EROL TAŞKAN

AK Parti Kurucu İl Başkanı, 22. Dönem Milletvekili ve önceki iki dönem Belediye Başkanı olan Avukat Muzaffer Külcü, siyaset camiasında adeta slogan haline gelen,  “çalınmadık kapı, sıkılmadık el bırakmamak” sözünü yorumladı. “Mesele kapı çalmak değil, aslolan o kapının ardındaki gönüle girmek, tuttuğumuz eli gösteriş için değil samimice tutmaktır.” diyen Muzaffer Külcü, siyaset camiasının en çok dikkat etmesi gereken önemli bir konunun altını çizdi.

KÜLCÜ TECRÜBELERİNİ PAYLAŞTI

Genç yaşta adım attığı siyasette, İl Başkanlığı, Milletvekilliği ve Belediye Başkanlığı gibi pek çok önemli görevlerde bulunarak sorumluluklar üstlenen Muzaffer Külcü, sosyal medya hesabından yılların tecrübesiyle harmanlanmış sözler paylaştı.

SAMİMİYET ÖNEMLİ

Siyasetin amacının millete hizmet olduğunu, siyasetin yegane sermayesinin de insan olduğuna vurgu yapan Külcü, samimiyetin önemine işaret etti.

MIŞ GİBİ YAPMAK HAVANDA SU DÖVMEKTİR

Günümüzde sosyal medya ile birlikte herkesin düştüğü gösteriş tuzağına düşmeden, MIŞ gibi yapmaksızın insanların gönlüne hitabedilmesi ve samimi olunması gerektiğini aktaran Muzaffer Külcü, “Kapısını çalıp elini tuttuğunuz kişinin gönlüne giremiyorsanız, bunun adı havanda su dövmektir.” dedi.

EN GÜZEL CEVAP GÖZLERDE

Külcü, karşıdaki insanın gönlüne girilip girilemediğinin en açık cevabının gözlerde olduğunu ve bakıldığında rahatlıkla anlaşılacağını söylediği paylaşımını, “Eğer bunu yapamıyorsanız hiç olmazsa samimiyetine, dürüstlüğüne, vicdanına güvendiğiniz birine sorun. O söyler doğruyu.” sözleriyle devam ettirdi.

İlk paylaşımından iki saat sonra, yapılan yorumlar ve sorular üzerine sözlerine açıklık getirdiği ikinci bir paylaşım yapan Muzaffer Külcü, “Sözüm kimseye değil, aslında siyaset yapan herkese” dedi.

“Bir gönül kapısı size açılmıyorsa, içeride daha sevgili bir başkası vardır ya da bir gönül kırgınlığı vardır.” diyen Muzaffer Külcü, ilk paylaşımında şunları söyledi; “Siyasetin amacı millete hizmet etmektir. Yegane sermayesi ise insandır. Dolayısıyla siyasette en değerli şey insan kazanmaktır.

Bunu ifade etmek için siyasiler, her fırsatta, sıkılmadık el bırakmayacağız derler.

Mesele sıkılmadık el, çalınmadık kapı bırakmamak değildir.

Mesele bunu fotoğraf çektirmek için değil içtenlikle ve duygu birliği sağlayacak bir sıcaklıkla yapmaktır, yapabilmektir.

Yani “ -MIŞ ” gibi yapmak değildir.

İkisinin arasındaki fark ise samimiyettir; kapısı çalınan, eli tutulan kişinin gönlüne girebilmektir.

Bunu başaramıyorsanız havanda su dövüyorsunuz demektir.

O kapının size gerçekten açılıp açılmadığını, o gönlün kazanılıp kazanılmadığını ise karşınızdaki kişinin gözlerinin içine baktığınız da kolayca anlarsınız.

Eğer bunu yapamıyorsanız hiç olmazsa samimiyetine, dürüstlüğüne, vicdanına güvendiğiniz birine sorun. O söyler doğruyu.

Hz. Mevlana der ki; iyi bir dostu olanın aynaya ihtiyacı yoktur.”

SORULAR İKİNCİ AÇIKLAMAYI GETİRDİ

‘SÖZÜM KİMSEYE DEĞİL, SİYASET YAPAN HERKESE’

Yaptığı paylaşım ve tavsiyelerin özellikle bir kişiye ya da bir siyasi partiye yönelik olmadığını söyleyen Muzaffer Külcü, “İçinde bulunduğumuz gergin ve hızla seçim havasına bürünen siyasi ortamın uyandırdığı bir hassasiyetle malumu bir kez de ben ilan ettim.” dedi.

İkinci paylaşımın gerekçesini, özelden çok sayıda yorum ve soru nitelikli mesaj alması olarak açıklayan Külcü, oldukça dikkat çeken sözlerine şu cümlelerle açıklık getirdi; “

SÖZÜM KİMSEYE DEĞİL ASLINDA SİYASET YAPAN HERKESE

Biraz önceki paylaşımı yapmamdan itibaren geçen bir saatlik zamanda, özelden çok sayıda yorum ve soru nitelikli mesaj aldım.

Özellikle bir kişi ya da bir siyasi partiye yönelik olup olmadığı merak uyandırmış.

Mesajım kesinlikle bir kişi ya da bir partiye yönelik değildir. Lise yıllarımdan itibaren gençlik temsilciliğinden sandık başkanlığına, il başkanlığından Belediye Başkanlığına, milletvekilliğine kadar siyasetin her kademesinde bulunmuş bir insan olarak aslında belki de içinde bulunduğumuz gergin ve hızla seçim havasına bürünen siyasi ortamın uyandırdığı bir hassasiyetle malumu bir kez de ben ilan ettim.

Görerek, dinleyerek ve yaşayarak edindiğim tecrübeyi paylaştım. Sözün özü şu ki; siyasette samimiyetinizi kaybettiğiniz zaman aslında her şeyinizi kaybedersiniz.

Sahici kalmanın, toplumla güçlü bağ kurmanın yegane yolu samimiyettir. İster iktidar, ister muhalefet olsun samimiyetini kaybettiğinde partiler/ siyasetçiler sahiciliğini kaybeder.

Toplum mühendisliği hesapları veya ajans profesyonelliği ancak yol gösterir, yol açar… Sadece bu kadar. Toplum mühendisliğinin, sosyolojiden kopmanın nice partileri sandığa gömdüğüne defalarca şahit olduk. Siyasi tarihimiz bunun sayısız örnekleri ile doludur.

Sizi siz yapacak, diğerlerinden farklı kılacak, ayakta tutacak, millete sen yürüyeceksin millet yürüyecek arkandan dedirtecek tek tılsım ise kişisi, partisi farketmeksizin samimiyet, samimiyet, samimiyettir…

Sadece bunu anlatmak istedim.”