HABER/YORUM: EROL TAŞKAN
Virüs dalgası tahminlerin de üzerinde yaygınlaşmaya devam ediyor. Sürekli artan bir ivmeye ulaşan bulaş hızının önünü kesebilmek için herkesin üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmesi gerekir.

Kişisel bir hastalık olmaktan öte toplumları etkisi altına alan koronavirüsten kurtulmanın en önemli ayağı, fert fert alacağımız önlemlerle toplumsal bir karşı duruşu sergilemek olacak. 
Birinci dalgada toplumun ortaya serdiği tedbirler zincirinin kırıldığını söylemek için bilimsel kurul kararlarına ya da sayılara bakmamıza gerek yok. 

"Ben dikkat etsem ne fayda toplumun tümü dikkat etmedikten sonra ne işe yarar" duygusunun esiri olmadan, "Ben tedbir almazsam, toplumun aldığı tedbiri boşa çıkarırım" bilinci ile adım atmalıyız. 

Tedbirlerin tümü kişisel alınacak tedbirlerle toplumsal mücadeleye dönüşür. Hepimiz zincirin bir halkası olduğumuzu unutmadan adım atmalıyız. Zincirin gücü en zayıf halka ile ölçülürken, bu zayıf halka olmamak için elimizden geleni yapalım ki, bu konuda mücadele verenlerin mücadelesini boşa çıkarmayalım. 

İlk dalgadan daha fazla, bugün içinde yaşadığımız ikinci dalga, adeta varlık yokluk meselesini bir kez daha önümüze getirdi. 
Başkasına bahane bulup, yükü birilerinin sırtına yüklemek yerine, bu yüke omuz veren olalım, önce kendi sorumluluğumuzu hatırlayıp  sonra en yakınlarımıza  telkinlerde bulunarak bu mücadeleye güç katalım. 

Bir kez daha devlet zoruyla değil akıl yoluyla hareket etmenin daha etkin olduğunu unutmadan, son bir gayretle hareket ettiğimiz sürece, bu virüsün dizginlenmesi hiç te zor değil. 

Bu konu kanunu zorunluluktan öte, vicdani bir sorumluluktur. Önce kendi canımızı, sonra da milletimizin canını korumanın erdemli sorumluluğunu omuzlarımıza alıp, son bir gayretle virüsü yenen olalım.