EROL TAŞKAN

Hitit Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Hititolog Doç. Dr. Özlem Sir Gavaz, dünyada kaydedilen ilk pandeminin 3 bin 500 yıl önce Hititler döneminde yaşandığını, aynı zamanda uygulanan ritüellere de bakıldığında tarihte ilk biyolojik savaşın da Hititler döneminde görüldüğünü açıkladı.

Hititolog Özlem Sir Gavaz, tüm bu verilere arkeolojik çalışmalar ışığında gün yüzüne çıkan bilgiler ve Hititler dönemine ait çivi yazılı kil tabletlerle ulaşıldığını bildirdi.

Kapılarını ziyaretçilerine açan Çorum Müzesi’nde konuya ilişkin değerlendirmelerini aktaran Özlem Sir Gavaz, yaşanan salgının 20 yıl sürdüğünü, pek çok şehrin ölü şehir haline geldiğini, bunun yanı sıra Hitit Kralları’nın salgından korunmak için karantina kararlarını devreye sokarak, Tanrılar’a yakarıp, çeşitli büyü ritüelleri yaptırdığını vurguladı.

Hitit Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Hititolog Doç. Dr. Özlem Sir Gavaz, konuşmasında şunları söyledi; “Günümüzde bu pandemi meselesi çok yaygın olarak kullanılır olmaya başladı. Tarihte kaydedilen ilk pandemi diye bir söyleşi yaptık.

Pandemi kelimesi salgın kelimesine karşılık geliyor fakat salgın kelimesi  üç kelimede toparlanıyor. Endemi, epidemi ve pandemi. Endemi küçük çaplı olan, belki bir köyü bölgesel olarak etkileyen bulaş hastalıkları. Epidemi bir ülkenin geneline yayılmış olan hastalıklar. Pandemi ise günümüzde de görüldüğü üzere artık ülkeleri aşarak, bölgeler arası yayılarak bulaşının artması ve hızlanması olarak tarif ediliyor.

İLK PANDEMİ 3 BİN 500 YIL ÖNCE YAŞANDI

Hititçe çivi yazılı metinlere baktığımız zaman, orada geçen “hemkan” kelimesinin pandemi olabileceğini varsaydık. Çünkü yayıldığı coğrafyaya baktığımızda Mısır, Mezopotamya, Kuzey küredeki yerel krallıklar, ticaretle birlikte Kıbrıs’ı ve Ege Adaları’nı içine alan bir bölge ve Anadolu. Bütün bu coğrafyayı kapsayan, o dönemin dünyası olarak nitelendirilen coğrafyada 3 bin 500 yıl önce o dönemin dünyasını gerçekten çok etkilemiş.

Tabiki şunun altını çizmek lazım, daha önce salgın var mıydı? Elbetteki vardı. Mesela Anadolu’daki ilk salın metinleri Kültepe metinlerinde gözüküyor. Hititler’den 400 yıl önce de kaydedilmiş olan salgınlar var.

Fakat biz Hititler dönemindeki salgına baktığımızda, bunun yayıldığı coğrafya ve boyutlarından kaynaklı olarak buna tarihte ilk kaydedilen pandemi dedik.

Bu pandemiyle ilgili ilk çıkış ve kayıplara baktığımızda, birincisi olarak pandemiyle ilgili bilgileri Mısır kaynaklarından, hem Hitit çivi yazılı metinlerden görüyoruz. Mezopotamya, Mısır ve Anadolu çivi yazı arşivleri de o dönemde böyle bir salgının var olduğunu gösteriyor.

Bu pandemiden korunmak için tedavi amaçlı olarak 2. Nurşili döneminde salgının yaşandığına dair kayıtlar var, salgın duaları yapmışlar. Salgının türü henüz tespit edilememiş fakat artık hangi salgın ise 20 yıldan fazla sürdüğünü, bazı şehirlerin bu sağlınla mücadele edip kurtulduğunu ama bazı şehirlerin bundan dolayı mezarlığa döndüğünü görüyoruz.

Tanrılara dua ediyor, yakarıyor ve artık bir an önce bu musallat ettikleri derdi başlarından geri almalarını istiyor. Bunu yaparken de ekmek kurban etmek isteyenlerin, içki kurban etmek isteyenlerin ölmeye başladığını aktararak, tanrılardan bir an önce bu salgını durdurmalarını istiyor ki, tanrılara hizmet etmeye devam edelim şeklinde aykırı bir dua ile karşımıza çıkıyor.

Çünkü kral artık çaresiz kalmış, bütün o seferleri bırakmış, ticareti bırakmış kafasında sadece o salgın yer etmiş, çünkü ölüm korkusu var. Çünkü babası Şuppuli Lima bu salgından dolayı ölmüş.

Salgından korunmak için bugün adına karantina dediğimiz uygulamayı gerçekleştirmiş. Şehirlerin giriş çıkışlarına yasaklayarak orayı minimize ediyorlar. Onun dışında da büyüsel ritüeller yapıyorlar.

İLK BİYOLOJİK SALDIRI HİTİTLER DÖNEMİNDE

Salgın hastalığı bir erkek tekeye ve bir kadına yüklüyorlar. Ve bunu düşman ülkelere salıyorlar. Yani şimdi bu bir biyolojik savaş gibi gözüküyor. Tabi ki o dönemde biyolojik savaş anlamını biliyorlar mıydı? Bilmiyorlar mıydı? Bilinmez ama, bunu yaparken şöyle bir amaç var, salgın bizden gitsin ama düşman ülkeyi de yakıp kavursun. Yani bunun arkasında bir amaç da var. O sebepten dolayı, belki de diyoruz tarihteki ilk biyolojik savaş örneği olabilir.

96 nolu tablette Biblos kendine giriş çıkışların yasaklandığı söyleniyor. Eşek kervanlarının giremeyeceğine dönük kararlar alınmış. Biblos kentindeki bulaştan dolayı orası karantinaya alınmış. Özellikle tüccarlar giremiyor. Zaten bunun pandemi haline dönüşmesinin sebebi bence ticaret.”

Editör: Haber Merkezi