HABER-YORUM/EROL TAŞKAN
Katil terör devleti İsrail, Mescid-i Aksa’da namaz kılan Müslümanlar’a acımasızca saldırdı.

Yaralı sayısının 200’ü geçtiği saldırı bir kez daha Müslümanlar’ı derinden yaraladı. Tüm dünyanın kör ve sağır kaldığı bu vahşete, bir kez daha en yüksek tepki Türkiye’den geldi.

İHH başta olmak üzere pek çok STK, o kanlı geceden itibaren tepkilerini ortaya koyarken, canları pahasına Mescid-i Aksa’yı korumaya ahd eden Filistinliler, saldırının yaşandığı gecenin sabahında, sabah namazını 90 bin kişi ile kıldı. 
Müslümanlar’ın izzetini korumak için yıllardır eziyet görüp şehitler veren Filistinliler, şehadete koşarak gitmekten vazgeçmiyor.

İnsanların yüzlerini ve göğüs bölgelerini hedef alarak yapılan saldırılarda yaralanan Müslümanlar’ın tedavi gördüğü polikliniklere bile saldıran lanetli teröristler, barbarlığını, ahlaksızlığını, arsızlığını ve namussuzluğunu bir kez daha gözler önüne sererken, bir avuç kafirle başedemeyen Müslüman Alemi’nin kendine gelip, yumruğunu sıkıca vurmasının zamanı geçiyor bile. 

O’nlar orada canlarını ortaya koyup cennet kapılarını açarken, duyarsız ve gayretsiz kalıp cehennem kapılarını açan olmaktan sen bizi koru Allah’ım. Herkes üzerine düşeni yapmalı, hatta bununla yetinmeyip bir adım ötesini yapabilmenin çarelerini aramalı ki cehennem kapılarını açan değil, cennet kapılarını açan olmanın umudunu yitirmeyelim. 

İslam’ın izzetini korumak, Müslüman’ın namusunu korumak sadece 15 yaşındaki Filistinli bir gencin omzuna yıkılacak bir yük olmamalı, bu şerefli yükü omuzlamak için ateşlere koşan pervaneler gibi can verme pahasına dertlenmeliyiz, koşmalıyız, göz yaşı dökmeliyiz, elimizden dilimizden ne geliyorsa tüm gücümüzü ortaya sermeliyiz. 

Malından mülkünden satın almamak, hiçbir oyununa alet olmamak, her fırsatta onların kötülüğünü anlatıp, İsrail yalanlarını ve barbarlığını açığı çıkarmak için çaba sarfetmek ve gerektiğinde Müslümanlar’ın izzetini ve şerefini korumak için candan geçmek. 

O’nlar kendilerine saldıran silahlara rağmen 90 bin kişiyle sabah namazına koşup bedenleriyle kale surları örercesine Mescidi Aksa’yı korurken, bizim de kendimizi hesaba çekmemizin vakti gelmedi mi?