ENİSE AĞBAL ÜŞÜMÜŞ
İstanbul Sancaktepe Belediye Başkanı hemşehrimiz Avukat Şeyma Döğücü Hakimiyet TV'ye konuk oldu. Kadın olarak siyaset yapmaktan, hizmetlerinden bahsederken, yeni kurulan partilerin de değerlendirmesini yapan Döğücü, "Vaktinde başörtüsü nedeniyle okullara alınmayan bizler, bugün yönetici koltuklarında bizlere yapılan zalimliklerin hiç birisini yapmadan herkese adaletle hizmet götürüyoruz." dedi.

Çorum İmam Hatip Lisesi'nin emektar müdürlerinden merhum Mehmet Yıldırım'ın kızı olan Şeyma Döğücü, siyaset hayatını, hizmetlerini ve İstanbul Sözleşmesi'ni ilişkin değerlendirmelerini Genel Yayın Yönetmenimiz Erol Taşkan'a şu ifadelerle anlattı, 

AYRIMCILIĞA MARUZ KALAN KADINLARIN TEMSİLCİSİYİM
"Ayrımcılığa maruz kalmış bütün kadınların temsilcisi olarak orada oturduğumu düşünüyorum. Ve artı bütün Türkiye'deki hanımefendilerin bir temsilcisi olarak belediye başkanı olduğumu düşünüyorum. O'nun için ayrı bir güçle, ayrı bir emekle ve gayretle çalışmaya özellikle hassasiyet gösteriyorum. Çünkü bu önemli bir temsiliyet. 
Çünkü biz bu memlekette bu acıları çektik, bütün bunlara rağmen, inandığımız davadan vazgeçmedik. Ben kendimize vazgeçmeyen kadınlar diyorum. Bu vazgeçmeyen kadınlar olarak bir yerlerde bize verilen görevi hakkıyla yerine getirmenin gayreti içindeyim. 

BU GÜNLERİ HAYAL BİLE EDEMEDİK
Bu günlere ulaşabileceğimi hayal bile edemiyorduk. Yani öğrencilik dönemimizde bu işin siyasetle çözülebileceğini öngöremiyorduk. Türkiye'de çok güzel hizmetleri olan partiler vardı tabiki. Merhum Turgut Özal'ın o dönemde yaptığı değişiklikler çok umut vermişti, ben okulu o vesileyle bitirebilmiştim. Ama yine de bu işin siyasetle çözülmesi yıllarımızı alır, biz göremeyiz de hiç olmazsa biz o yolda yürüyelim açılan kapıdan belki evlatlarımız geçer diye düşünüyorduk. 
Ama şunu gördüm ki siz samimiyetle çalışırsanız, hiçbir makam mevki demezseniz, hasbi bir şekilde çalıştığınız sürece Rabbim size nimetini veriyor. Bir avukat olarak o okulların önünde çok manzaralarla karşılaştık. O kızlarımızın göz yaşları bugün nimet olarak karşımızda duruyor. Okulda başını açmak zorunda kalan kimi kızlarımızın, evinde yatarken başını örtecek kadar psikolojik travmalar yaşadığına şahit olduk. 

İSTANBUL'UN TEK KADIN BAŞKANI
İstanbul'da 39 ilçede tek kadın belediye başkanıyım. Çok yakın bir zamanda da kaymakamlar atandı, biri Pendik'te biri Beykoz'da olmak üzere bir de vali yardımcısı olarak üç tane kadın yöneticimiz var. Bunlarla da çok mutlu oluyoruz. Bu vatanın evlatlarının önündeki engeller kalkmış oldu. Yani bir kısım kadına seçme ve seçilme hakkı verirken bir kısım kadına sadece seçme hakkı verildiği bir ülkede yaşadık biz. Şimdi elhamdülillah bütün bunların kalktığı ve normalleştiği bir süreci yaşıyoruz. Hiç kimsenin de kimseden rahatsız olmadığını görüyoruz. 

ESKİYE KARŞI KİNİMİZ YOK
Bugün biz eskiye dair hiçbir öç ve kin duygusu taşımıyoruz. Aksine, tüm bu yapılanların karşısında bir yönetici olarak bin makama geldiysek örnek davranışlar sergilememiz lazım. Çünkü bizim inancımız bize bunu emrediyor. Biz başımızı da inancımızın gereği olarak örttük, bugün de yönetici olarak inancımızın emrettiği gibi davranmak zorundayız. Kişisel kin ve hesaplarla davranırsak zaten adil bir yönetici olamazsınız. 

25 BİN HANEYE YARDIM YAPILDI
Virüs sağlını döneminde bütün mahallelerimizde dükkanı kapanan, işini kaybeden, salgından dolayı maddi durumunda sıkıntılar yaşayan vatandaşlarımıza ulaşabilmek için her mahallemizde AK Partili meclis üyesi, Cumhuriyet Halk Partili meclis üyesi, o mahallenin etkin olan imamları, cemevi dedeleri, kanaat önderleri ve muhtarlardan oluşan bir tespit komisyonu oluşturduk. Her mahalleden, her kesimden kimler mağdur olmuşsa, kimin ihtiyacı varsa, hiç kimseyi ayırt etmeksizin tüm adresleri tek tek topladık, hiç kimsenin sosyal durumuyla bir araştırma yapmaksızın bize verilen adreslere ulaşmaya çalıştık. 25 bine yakın haneye sosyal yardımlaşma paketi götürdük. Çünkü biz orada bir kentin yöneticisiyiz-şehri eminiyiz. Hizmetlerimiz de dahil olmak üzere hiçbir konuda kimseyi ayırt etmeyiz. 

KADIN OLARAK SİYASET YAPMAK ZOR
Kadın olarak siyaset yapmak sadece Türkiye'de değil dünyanın her yerinde zordur. Kadın kollarında görev yaparken, en çok kadın siyasetçinin bulunduğu Hollanda'ya inceleme ziyareti yaptık, orada da bu güne gelene kadar 40 yıllık bir mücadele süreci yaşanmış. Biz de 40 yılı tamamlayacağız ama biz onlardan çok daha hızlı gidiyoruz. Zorlandığım elbette oldu. Benim aynı dönem mezun olduğum arkadaşlarım, milletvekilliklerini üçüncü dönem olarak tamamlarken, ben hâlâ il kadın kollarında il yönetim kurulu üyesi olarak çalışmalarıma devam ettim. Biz milletvekili olalım diye çaba içinde olmadık ama, aynı dönemde siyasete başladığım erkek arkadaşlarım üç dönem vekillik yaptılar, bakanlık yaptılar. Biz kadın olarak onlara yetişmek konusunda üç basamak değil, belki on basamak geriden gelmek zorunda kaldık. Ama arayı daha hızlı kapatacağız diye düşünüyorum. Siyasetin güzel tarafı insan hayatına dokunuyor olmak, ama bir de siyasetin içinde iç mücadelelerde yaşanan itibarsızlaştırma süreci oluyor. Bu da kadınlar için çok rencide edici bir hal alıyor. Onun için kadınlarımız biraz daha siyasete girerken, üfleyerek hareket etmek zorunda kalıyor. O anlamda da bir örnek olup başarılı çalışmalar yaparak bu yolları açmamız lazım diye düşünüyorum. 

ÇORUM SİYASETİNİN BİRLİKTELİĞE İHTİYACI VAR
Çorum siyasetinde üzüldüğüm noktalar var. Gerçekten çok yetenekli birikimli hemşehrilerimiz var, siyasete çok şey katabilecek bizatihi tanıdığımız kişiler var. İtibarsızlaştırma değimiz birbiriyle alakalı kötü düşünceler bizi siyaseten geri bırakıyor. Halbuki bir ve beraber işler yapabilmeyi, birbirimizi desteklemeyi, insani hataları su yüzüne çıkarıp biraz temayüz etmiş insanları geri çekmek veya bu durumunu hazmedememek yerine aksine birbirimizi desteklesek, mesela ben bugün bir Çorumlu hemşehrimizin siyasette bulunmasına gururla karşılıyoruz diyen bir hemşehrimiz olduğunda çok mutlu oluyorum. İşte bunu çoğaltmamız lazım, bu da bizim elimizde. Çorum siyaseti bu bakımdan biraz geri kalıyor. Büyükşehirlerde tanıtım günleri yapılıyor, biz İstanbul'da Çorumlu derneklerimiz bir araya gelerek bir tanıtım günü gerçekleştiremedik. Çünkü herkes ben yapıyım diye bakıyor, biz kavramını çok iyi hazmetmemiz, özümsememiz gerektiğini düşünüyorum. Çorum o zaman siyasette başarılı olacak diye düşünüyorum. 

Çorum'da öyle çok sıkıntılı siyasi problemler yok, yeter ki biz bir arada olalım. Çorum ticareten çok iyi, sosyolojik olarak çok iyi, ekonomik anlamda belli bir yerde olan illerimizden birisi. İlimizin kıymetini bilip daha iyi tanıtmalı, daha iyi temsiliyetler almalı ve bu anlamda da talepkar olmalıyız. 

CHP'DE ZİHNİYET FARKLI 
İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nden hiçbir destek görmüyoruz. Bütün CHP'liler değil ama CHP'nin siyaset yapan kısmında çok değişik bir siyaset anlayışı var. Yani siyasetçi olarak tanıdığınız bir insanı, bir dost meclisinde konuştuğunuzla siyasi sahneye çıktığında yaptığı hareketlere bakınca, acaba bu insan aynı insan mı diye bakıyorsunuz. İşte Cumhurbaşkanımız'ın samimi değiller diye söylediği en büyük etken bu. Bunu belediye meclislerinde görüyorsunuz, bunu siyasette görüyorsunuz. Maalesef samimi bir siyaset yok. Bu durum büyükşehire de yansıyor. Biz şu ana kadar hiçbir hizmette yardım almadık. Daha önce verilen asfalt yardımları vardı, biz şu anda kendi asfaltımızı kendimiz döküyoruz. Bu kez de meclisteki CHP'li üyeler asfalta şu kadar para ile ihale yapıyorlar diye eleştiriyorlar. Büyükşehir bu hizmeti bize getirmezse biz ne yapacağız, kendi başımızın çaresine bakacağız, borç ta olsa, harç ta olsa biz vatandaşımıza hizmet götüreceğiz. Biz hizmet gayreti içerisindeyiz. 

BİZ MAKAMA DEĞİL HİZMETE TALİBİZ
Olur da partim tarafından tekrar aday gösterilmezsem, o gün kim adaysa onun yanında çalışırım. Bu konudan adım kadar eminim. Bu dava bunu gerektirir, biz buralara belediye başkanı olalım diye gelmedik, biz buralara hizmet edelim diye geldik. Eğer benim hizmetlerimde bir eksiklik varsa bana vermesin zaten. Aslolan kişi değil hizmetin devamlılığıdır. Bu adaletli duruşu hissettiğiniz hiçbir yerde isyan etmezsiniz. Ben partimin bu adaletli duruşuna inanıyorum. Bir çok insana görev verilirken çok çok iyiydi, Ama görevler değiştirildiği zaman bir anda karşınızda duruyorlar. Bu etik bir davranış değil.

KADEM'E HAKSIZLIK YAPILIYOR
İstanbul'un Sözleşmesi Allah'ın kelamı değil. İstanbul Sözleşmesinde her türlü değişiklikte yapılabilir, sözleşmeden çıkıladabilir ama bunu özellikle KADEM üzerinden yürütmek isteyenlerin çok haksızlık ettiğine inanıyorum. KADEM'in açıklamalarını "İstanbul Sözleşmesinin arkasında durdular" diye verdiler. Okuyorum KADEM öyle bir şey demiyor. KADEM, aile içi şiddetin karşısındayız, kadına, çocuğa yapılan haksız şiddetin karşısındayız diyor. 
Toplumdaki bu İstanbul Sözleşmesi üzerinden KADEM'e yapılanları haksızlık olarak görüyorum. KADEM kadınlarla ilgili ciddi çalışmalar yapan bir yer. Kurumlar üzerinden Cumhurbaşkanını yıpratmaya yönelik çalışmalar olarak görüyorum. Kendi camiamızdan bazı insanların yanlış şeyler söylediklerine inanıyorum. KADEM'deki insanlarla bir araya gelseler aynı noktalarda olacaklarını görecekler. İstişare kurumunu çok daha iyi çalıştırmalıyız.

Engelli oranı yüksek olan ilçelerden biriyiz. Belediyemizin desteklediği bir Engelliler Derneği var. Bunun dışında Engelli Dinlenme Evimiz var. Vatandaşımız oraya kayıt oluyor. Engelli vatandaşımız orada hocalarla, psikologlarla, öğretim elemanları ile güzel bir gün geçiriyor. Derneğimiz zaten bütün engellilere yönelik ilçe bazında çalışmalar yapıyor. Yine Sosyal İşler Müdürlüğümüzün bütün engellilere yönelik çalışmaları var. 
Engellilerin gelişmesi lazım. Biz engelli kardeşlerimizle ilgili yeni bir proje geliştirdik. Engellilerin teknik anlamda gelişmeleri için SETGEM diye bir merkez kurduk. Engellilerimiz burada kodlamasından, bilgisayar kullanımına bir sürü teknik eğitimler alıyorlar. Bunları biz ileride teknopark haline getireceğiz ve engellilerden oluşan teknoloji eğitim merkezi yapacağız. Böylece Türkiye'de de bir ilki gerçekleştirmiş olacağız."