir tanesi orada yere düşmedi deniyor. Sa’d Bin Ebu Vakkas’ın attığı o okun mahşer gününde yere düşeceği ifade ediliyor. Bizde okçular olarak böyle şeylere inanıyoruz. Bir kızıl elmamız olsun diye inanıyoruz. Hayatta büyük hedeflerimiz olsun diye. Mesele sadece 70 metre uzaktaki hedefi vurmak değil. Mesele hayatta büyük hedeflerinizin olmasıdır.”dedi.

‘TÜRKİYE’DE KENDİ KARANLIKLARINI AYDINLIK SANAN BİR KESİM VAR’

Yaşanan inanç sorunlarının etkilerinin Türkiye’de hissedilmeye devam ettiğini kaydeden Erdoğan, “Türkiye’de kutuplaşma diye bir şey çıkardılar. Biz vahdet inancının mirasçılarızya.O inancı bozmaya yönelik bir girişim bu. Türkiye’de, Avrupa’da pozitivizm diye bir akım olmuştu. ‘Dinlerle bu olmaz, dinler olursa insan gelişemez’ diye bir inanış vardı. ‘İnsan aklı her şeye kadirdir, yaratana gerek yok, her şeyi biz yapabiliriz’ diye bir düşünce vardı. Artık bu dönem dünyada, her yerde geride kaldı. Artık inanların inancına saygı duymak, inanmayanların da inanmamasına saygı duymak diye bir düşünce var. Ama Türkiye’de pozitivist akımın etkisinde kalan bir kesim, kendi karanlıklarını aydınlık sanan bir kesim kaldı. Bunlar hala inandığınız zaman, Allah’a kul olduğunuz zaman gelişemeyeceğinizi, büyük işler yapamayacağınızı düşünüyorlar. Kendileri yapamıyor ya, herkesi kendileri gibi sanıyorlar. Sizce bunun tutar bir yanı var mı? Bir Allah’a kul olan, namazını, kılan Hacca giden, insanlara faydalı olarak bir hayat yaşayan gelişemez mi? Teknolojide, bilimde, fende ilerleyemez mi? İlerler değil mi? Bunu Selçuk Bayraktar’dan biliyoruz, ecdadımızdan biliyor. Nice yüzyıllarda tarihe ecdadımız damga vurmuş, sanıyoruz ki sadece savaş meydanında damga vurmuş. Edebiyatta da fende de bilim de de vurmuş. Tarihin en büyük alimleri bizim ecdadımızdan çıkmış.” ifadelerini kullandı.

‘AVRUPA’NIN GELECEĞİ KARANLIK’

İnançsızlık yüzünden dünyada yaşanan sorunlara değinen Erdoğan, “Batıda intihar olaylarında çok büyük artışlar oldu, aile mefhumu tamamen kayboldu. Cinsiyetsizlikten tutun bir sürü şeyleri Batı medeniyeti kendi içinde test ediyor. Huzur diye bir şey kalmadı. Şu an Avrupa’nın geleceği karanlık. Benim uzmanlık alanım, doktora alanım Avrupa. Avrupa diye bir şey kalmayacak. KutsananAvrupa ideali kayboldu. Şu anda Avrupa’da seçimler yapılıyor, hükümet kurulamıyor. Ülkeler birbirleri ile kavga içinde. Avrupa’da lider denilecek bir tane adam yok. Hepsi komik duruma düşmüş durumda. Ekonomik gücüne rağmen Amerika bile büyük sıkıntılar yaşıyor, ciddi meseleleri konuşuyor. Bunlar inançsız toplumların yaşamaya mahkumolduğu meseleler, sıkıntılar. Ne olur, hem inanmış hem gelişmiş bir toplum olunabileceğini görüyorsak, neden bundan uzak duralım” dedi.

‘NE KADAR GÜÇLÜ OLURSAK ZULMÜN OLMASINI O KADAR ENGELLEYECEĞİZ’

“Bir olduğumuz zaman daha güçlü oluruz. Çünki dünyanın Türkiye’nin güçlü olmasına ihtiyacı var.” diyen Erdoğan, “İnancımızdan aldığımız ilhamla bu dünyanın meselelerine çözümler üretecek insanların yetişmesi lazım. Bir olduğumuza zaman daha güçlü oluruz. Daha güçlü olduğumuz zamanda dünyadaki zulümlerle daha iyi başa çıkabiliriz. Bugün geldiğimiz noktada 20 yıl öncesine göre birçok zulme son vermiş bir Türkiye var. Bugün Bosna’ya gidin, Filistin’e, Azerbaycan’a, Libya’ya gidin, oradaki zulümlerin sonlanmasını ya da alevlenmemesini temenni eden bir Türkiye var. Ne kadar güçlü olursak zulmün oluşmasını o kadar engelleyeceğiz. Bu milletin kararlılığı bu. Bugünkü sıkıntılarımızı da aşacağız. Çok daha güçlü olmaya devam edeceğiz. İnşallah 21. yüzyıla gençlerimiz damga vuracak. Buna kesinlikle inanın.” ifadelerini kullanarak sözlerini tamamladı.

Editör: Haber Merkezi