Ço­rum­lu öğ­ret­men Eb­ru Ça­kı­cı, 9 yıl ön­ce atan­dı­ğı ve mec­bu­ri hiz­met sü­re­si dol­ma­sı­na rağ­men gö­nül­lü ola­rak kal­dı­ğı Di­yar­ba­kır'ın Sil­van il­çe­si­ne bağ­lı Baş­de­ğir­men kö­yü­nü "ikin­ci mem­le­ke­ti" gi­bi gö­rü­yor.

Ai­le­le­ri­ni ve mem­le­ket­le­ri­ni ar­ka­la­rın­da bı­ra­kıp Tür­ki­ye'nin fark­lı böl­ge­le­rin­de­ki köy­ler­de bi­rer eği­tim ne­fe­ri ola­rak gö­rev ya­pan öğ­ret­men­ler, sa­de­ce öğ­ren­ci­le­ri eği­tim­le bu­luş­tur­mak­la kal­mı­yor her ke­si­me de ışık olu­yor.
Ha­ya­tı­nı kut­sal mes­le­ği­ne ada­yan bu eği­tim ne­fer­le­rin­den bi­ri de Di­yar­ba­kır'ın Sil­van il­çe­si­ne bağ­lı Baş­de­ğir­men kö­yün­de gö­rev ya­pan 39 ya­şın­da­ki Ço­rum­lu okul ön­ce­si öğ­ret­me­ni Eb­ru Ça­kı­cı.
Açı­köğ­re­tim Fa­kül­te­si Okul Ön­ce­si Öğ­ret­men­li­ği Bö­lü­mün­den me­zun olan ve kı­sa bir sü­re To­kat'ta üc­ret­li öğ­ret­men­lik ya­pan Ça­kı­cı, da­ha son­ra Baş­de­ğir­men kö­yü­ne atan­dı.
Kürt­çe ko­nuş­ma­la­rı ne­de­niy­le öğ­ren­ci­le­riy­le ön­ce­le­ri ile­ti­şim­de sı­kın­tı ya­şa­yan Ça­kı­cı, ço­cuk­la­ra Türk­çe öğ­re­te­rek on­lar­dan da Kürt­çe öğ­re­ne­rek bu sı­kın­tı­yı aş­tı.

Köy­de­ki il­ko­kul­da 9 yıl­dır okul ön­ce­si öğ­ret­me­ni ola­rak gö­rev ya­pan Ça­kı­cı, öğ­ret­men­li­ğin ya­nı sı­ra okul ona­rı­mın­da iş­çi­lik, bah­çe­de bah­çı­van­lık ya­pı­yor. Tan­dır­da ek­mek pi­şi­ren, köy sa­kin­le­ri­nin acı ve mut­lu gün­le­ri­ni pay­la­şan Eb­ru öğ­ret­men, köy­de­ki ço­cuk ve genç­le­re ge­le­cek eği­tim ha­yat­la­rın­da yol gös­te­ri­yor. 
Güç­lü bir gö­nül ba­ğı kur­du­ğu köy­de bir ai­le­nin evin­de tah­sis edi­len bir oda­da ya­şa­mı­nı sür­dü­ren Ça­kı­cı, ade­ta ai­le­nin 8'in­ci kı­zı ol­du.
Ça­kı­cı, bun­dan son­ra­ki ya­şa­mı­nı da Baş­de­ğir­men kö­yün­de sür­dür­me­yi ve gö­rev yap­tı­ğı köy oku­lun­dan emek­li ol­ma­yı is­ti­yor.

 

"Po­li­sin, dok­to­run ve öğ­ret­me­nin mem­le­ke­ti ol­maz"

Ça­kı­cı, AA mu­ha­bi­ri­ne yap­tı­ğı açık­la­ma­da, Baş­de­ğir­men kö­yü­ne atan­dı­ğı­nı öğ­ren­di­ğin­de in­ter­net­te kö­yün bil­gi­si­ne ula­şa­ma­dı­ğı­nı ve bü­yük te­dir­gin­lik ya­şa­dı­ğı­nı an­lat­tı.
"Ki­me sor­duy­sak, 'Bil­mi­yo­ruz o kö­yü.' de­di­ler. Baş­ta 'Ne­re­ye gi­di­yo­rum aca­ba, na­sıl bir yer ora­sı?' di­ye dü­şün­düm." ifa­de­le­ri­ni kul­la­nan Ça­kı­cı, gö­rev yap­tı­ğı oku­la gel­di­ğin­de köy­lü­le­rin ken­di­si­ni çok sı­cak kar­şı­la­dı­ğı­nı be­lirt­ti.
Ça­kı­cı, "Po­li­sin, dok­to­run ve öğ­ret­me­nin mem­le­ke­ti ol­maz. Bir öğ­ret­men sı­nı­fın ka­pı­sı­nı açıp, içe­ri­ye gir­di­ği za­man ar­tık ora­sı onun için her şey­dir." de­di.


İlk öğ­ren­di­ğim ke­li­me 'meg­ri' ol­du"

Öğ­ren­ci­le­ri­nin Kürt­çe ko­nuş­ma­sı ne­de­niy­le baş­ta on­lar­la ile­ti­şim kur­mak­ta güç­lük çek­ti­ği­ni di­le ge­ti­ren Ça­kı­cı, "On­la­rın ko­nuş­tu­ğu dil baş­kay­dı, be­nim ko­nuş­tu­ğum baş­kay­dı. Bu­ra­da ilk öğ­ren­di­ğim ke­li­me meg­ri (ağ­la­ma) ol­du. Son­ra ise on­lar ba­na Kürt­çe ben de on­la­ra Türk­çe öğ­ret­tim." di­ye ko­nuş­tu.

Kö­ye ilk gel­di­ğin­de ço­cuk ge­li­şi­mi bö­lü­mün­de oku­yan öğ­ren­ci­le­rin ya­nın­da staj yap­tı­ğı­nı, bu sa­ye­de köy­de bu bö­lüm­de eği­tim gö­ren Ay­şe is­min­de bir öğ­ren­ci ile ta­nış­tı­ğı­nı ifa­de eden Ça­kı­cı, dost­luk­la­rı­nın kı­sa sü­re­de iler­le­di­ği­ni, ade­ta ab­la-kar­deş, an­ne-kız gi­bi ol­duk­la­rı­nı ak­tar­dı.

Ay­şe'nin ya­şa­mı­nın de­ğiş­me­si­ne kat­kı sun­du­ğu­nu di­le ge­ti­ren Ça­kı­cı, Ay­şe'nin ai­le­si­nin ev­le­ri­ni ken­di­si­ne aç­ma­sıy­la ai­le­den bi­ri gi­bi on­lar­la ya­şa­mı­nı sür­dür­me­ye baş­la­dı­ğı­nı söy­le­di.

"Adım Eb­ru ye­ri­ne 'Ebuş' ol­du"

Ça­kı­cı, "Ev­de de adım Eb­ru ye­ri­ne 'Ebuş' ol­du. Ço­cuk­lar ba­na 'Ebuş' de­di­ği için köy­lü­ler de ba­na 'Ebuş öğ­ret­men' di­yor." ifa­de­le­ri­ni kul­lan­dı.
Öğ­ren­ci­le­riy­le ab­la-kar­deş gi­bi ol­duk­la­rı­na işa­ret eden Ça­kı­cı, on­lar­la sü­rek­li oyun­lar oy­na­dı­ğı­nı, ver­di­ği eği­tim­le de on­la­rı ge­le­ce­ğe ha­zır­la­dı­ğı­nı an­lat­tı.

"Köy­de­ki­ler­le bü­tün­leş­tim"

Ça­kı­cı, 9 yıl emek ver­di­ği köy­de ar­tık ken­di­ni köy­lü­ler­den bi­ri ola­rak his­set­ti­ği­ni vur­gu­la­ya­rak şun­la­rı ak­tar­dı:
"Köy­de ikin­ci bir ai­lem ol­du. Ba­na sü­rek­li, '7 kı­zı­mız var­dı sen de bi­zim 8'in­ci kı­zı­mız ol­dun.' di­yor­lar. Sı­nı­fa gir­di­ğim­de öğ­ret­men, sı­nı­fın te­miz­li­ği­ni ya­par­ken hiz­met­li, okul­dan çık­tı­ğım­da ise köy­lü olu­yo­rum. Köy­de ta­zi­ye olur­sa gi­dip, gö­re­vim ney­se onu ya­pı­yo­rum. Dü­ğün­le­re gi­di­yo­rum. Köy­de bi­ri­nin ço­cu­ğu olur­sa gi­di­yor, ha­yır­lı ol­sun di­yo­rum. Do­ğum gü­nü ol­du­ğun­da ça­ğı­rı­yor­lar. Ba­zen ak­şam ye­me­ği­ne ba­zen de çay içip, soh­bet et­me­ye ça­ğı­rı­yor­lar. Tan­dır­da ek­mek ya­pan­la­ra, bah­çe­de seb­ze top­la­yan­la­ra elin­den gel­di­ğin­ce yar­dım edi­yo­rum. Köy­de­ki­ler­le bü­tün­leş­tim bu şe­kil­de. Bil­me­di­ğim köy ha­ya­tı­nı, on­la­ra ayak uy­du­ra­rak öğ­re­ni­yo­rum."

"Bu­ra­da emek­li ola­ca­ğım"

Ça­kı­cı, köy­de öğ­ret­men­lik yap­ma­nın zor an­cak gü­zel ol­du­ğu­na dik­ka­ti çe­ke­rek sı­nı­fın ısın­ma­sı, te­miz­li­ği, ba­kı­mı ve ona­rı­mı­nı ken­di im­kan­la­rıy­la yap­tı­ğı­nı di­le ge­tir­di.
Köy­de sı­na­va gi­re­cek öğ­ren­ci­le­re eği­tim des­te­ği sun­du­ğu­nu an­la­tan Ça­kı­cı, ba­zı öğ­ren­ci­le­rin yük­sek pu­an­lar­la li­se ve üni­ver­si­te­ye yer­leş­ti­ği­ni vur­gu­la­dı.
Ça­kı­cı, köy­de ya­şa­ma­ya ka­rar­lı ol­du­ğu­na işa­ret ede­rek "Bu­ra­da emek­li ola­ca­ğım. Ana sı­nı­fın­dan iti­ba­ren ye­tiş­tir­di­ğim öğ­ren­ci­le­ri­min ile­ri­de na­sıl bir ha­yat­la­rı­nın ol­du­ğu­nu gör­mek is­ti­yo­rum." de­di.

 

"Ai­le gi­bi ol­duk"

Köy sa­kin­le­rin­den Sa­ba­hat Ar­pa­cı­ya­vuz (45), köy­de­ki her­ke­sin Eb­ru öğ­ret­me­ni çok sev­di­ği­ni, 9 yıl­dır bir ara­da ol­duk­la­rı­nı söy­le­di.
Ça­kı­cı'nın köy­de­ki ço­cuk­la­rın eği­ti­mi­ne çok bü­yük kat­kı sun­du­ğu­nu be­lir­ten Ar­pa­cı­ya­vuz, "Onun­la ai­le gi­bi ol­duk. Ço­cuk­la­rı­mı­zı ona ema­net edi­yo­ruz ve on­la­ra çok gü­zel eği­tim ve­ri­yor. Ar­tık biz­den bi­ri ol­du. Bir­lik­te dü­ğün­le­re, ta­zi­ye­le­re gi­di­yo­ruz. Eb­ru öğ­ret­me­nin sü­rek­li bu­ra­da kal­ma­sı­nı çok is­ti­yo­ruz." de­di. 
Se­her Ya­vuz (23) ise Eb­ru öğ­ret­me­nin eği­tim­ci­den öte ai­le­den bi­ri ol­du­ğu­nu vur­gu­la­dı. Eb­ru öğ­ret­men ile yo­ğun bir ça­lış­ma­nın ar­dın­dan üni­ver­si­te­yi ka­zan­dı­ğı­na dik­ka­ti çe­ken Ya­vuz, şun­la­rı kay­det­ti:
"Eb­ru ho­cay­la bir­lik­te üni­ver­si­te­ye ka­yıt yap­ma­ya git­tik. Şu an­da da li­se­ye ge­çiş sı­na­vı­na ha­zır­la­nan bir kar­de­şim var, ona reh­ber­lik ya­pı­yor. Üni­ver­si­te­ye ha­zır­la­nan kar­de­şi­me de yar­dım­cı olu­yor. Köy­de ya­şa­yan her­ke­se yar­dım­cı olu­yor. Se­vin­di­ği­miz ve üzül­dü­ğü­müz an­lar­da hep Eb­ru ho­ca ya­nı­mız­da ol­du."(AA)

Editör: Haber Merkezi