Yeniden Refah Partisi Gençlik Kolları İl Başkanı Emre Turgut, Türkiye’nin ve tüm İslam aleminin, koronavirüs krizinden dersler çıkararak, önleyici tedbirlerin geliştirilmesi için çalışmalar yapması gerektiğini söyledi.

Koronavirüs krizinin arka planı olduğu iddiasında bulunan Turgut, “Küresel güçlerin acımasız geçmişinin ayak izlerini taşıyan koronavirüsün şok dalgası bugün tüm dünyayı etkisi altına almış durumdadır. Küresel güçler olarak tanımladığımız unsurların arka planında ise, Milli Görüş olarak 50 seneden beri ifade ettiğimiz gibi, insanlığın çektiği maddi ve manevi sıkıntıların sebebi olan 5700 senelik mikrop yani “Siyonizm” bulunmaktadır.” dedi. 

“Kanserojen katkı maddeleri ile gıdaları ifsat etmek, genetiğiyle oynayarak tohumları ve ekinleri bozmak bunların marifetidir.” diyen Turgut, açıklamasında özetle şu görüşlere yer verdi: “GDO’lu tohumları üreten ABD’li Monsanto şirketi doğrudan doğruya bunların kuruluşudur. GDO’lu ürünlerle, kanserojen katkı maddeleriyle, aynı zamanda da tamamen kontrollerinde olan aşı ve ilaç sanayiyle kanseri ve kısırlığı tüm dünyada yaygınlaştırmaktadırlar. Bugün dünya ilaç endüstrisinin yüzde doksanı bu imtiyazlı zümrenin ilaç firmalarının elindedir.

Bunlara ilaveten, biyolojik silahlar hem konvansiyonel savaş yöntemlerine göre daha düşük maliyetli olması, hem büyük ölçüde faili meçhul olarak kalması, hem de savaşların aksine kendi taraflarından herhangi bir zayiata yol açmaması nedeniyle onlar için son derece avantajlıdır.

Bütün mesele kısa ve kolay yoldan kendileri dışındaki dünya nüfusunu azaltmak, böylece dünyayı kolay hükmedilebilir hale getirmektir. Onların zihniyetine göre dünya nüfusunun 6 milyarlık kısmı fazladır, gereksiz yere ‘imtiyazlı zümre’nin hakkı olan kaynakları tüketmektedirler. Öyleyse bunlardan kurtulmak gereklidir. Birkaç milyon Siyonist ve onlara hizmet edecek, onların refahı ve konforu için çalışacak 1 milyar kadar “köle” yeterlidir.Biyolojik silahlar bu amaca hizmet etmesi bakımından adeta biçilmiş kaftandır. Koronavirüs hadisesi işte bu açıdan değerlendirildiğinde şüphelerimizi fazlasıyla artırmaktadır.Bu noktada bu “imtiyazlı zümre”nin önde gelenlerinden Amerikalı Rockfeller ailesinin kurduğu Rockfeller Vakfı’nın internet sitesinde bundan tam 10 sene önce bugün yaşamakta olduğumuz koronavirüs krizinin sadece virüsün adı verilmeden, fakat bütün ayrıntılarıyla bir “gelecek senaryosu” olarak yayınlanmış olması son derece manidardır.

‘SİYONİST VE EVANJELİST ZİHNİYETİN ÜRÜNÜ’
ABD’nin, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Fort Detrick’te virüsler alanındaki büyük çaplı çalışmaları ve birçok ülkede ürettiği virüsleri kullandığına dair iddialar ve itiraflar göz önüne alındığında, COVID-19 virüsünün ABD Yönetimi’nin arkasındaki asıl güç olan siyonist ve Evanjelist zihniyetin ürünü olma ihtimali güçlenmektedir.
Koronavirüs krizi hızlı ve etkili şekilde dünya nüfusunun azaltılması provası olmasının yanında, doğurduğu ekonomik sonuçlar bakımından da son derece etkili olmuştur. Petrol fiyatlarının hızla düşmesi başta Rusya ve İran gibi ülkeler olmak üzere, çok sayıda Ortadoğu ülkesine de darbe indirmiş, aynı zamanda hızla büyüyen ve güçlenen, pek çok alandaki firmaları ve markaları Amerikan markalarına küresel ölçekte meydan okumaya başlayan Çin de bu krizin sonucunda ağır yara almıştır. Çin’in bu krizden doğan kaybının trilyonlarca dolar olduğu uzmanlar tarafından açıkça ifade edilmektedir.Korona virüs insan sağlığı ve hayatı üzerindeki etkilerinin yanında sebep olduğu bu sonuçlarla Çin, Rusya ve İran’a ağır darbeler indirmiştir. Böylelikle “imtiyazlı zümre”nin baş düşmanlarından bir tanesi olarak gördüğü İran ve yine bu zümrenin kontrolsüz büyümesine göz yumamayacağı Çin ve Rusya bir anlamda terbiye edilmiştir.
COVID-19’un ABD Başkanı Donald Trump ve Dışişleri Bakanı Pompeo başta olmak üzere ABD’li yetkililer tarafından "Çin virüsü", "Wuhan virüsü" gibi kavramlarla tanımlanması suçu tamamen Çin’in üzerine yıkmak ve Çin’i bir daha asla seyahat edilmeyecek, ticaret yapılmayacak adeta “lanetli” ülke haline getirmeye yönelik algı operasyonu şeklinde değerlendirilmektedir.
Ayrıca İran’da insanlar bu katil virüsten kırılırken, ABD Yönetimi’nin İran’a yönelik ambargo kararında ısrarcı olması, hiçbir toleransa yanaşmaması da üzerinde durulması gereken çok ibretlik bir durumdur.AB ülkeleri ve özellikle İtalya’da COVID-19’un yaygınlaştırılması da, Evanjelist ve Siyonistlerin Katolik dünyası üzerinde hegemonya kurma ve Avrupa’nın tamamen ABD-Siyonizm merkezli hareket etmesini sağlamaya yönelik olabilir.

‘VİRÜSLER GELECEĞİN SİLAHLARI
‘Sonuç olarak; laboratuvarlarda üretilen mikroskobik organizmalar (virüsler) geleceğin silahları olup, aynı anda milyonlarca, hatta milyarlarca insanı etkilemeleri ve hatta öldürmeleri söz konusudur. Bunların popülasyonunu geliştirmek, yaymak ve en sonunda insanları kitlesel şekilde öldürmek ana amaçtır.

Bunlar COVID-19 örneğinde olduğu gibi, atom bombaları kadar etkili, çok daha düşük maliyetli ve en önemlisi de atom bombalarının aksine büyük ölçüde “faili meçhul” silahlardır.Bütün bu özellikleri nedeniyle de, “imtiyazlı zümre”nin amaçlarına hizmet etme potansiyelleri çok yüksektir. Geleceğin savaş konseptini oluşturan küresel boyuttaki Siyonist biyolojik savaş tehdidine karşı bundan böyle daha hazırlıklı ve bilinçli olmamız gereklidir.” (Haber Merkezi)