Çorum Adalet Derneği Başkanı Av. Yakup Alar, “Sanatçılar ve gazeteciler milletin değerlerine saygı duymalıdır.” dedi.

Son günlerde ülke gündemini işgal eden eylem ve söylemlerin toplumu kutuplaştırmaya, çatıştırmaya yönelik provokasyon kokan proje ürünü olduğunu vurgulayan Adalet Derneği Başkanı Av. Yakup Alar, toplumsal barış adına tüm bunlara karşı çıkması gerekirken destek veren, savunan kişi, kurum ve siyasi partileri de kınadıklarını belirtti.

Alar, konuya ilişkin açıklamasında şunları kaydetti: 

“HDP Milletvekili Semra Güzel’in PKK’lı terörist ile çekilmiş fotoğraflarının ortaya çıkması, Sezen Aksu’nun milletin dini değerlerine hakaret eden şarkı sözleri  yazdığının ortaya çıkması ve son olarak da gazeteci Sedef Kabaş’ın Cumhurbaşkanına ağır hakaret etmesi kabul edilebilir bir durum değildir. Bir kadının milletvekili olması ona teröristle münasebetini, sanatçı olması ona toplumun dini ve milli değerlerine hakaret etmesini, gazeteci olması da demokratik yollardan seçilen Cumhurbaşkanına ağır hakaret ve aşağılama hakkını vermemektedir. Milletvekili olması, sanatçı olması veya gazeteci olması kimseye yasalara uymama, dokunulmaz olma, suç işleme özgürlüğünü vermemektedir. Hiç kimsenin yasalara uymama gibi bir lüksü olamaz. 

Ancak daha vahim olan durum şudur ki işlenen bu infial uyandıran suçlar karşısında muhalefet partilerinin, kendini aydın gören ve çağdaş olduğunu iddia eden kesimlerin bu hakaret ve eylemlere destek vererek meşrulaştırmalarıdır. Yasalarımıza göre suçu ve suçluyu övmek suçtur. Toplumun dini ve milli değerlerine hakaret etmeyi ve aşağılamayı sanat olarak görmek, demokratik seçimle iş başına gelen Cumhurbaşkanına ağır hakaretler etmek için gazetecilik maskesine sığınmak toplumun değerlerine ve iradesine savaş açmak, nefret suçunu işlemektir. 

Cumhurbaşkanı ve icraatları hakaret etmeden, aşağılamadan eleştiri konusu yapılabilir ancak eleştiri yerine hakaret ve aşağılama yapmak hak ve özgürlük değildir. Demokratik ülkelerde hak ve özgürlüklerin sınırı başkalarının hak ve özgürlüklerinin sınırı ile sınırlıdır. Bu sınır sanatçı için de, gazeteci için de  geçerlidir. 5816 sayılı yasa kapsamına Atatürk’e yapılan hakaret eylemine karşı mahkemelerce tutuklama yapıldığında alkışlayanlar gazetecilik kisvesi altında yapmış olduğu hakaret ve aşağılamalar karşısında yargının vermiş olduğu tutuklama kararına karşı da aynı tavrı göstermemesi, bu zihniyetin ikircikli tavırlarını, çifte standartlarını, gerçek yüzlerini ortaya koymaktadır. 
Muhalefet partilerinin, baroların, bir kısım basın mensuplarının yapılan hakaret ve aşağılamayı düşünce özgürlüğü ve gazetecilik olayı olarak lanse etmeleri, yapılan eylemi görmezden gelerek adeta hakareti ve aşağılamayı, nefret suçunu savunarak meşrulaştırmak istediklerini görmekteyiz. Mahkemece verilen tutuklama kararını eleştirip yapılan eylemi görmezlikten gelmek, bu eylemleri kınamamak, hatta sahip çıkmak toplumsal barışa yapılan saldırıdır. Toplumun değerlerini ve iradesini aşağılamaları, kendilerini üstün ve dokunulmaz görmeleri geçmişten gelen patalojik bir zihniyet olup toplumun dini ve milli değerlerine ve iradesine hakaret eden, aşağılayan sözde sanatçıları, sözde gazeteci kisvesi altındaki provokatörleri ve toplumsal barış adına tüm bunlara karşı çıkması gerekirken destek çıkan, savunan kişi, kurum ve siyasi partileri de kınıyoruz.” (Haber Merkezi)