HABER-YORUM / EROL TAŞKAN

5 Eylül Çarşamba günü, çöpten atık malzeme toplayan küçük bir kız çocuğunun haberini yapmıştık. “Yükü bedeninden ağır” başlıklı haberimize bir de “Sana yük, bize utanç düştü” diyerek yorum da katmıştık. Bu haberimiz o kadar çok izlendi ve takip edildi ki öyle böyle değil.

Peki takip edildi de ne oldu diyeceksiniz? Çocuğa ve ailesine katkı oldu, olmadı değil ama öyle açılan telefonlar kadar, yapılan yorumlar kadar da olmadı aslında.

Bu haberden çıkan çok çarpıcı sonuç ve analizler oldu.

Binrlerce yorumlar yapıldı, herkes meseleyi kendi penceresinden değerlendirdi.

Ama işin acı ve garip tarafı şu ki, bu sabi çocuğun üzerinden siyaset yapıldı, insanlar devlete, hükümete hatta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a hakaretler yağdırdı.

Halbuki biz bu haberi, toplumun bir gerçeği olarak yansıttık. Savaştan kaçan çocukların içine düştüğü zor durumlara ve mahkumluklara örnek vermiştik.

Öyle yorumlar var ki, içinde o çocuk yok!

Küfür var, hakaret var, siyasi savaşlar var, linç var.

Gözü kör, vicdanı sağır, kalbi kara insanların yorumları, geldiğimiz noktanın içler acısı halini arz ediyor aslında.

Kimisi babayı, kimisi çocuğu, kimisi de bizi suçluyor. Hele biri var ki, ABD başta olmak üzere dünyanın hiç bir batılı ülkesinde bu tür görüntülerin olmadığı yazarak, en büyük evsizlerin ve fakirlerin ABD’de yaşamaya çalıştığından habersiz olarak hem de.

Benim meczub bir arkadaşım vardı. Vaktinde, “Acıyorlar ama bakmıyorlar” diyerek, kitaplara sığmayacak halimizi tek cümle ile özetlemişti. Şimdi geldiğimiz durum öyle oldu ki, acıyanı bile bulmak mesele haline geldi.

Eline satırı almış, üzerine vurmayacağı konu yok insanların. Herkesi siyasetin kıyma makinasına atıp un ufak etmekten çekinmiyorlar bile.

Özür diliyorum senden çocuk...

Çok özür diliyorum.

Katillerin elinden kurtulmak için geldiğin şu Çorum’da, seni başka bir savaşın esiri haline getirdiğimiz için, özür diliyorum senden.

Tüm gününü klavye başında devlete millete küfretmeye adamış zavallıların arasına attık seni bilmeden.

Boş boş laf eden beyhudeler, siz hangi garibin evine bir tas çorba götürdünüz ki, kendinizi bu sözleri etmeye muktedir görüyorsunuz.

Siz kimsiniz ki, derde çare üretmek yerine ahkam kesip, pis kusmuklarınızı sağa sola boca ediyorsunuz.

Gidin, kendi kininizde, kendi vicdansızlığınızda boğulun.

Editör: Haber Merkezi