Erol TAŞKAN
Merhum Şehit İskilipli Atıf Hoca’nın torunu Ahmet Faruk İmal, “Hesap vereceğiniz günler yakındır.” diyen CHP Milletvekili Tufan Köse’ye cevap verdi.

İmal yaptığı açıklamada Köse’ye bazı sorular yönelterek, Köse’den cevap vermesini istedi.

Köse’den “ödünç milletvekili” diye bahseden Ahmet Faruk İmal, sorularını şu şekilde sıraladı; “Hiç bekleme Tufan Köse, Sizin soracağınız hesabın ilk sırasına beni yaz. Bunlar da hesap verecek mi? Bunlara da hesap soracak mısın?
CHP Çorum ödünç Milletvekili Tufan Köse buyurmuş ki; “Gerçek Hukukçular bilir ve söyler; Bir mahkemenin verdiği kesinleşmiş mahkûmiyet kararı ancak iadeyi muhakeme yolu ile ya da TBMM’nin alacağı bir af kararı ile ortadan kaldırılabilir. Milli mücadele düşmanı İskilipli Atıf Hoca için iki hususta da alınmış bir karar yoktur. Hal böyleyken Çorum Valisi ve devlet erkânının katılım ile mezarı başında anılması suçu ve suçluyu övmektir ve suçtur. Bağımsız Türk yargısının önünde hesap vereceğiniz günler çok yakındır.”

Tufan Köse’nin İskilipli Atıf Hoca ile ilgili iddialarının neredeyse tamamı kin, nefret, cehalet ürünü, adeta gözü ve vicdanı köreltmiş bir ideolojik cinnetin tezahürüdür. 
Bunları sıradan bir vatandaşın seslendirmesi belki umursanmayabilir, cahilliğine, bilgisizliğine verilebilir. Ancak hukukçu kimliği taşıyan bir milletvekilinin, böylesine dayanaksız ithamlarda bulunması, nifak tohumları saçması, üzerinde hassasiyetle durulması gereken bir durumdur. Hele bu milletvekili, hain-kahraman, sağcı-solcu, alevi-Sünni gibi yaftalamalarla ekilen nifak tohumlarının unutulmayacak acılar yaşattığı Çorum'un vekili ise.
Biz bu “İskilipli Atıf’ı Ananların Hesap Vereceği Gün Yakındır” lafının ne manaya geldiğini gayet iyi biliyoruz. “Bağımsız Türk Yargısı’ndan” kastettiklerini de iyi tanıyoruz. Biz bu tehditlere, parmak sallamalara şerbetliyiz. 
Elbette hülyalı gözlerle uzaklara dalıp dalıp hayal etme hakkı da var isteyen herkesin. Yine özlediğiniz ortamı bulur, İstiklal Mahkemelerini kurarsınız. Başına Üç Ali daha bulursunuz. Kurşuna mı dizersiniz, darağacında mı sallandırırsınız keyfinize kalmış. Onar onar halledersiniz. Bizim Allah’a bir can borcumuz var. Şekli ve zamanının hükmü O’nundur. Ne zaman hükmederse, borcumuzu ödemeye hazırız ve razıyız. 

Kendi ifadenle tartarsak; sen gerçek hukukçu değilsin. Çünkü İstiklal Mahkemeleri gibi, avukatsız, temyizsiz, üyelerinin hukuk eğitimine sahip olmadığı bir zulüm aletini meşru görüyorsun. Hukuk eğitimi almış, milletin vekâletini temsil eden bir kişi için acınacak bir durum. Şimdi senin namuslu, haysiyetli, güvenilir, emin bir insan olduğunu peşin kabulümle ve “Gerçek Hukukçu” olduğuna inanmak isteyerek soruyorum: 
Bu vasıflara sahip bir insanın yapması gereken içtenlikle ve dürüstçe bunları cevaplamaktır. 1925 İstiklal Mahkemelerinde hep coşkuyla andığınız, şiirler, maniler düzdüğünüz Nazım Hikmet “Komünizm Propagandası Yapmaktan” 15 yıl hapis cezası aldı? Nazım’a da iki çift laf edebiliyor musun? Partinizin lideri dâhil onu ananlar da hesap verecek mi?

Her yıl partinizin ve partililerinizin organizasyonu ile anmalar yaptığınız, destanlar yazdığınız, isimlerini bayraklaştırdığınız, darağacında üç fidan diye şarkılar yazdığınız Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan 1972’de cuntanın mahkemesi tarafından Atıfg Hoca ile aynı anayasa maddesine dayatılarak idam edildi. Banka soygunu, gasp, polise askere kurşun sıkma-yaralama, masum bir taksicinin ölümüne sebep olma gibi eylemleri vardı. Bunlara rağmen avukatı, temyizi ve idamın uygulanması için TBMM onayı gereken bu mahkemeleri bile ben mahkemeden saymıyorum, hukuk için utanç mahkemeleridir. TBMM’de bu idam onaylanırken 28 CHP milletvekiliniz de EVET oyu kullandı. Kahir ekseriyeti partiliniz olan ve Genel Başkanınızın başını çektiği anmacılar da hesap verecek mi?

Mehmetçiğimizi şehit eden, kundaktaki çocuğa kurşun sıkan PKK-YPG terör örgütlerine terörist diyemeyen, “Biz YPG’yi terör örgütü olarak görmüyoruz, YPG kendi vatanını kurtarmak için örgütlenmiş bir oluşumdur.” diyen genel başkanın da hesap verecek mi? Yoksa sen de mi aynı fikirdesin?

 “Başkan Apo’nun heykelini dikeceğiz” diyen, insanları sokağa çağırıp onlarca insanın ölümüne yol açan, Yasin Börü gibi bir gariban çocuğun başını taşla ezerek öldüren güruha liderlik eden Selahattin Demirtaş’a şeref madalyası payesi veren liderin de hesap verecek mi?

Biz Anadolu’nun dört bir yanında, ağıtların yankılandığı ateş düşmüş evlerden şehitlerimizin cenazesini kaldırırken, PKK leşlerinin tabutlarına omuz veren vekilleriniz de hesap verecek mi?
Sur ’da şehit edilen 70 Asker ve polisimizi yok sayıp, Afrin’de, Rakka’da öldürülen, vatanımda orman bırakmayıp yakan ama yere izmarit atmayan çevreci çocuklarınızın leşleri başında gözyaşı dökenler de hesap verecek mi?
Terörist köpeklere her türlü maddi manevi imkânları sağlayan, kol kanat geren belediyelere kayyum atanınca koştura koştura desteğe giden, ama iki adım ötede o köpeklerin çocuk yaşta dağa çıkarıp eline silah verip ölüme gönderdiği, tecavüz ettiği çocuklarını onlardan geri isteyen Diyarbakır Anneleri ’ne selam bile veremeyen yoldaşların da hesap verecek mi?

Asırlardan beri gururumuz, Peygamber ocağımız, tutunacak dalımız, sığınacak dağımız olarak görüp, milletçe hepimizin bir ferdi olduğumuzu düşündüğümüz Türk Silahlı Kuvvetlerimize, ordumuza satılmış diyenler de hesap verecek mi?
Bir yandan kadın hakları diye bağırıp bir yandan da o kadınlara neredeyse her gün yeni bir taciz-tecavüz travması yaşatan, hem de üzerine yönetici etiketi yapıştırdığınız partilileriniz için suskunluğunuz devam edecek mi, yoksa onlar da hesap verecek mi?”

Editör: Haber Merkezi