HABER/YORUM EROL TAŞKAN
Bir hevesle satın alıp kendi duygularımızı tatmin ettiğimiz evcil hayvanlardan bıkıp sokağa atanlardan olmak yerine, garip ve kimsesiz kalmış sokak hayvanlarını sahiplenen olmalıyız.
Pet-Shop'lardan hayvan satın alırken, onların ticaret metaı gibi algılanmasına katkı verdiğimizi gözden kaçırmamak gerek. Eğer ailemize bir can daha katmakla ilgili heyecan ve kararlılığımız varsa, bunu sahipsiz hayvanlara kucak açarak, onların da bir ailesi olmasına vesile olarak yapabilmeliyiz. 


Onları suçlamak yerine, Allah'ın bize bahşettiği aklı ve izanı ortaya koyarak onları anlamaya çalışmalıyız. Hayvanların yaşam alanlarını tek tek ellerinden alan varlık olduğumuzu hatırımızda tuttuğumuzda, onların yaşadıklarının birinci sorumlusu olduğumuzun da farkına varırız. 
Belki şahsi olarak direkt anlamda bir suçumuz yok gibi gözükse de, biraz vicdan muhasebesi yaptığımızda bu suçun ortağı olduğumuzu, hatta biraz daha ileri gittiğimizde bizzat faili olduğumuzu görürüz. 
Geleceklerini inşa etmek için saçımızı süpürge ettiğimiz çocuklarımızın ruhsal yapısını bozan teknolojiye onları hapsetmek yerine, onlara can yoldaşı olacak hayvanların sevgisini aşılamalıyız. Hayvanların, bıkıp usandıktan sonra bir kenara atılacak bir ürün olmadığını anlatarak, bir cana yoldaş olmanın erdemini hissettirmeliyiz. 


Haylayan köpekten, miyavlayan kediden rahatsız olmak yerine, onların bi/çare hallerinden rahatsız olup harekete geçmeliyiz. En basit yapabileceğimiz şey, sıcak yaz günlerinde susuz kaldıkları, kış günlerinde üşüyüp ölümle burun buruna bir hayatın mücadelesini verdiklerini anlayabilmektir. 
Kendimizi bu çizgi üzerinde konumlandırmalı, ya şefkat gösterip su ve yemeğine katkı sağlamalı, ya da daha iyi bir hayvansever ve vicdan sahibi olduğumuzu düşünüyorsak sahiplenerek ona bir aile, kendimize de candan bir dost kazandırmalıyız.