KESK Çorum Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü ve Eğitimsen Şube Başkanı Ali Ekber Beyaz, 6 yıl önce Soma’da yaşamını yitiren 301 maden işçisini andı.

Maden kazasında yaşananlarla ilgili sorulan ama yanıtı alınamayan çok soru olduğunu ifade eden Beyaz, şunları sordu: 
“Kamunun malı olan kömür sahası, söz konusu şirkete hangi şartlarda verildi? 

Ocaktaki üretimin, projelendirilen rakamın 2 katından fazlaya çıkarılması nasıl sağlandı?
Bu konuda proje değişikliği yapıldı mı? Altyapı (havalandırma, nakliyat, uygun çalışma ortamı vb.) ona göre düzenlendi mi? 
İşletme projesi değişmedi ise, yasal olmayan bu çalışmaya nasıl izin verildi? 
İnsani çalışma koşullarının kalmadığı ortamda (sıcaklığın arttığı, zehirli gaz değerlerinin limitin üzerine defalarca çıktığı tespit edilmişken) çalışılmasına kimler göz yumdu? 
Ocakta kömür yangını olduğu bilinmesine rağmen, neden zamanında gerekli önlemler alınmayarak sonuç katliama dönüştürüldü?
Denetimler nasıl yapıldı, “hiçbir noksan bulunmamıştır” sonucuna nasıl varıldı?

Bu sorular çoğaltılabilir ancak bunlara bile yanıt alınması gerçeklerin ortaya çıkarılmasına yardımcı olacaktır.”
Soma faciasının her yönü ile incelenip tekrar yaşanmaması için kararlar alınması ve uygulanması gerektiğini dile getiren Beyaz, açıklamasını şöyle sürdürdü: “Soma katliamı, işçi sağlığı ve güvenliğinden uzak koşullarda, düşük ücretle, günde 10 saate kadar çalıştırılan 301 maden işçisinin hayatına mal olan hileli taşeronluk düzenlemesi rödovans (kiralama) sisteminin gerçek yüzünü ortaya çıkarmıştır.
Madencilikte, uygulamaya konulan özelleştirme, taşeronlaşma, rodövans vb gibi yanlış uygulamalar; kamu madenciliğini küçültmüş ve kamu kurumlarında uzun yıllar sonucu elde edilmiş olan madencilik bilgi ve deneyim birikimini dağıtmıştır. Bu kurumlar yerine; üretimin, teknik ve alt yapı olarak yetersiz olduğu, deneyim ve uzmanlaşması bulunmayan kişi ve şirketlere bırakılması, buna ek olarak, kamusal denetimin de yeterli ve etkin bir biçimde yapılamaması iş cinayetlerinin artmasına neden olmaktadır.

Bu nedenle özelleştirmeler durdurulmalı, çalışanlar için kölelik ve ölüm anlamına gelen taşeron istihdam ve taşeronluktan farkı olmadığı, Soma katliamı ile bir kez daha ortaya çıkan  rodövans (kiralama) yasaklanmalıdır.
Bir hizmet değil hak olan işçi sağlığı ve iş güvenliği alanının piyasaya terk edilmesinden vazgeçilmelidir. Kamu, patronların kâr hırsının cezasını emekçilerin canıyla ödemesini engellemek için, alanda gerekli personel istihdam etmeli, istikrarlı, yaygın ve sürekli denetimi sağlamalıdır.
Tüm değerleri üreten emekçilerin, sağlık ve güvenliklerinin yok sayılmasını kabul etmiyoruz.
Emekçilerin artık iş cinayetleri, meslek hastalıkları nedeniyle yaşamlarını yitirmelerini istemiyoruz.

‘İSİMLERİYLE DEĞİL, SAYILARIYLA ANILAN CANLARI, UNUTMAYACAĞIZ’
1 yıl önce, 18 Nisan 2019 tarihinde… 301 işçinin bile bile ölüme gönderildiği maden ocağını işleten patron, cezaevinden çıkarıldı ve o patrona maden ocağı işletme yetkisi geri verildi… Bu yıl Tartışmalı İnfaz Yasası ile katliam sanıkların, tahliye edilmesinin yolu açıldı…

Sanki hiçbir şey olmamış gibi, sanki 301 canımız ölmemiş gibi… Soma katliamı cezasız kaldı. Emekçilerin hayatlarını hiçe sayıp, sömürüp para kazananlar suçlarının karşılığı cezaları almadılar. Bu kararlar Toplum vicdanını yaralayan ve adalet duygusunu zedeleyen kararlardır. Bu kararlar İş cinayetleri devam etsin anlamına gelmektedir.

Bu suçun arkasındakiler ülkeyi yöneten siyasetçiler ve sermaye sınıfıdır.  Giden canlar elbette geri gelmeyecektir ancak adaletin yerini bulması, yanan yürekleri az da olsa soğutabilirdi ve kamu vicdanı rahatlatılabilirdi. Bu kararlara karşı sessiz kalmayıp mücadeleyi yükseltmemiz gerekiyor.

İş cinayetlerinin yaşanmadığı özgür bir dünya dileklerimizle, 301 canımızı ve yaşamını yitiren tüm emekçileri bir kez daha saygıyla anıyoruz.” (Haber Merkezi)                                                        

Editör: Haber Merkezi