FATİH BATTAR
Saadet Partisi Çorum İl Teşkilatı tarafından düzenlenen ‘Neden Kudüs’ konulu konferansta konuşan gazeteci-yazar Halis Mutlu, Kudüs’ün dünya siyasetinin altın oranı olduğunu söyledi.

Tarih boyunca Kudüs’e hakim olanın dünyanın da hakimi olduğunu belirten Mutlu; “Kudüs küresel siyasetin altın oranıdır. Nasıl Kabe dünyanın merkezi ise Kudüs de küresel siyasetin altın oranıdır. Tarih boyunca Kudüs’e hakim olan dünyanın da hakimi olmuştur. Bugün Yahudiler Kudüs’e hakim ve dünyayı da onlar yönetiyor. Osmanlı zamanında Kudüs’e Osmanlı hakimdi ve dünyayı da Osmanlı yönetiyordu. Bugün Kudüs’ü Filistinliler satmasaydı diye hayıflanıyoruz. Kudüs, Mesci-i Aksa Filistinlilerin mi?Hayır. Onlar sahip çıkmadıysa sen sahip çık. Bugün yeryüzündeki bütün Müslümanların üzerine farzdır Kudüs’ü kurtarmak. Kudüs eser olduğu sürece her Müslüman’ın sorumluluüu vardır. Allah bunun hesabını bize soracak. Kurtarmak için ne yaptınız diye?  Mescid-i Aksa’yı Kudüs’te yalayan 350 bin kimliksiz Müslüman koruyor. Hiçbir devlete vatandaşlık bağı ile bağlı değiller. Osmanlı olarak kendilerini tanımlıyorlar. Kudüs’e sahip çıkmayan Müslümanların onurunu koruyor bu insanlar. Bu insanaların tek silahı ise tekbir. İsrail askerleri tekbirlerden bile korkuyor.” dedi

‘KUDÜS’E MUTLAKA GİTMELİYİZ’
Allah’ın buyruklarını yerine getirmek ve Kudüs sloganlarının içini doldurmak için gidilmesi gerektiğini belirten Mutlu, “Kudüs’ü elinde bulunduran, dünyayı yönetiyor. Müslümanlar Kudüs’e yeniden uyanmalı ve ayet ve hadislerde burayla ilgili belirtilen meselelere vâkıf olmalılar. Kudüs’ü İsrailiyat kaynaklardan değil, bizim sahih kaynaklarımızdan okuyup anlamak zorundayız, yoksa Yahudi’yi kendi ellerimizle Kudüs’e ortak etmiş oluruz. Kudüs’e gitmeyi teşvik için Rabbimizin burası hakkındaki ayetleri ve Resulullah’ın buyrukları etki etmiyorsa başka ne yapılırsa yapılsın anlamsız olur, ziyaretler de ibadet değil, turistik maksâtlı olur. ‘Kudüs bizimdir’ sloganının içi doldurulmak isteniyorsa Müslüman bunun hakkını vermeli.” diye konuştu

Kudüs’e Peygamberin emrine uyarak gidilmesi gerektiğini belirten Mutlu; “Çünkü Peygamberimiz (s.a.v.) ‘gidin’ diyor. Peygamberimizin (sav) ‘gidin’ emri Müslümanı bağlayıcı bir hal arz eder. Miraç sonrası Peygamberimiz (s.a.v.) sahabesine her fırsatta Mescid- Aksâ’dan bahseder. Hz. Meymune’nin (r.a.) ‘Ya Resulullah sürekli Mescid-i Aksâ’dan bahsediyorsun, oranın hükmü nedir’ sorusuna Peygamberimiz (sav) ‘Oraya gidin ve orada namaz kılın’ şeklinde cevap verir. Hz. Meymune valdemiz ‘ya gidemezsem’ diye sorduğunda ise Hz. Resulullah ‘o zaman kandillerinde yakılmak üzere zeytinyağı gönderin’ buyuruyor. Medine’ye zeytinyağı Kudüs ve civarından gider. Peygamberimiz burada, Mescid-i Aksâ’ya gidemeseniz bile denk gelecek bir şey yapmamızı istiyor.” şeklinde konuştu

‘KUDÜS’ÜN HESABINI ALLAH BİZDEN SORACAK’
Müslümanlar özellikle son bir asırdır birçok değerlerini kaybettiğine vurgu yapan Mutlu, konuşmasını şu şekilde sürdürdü;
“Biz Kuran-ı Kerim'den ve hadislerden baktığımız zaman Yahudiler Kudüs'e 1967 yılına kadar sokulmamışlar. Yaklaşık 2000 yıl. Ayette açık ifadeler var, "İki kere sizi sürdük" diyor. Mesela biz "İspanyol Yahudileri" ifadelerini çok kullanırız. Ama bunlar nasıl oluyor diye hiç sormuyoruz? Bunların eğer merkezi Kudüs ise İspanya'da işleri neydi? Kuran'a dönersek bunların Roma kralı Titus tarafından M.S. 70'de sürüldüğünü görüyoruz. Hz. Ömer'in 1637 yılında Kudüs'ü fethiyle birlikte verdiği bir emanname var. Bugün Ömer Mescidi'nde bu metin var, buraya Yahudiler hiçbir şekilde sokulamaz diyor. Daha sonra gelen hükümdarlar buna göre burayı yönetmişler ve Kudüs'e Yahudi sokmamışlar. Biz İsrailiyat kaynaklı okuduğumuzda bu noktada yanılgıya düşüyoruz.
3 semavi din olayı, İbrahimi dinlerin kutsal şehri. Bunları bize Yahudi kaynaklar söylüyor, bizde böylelikle Yahudileri ortak etmiş oluyoruz. "Üç semavi din" kavramı ile Yahudilik ve Hristiyanlık İslam'a eklemlendirilerek bir meşruiyet kazanıyor. Bu ifadenin doğru olduğunu bir an için kabul edersek, şunu soruyorum, Hz. Adem'in, Hz. Yunsu'un, Hz.İbrahim'in dini dünyevi dinler miydi?
Kendi kavramlarımızla, kendi kaynaklarımızla konuşmalıyız. 1967 sonrasında oluşturulmuş "Ağlama Duvarı" kavramını herkes bilir ama Peygamber Efendimiz (sav)'i Mirac'a götüren, Burak ismindeki bineği bağladığı duvar. Bunu bilmiyoruz ama İsrailiyat kaynaklı kavramları biliyoruz.
Kudüs ile ilgili şu ifadeyi kullanmak mümkün; kadim şehir. Şehirlerin anası Mekke diyoruz, ancak şuan Mekke bizim için kutsiyet açısından Kabe'den ibaret hale geldi. Gökdelenlerle adeta Kabe'nin ruhu çekildi. Ancak Kudüs'te o ruh devam ediyor. Sizi kucaklayan bir tarih, ruhaniyet, mistik bir hava var. Kudüs'ün tarihin derinliklerine dayanan, Hz. İsa'nın gökyüzüne yükseldiği Huruc Mescidi ile, sahabe kabirleri ile farklı bir hava yaşıyorsunuz. Kadim Kudüs'ün 4 kilometrelik surları Kanuni Sultan Süleyman'ın yaptığı haliyle duruyor. Osmanlı Devleti, Kudüs'e fazla eser yapmaktan ziyade mevcut eserlerin onarımı, korunması ve eklenmesiyle ilgilenmiştir. Kudüs ve Mescid-i Aksa, İslam medeniyetlerin ördüğü yerlerdir. Caddelerde isimler hala mevcut. İsrail bunu değiştirmek istiyor ama Kudüslü Müslümanların duruşu bu konuda net. Memlükler'den, Emeviler'den çok eserler var. Mesela Kanuni, şehre pek çok sebil, su yolları yaptırmıştır.
Kişi kaybettiğini kaybettiği yerde aramalı, aksi hiçbir olumlu sonuç vermeyeceği gibi kaybedilenden uzaklaşmaya ve zamanla unutmaya sebep olur!.. Müslümanlar özellikle son bir asırdır birçok değerlerini kaybetti… Bunların en başında da şüphesiz ki Kudüs ve Mescid-i Aksa geliyor… Halbuki Kudüs ve Mescid-i Aksa Müslümanlar için imani bir duruş, siyasi bir simge, içtimai bir kıyam noktasıdır.
Kudüs, yüzyılı aşkın zaman diliminde önce İngilizlerin, sonrasında ise işgal devleti İsrail’in siyasi, ekonomik, psikolojik ve dini baskılarına, her türlü imkânsızlıklara rağmen direnç gösteren, iki milyarı aşkın İslam dünyası adına Mescid-i Aksa’yı Siyonistlere teslim etmeyen insanların nefeslendiği topraklar. Etrafı mübarek kılınan topraklar. 400 yıl boyunca Osmanlı’nın yönetiminde selamet şehri olmuş bu kentin insanlarının, ülkemiz insanına karşı sevgisi ve hürmeti var. Bizim ise oraya gitmekte eksikliğimiz var.”