RECEP MEBET
Çorum Barosu Kadın Hakları Komisyonu, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü nedeniyle dün basın açıklaması yaptı.

Baro Konferans Salonu’nda gerçekleşen açıklamaya Çorum Barosu Başkan Yardımcısı Av. Neslihan Boyabatlı, Kadın Hakları Komisyonu Başkanı Av. Lale Koldaş, Komisyon Üyeleri Av. Figen Karagözoğlu, Av. Demet Alıç Börekci, Av. Özge Günay ve Av. Fatih Duygun ile Stajyer Avukatlar Mürşide Büşra Şeker ve Zeynep Sena Damar katıldı.
Günün anlam ve önemiyle ilgili mesajların verildiği programda konuşan Av. Lale Koldaş, kadın haklarının savunucusu olduklarını söyledi.

Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nün tarihçesinden bahseden Kadın Hakları Komisyonu Başkanı Koldaş, açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
MÜCADELE ve DAYANIŞMA GÜNÜ
“8 Mart 1957 yılında Amerika'da kadın işçilerin düşük ücretleri, uzun çalışma saatleri ve insanlık dışı çalışma koşulları nedeniyle başlattıkları grevde 129 kadın işçinin yakılarak öldürülmesiyle başlayan süreç, kadınların eşitlik ve özgürlük mücadelesinin simgesidir.

Dünya Emekçi Kadınlar Günü, tüm dünyadaki emekçi kadınların kendilerini ailede, toplumda, siyasal, sosyal ve ekonomik alanlarda eşit bir birey olarak görmeyen zihniyetlere karşı dayanışma ruhuyla hareket ederek; toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması, kadının insan haklarının ihlal edilmesinin ortadan kaldırılması için gerekli eğitim, kültür, ekonomik ve yasal alanda çalışmalar yapılması taleplerini dile getirdikleri mücadele ve dayanışma günüdür.

‘SÖMÜRÜ DÜZENİ DEĞİŞMELİ’
Bugün yürütmekte olduğumuz mücadelede çok daha fazla dayanışmaya ihtiyacımız vardır. Kadınlar olarak bizler başka bir dünyanın mümkün olabileceği çığlığını omuz omuza atmak durumundayız. 
Maalesef dünyada eşitsizlik, yoksulluk, şiddet ve savaşlar giderek artmaktadır. Bizler savaşı, yoksulluğu, eşitsizliği, şiddeti arttıran sistemi sorgulamadan ve değiştirmeden kadının insan haklarının ihlalinin ortadan kaldırılamayacağının bilinciyle, insanları yoksulluğa iten, eşitsizliğe, şiddete ve savaşa yol açan bu sömürü düzeninin değişmesi gerektiğinin bilincindeyiz.
Ülkemizde toplumumuzun yarısını oluşturan kadınlarımız ne yazık ki eşit bir şekilde eğitim ve istihdam olanaklarına ulaşamamakta, kültürel ve siyasal alanda yeterince temsil edilememektedirler. Kadınlarımızın büyük çoğunluğu mülksüz, yoksul ve emekçidir.

Toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin yaygın olması toplumsal ilerlemenin önündeki en önemli engeldir. Aile içinden başlayarak kamusal alana yayılan cinsiyet ayrımcılığı ve cinsiyet eşitsizliğine neden olan politikalar, kadının insan haklarının ihlalinde başrol oynamaktadır.

Kadının özgür bir birey olması kültürel, tarihsel ve dinsel gerekçelerle engellenemez. Bu gerekçelere dayanılarak kadınlarımız eğitim hakkından, iş hayatından, toplumsal yaşamdan uzaklaştırılamaz. Kadınların ev içinde harcadıkları ücretsiz emeğin yok sayılması engellenmelidir. Kadın emeğinin görünür olması sağlanarak, ekonomik olarak değerlendirmeye alınması gerekmektedir. 
İstihdam alanında kadınların önündeki engeller kaldırılmalı ve kadının ekonomik bağımsızlığına yol açacak istihdam politikaları oluşturulmalıdır. Kadınların siyasi, ekonomik ve sosyal hayatın karar alma süreçlerine etkin ve eşit biçimde katılmaları için eşit fırsatlar tanınmalıdır.

MÜCADELEYE DEVAM
Kadına karşı gerek politikada, gerek medyada, gerekse dini alanda kullanılan dilin erilleşmesi önlenmelidir. Özgür, demokratik, sosyal bir ülkede kadının eşit ve özgür bir birey olduğu devletin tüm kurum ve kuruluşları tarafından içselleştirilmeli ve kadın haklarına aykırı hiçbir söylem ve eyleme izin verilmemelidir.
Ülkemizde son yıllarda kadına karşı şiddet ve kadın cinayetlerinin sayısı hızla artmaktadır. Kadına yönelik şiddetin toplumsal cinsiyet eşitsizliği ile doğrusal ilişkisi olup, toplumsal cinsiyet eşitsizliği önlenmeden şiddetin de ortadan kalkmayacağı açıktır.

Kamu kurum ve kuruluşları cinsiyet temelinde ayrımcılık yapmama ve eşitliği uygulamak için mekanizmalar oluşturmalı ve düzenlemeler yapmalıdır. Kadınlara karşı her türlü ayrımcılık sonlandırmalı, toplumsal cinsiyet eşitliği sağlanarak, kadının toplumsal konumu güçlendirilmelidir.

Hak savunucu olarak bizler kadının insan hakları mücadelemizi dünden daha büyük bir inançla ve dayanışmayla sürdürmeye kararlıyız.
Çorum Barosu Kadın Hakları Komisyonu üyeleri olarak; Cumhuriyet devrimleri sonucunda ve mücadelelerimizle elde edilen kadın hak ve kazanımlarından geriye götürmeye yönelik her türlü anlayışın, söylemin, girişimin karşısında olacağımızı, kadına karşı ayrımcılığın ortadan kalktığı, kadının eşit ve özgür bir birey olarak var olduğu, kadının insan haklarının ihlal edilmediği, barışın ve özgürlüğün var olduğu bir Türkiye ve dünya için; mücadelemizi ve dayanışmamızı sürdüreceğiz.” 

Editör: Haber Merkezi