Ticaret İl Müdürü Fikret Yıldırım, tüketicinin etkin korunmasının sağlanması için sadece yasal zeminin hazırlanmasının yeterli olmadığını belirterek, tüketicilerin hakları konusunda bilinçlendirilmesi gerektiğini söyledi.

Ticaret İl Müdürü Fikret Yıldırım, "15 Mart Dünya Tüketiciler Günü" nedeniyle bir mesaj yayınladı.
Teknolojik gelişmelerin ve özellikle küreselleşmenin etkileriyle günümüzde ticaretin biçim değiştirdiğini belirten Yıldırım, "Artık ticaret çok farklı yöntemlerle yapılmakta, daha çok ürün ve hizmet tüketicilere ulaşmaktadır. Bu durum tüketicinin korunması kavramının önemini artırmıştır" dedi.

Tüketicilerin korunması konusunun toplumun her kesimini ilgilendiren, etkileyen ve hiçbir kesimin kayıtsız kalamayacağı bir husus olduğunu ifade eden Yıldırım, mesajında şu ifadelere yer verdi: "Tüketicinin korunmasına yönelik kurallar ve uygulanmasındaki etkinlik, aynı zamanda bir toplumun çağdaşlık seviyesini gösteren unsurlardan bir tanesidir. Tüketicinin korunması ile ilgili kurallar, sadece tüketiciyi değil, belli standartta ve kalitede mal ve hizmet üretimini hedeflediği için aynı zamanda üreticileri ve dolayısıyla ülke ekonomisini de korumaktadır. Mal ve hizmetlerin belli standartlarda ve kalitede üretilmeleri, onların uluslararası piyasalarda rekabet edebilmelerini sağlayacak, dolayısıyla ihracatın artmasına da katkı sağlayacaktır.

Ülkemizde 1995 yılına kadar tüketici hakları genel hukuk kuralları çerçevesinde korunmaya çalışılmıştır. 1995 yılında çıkarılan 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun ile ülkemizde ilk defa özel bir yasayla tüketici hakları koruma altına alınmıştır. Ancak zaman içinde, ticaretin değişen ve çeşitlenen biçimleri ile Borçlar Kanunu ve Ticaret Kanunu gibi hukuki düzenlemelerin tüketicilerimize getirdiği yeni haklar, Tüketici Kanunu'nda değişiklik yapılmasını elzem hale getirmiştir.

6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun, 28 Kasım 2013 tarih ve 28835 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanmıştır. Tüketicileri koruyucu yeni tedbirlerin getirildiği, tüketicilerin hak arama yollarının kolaylaştırıldığı yeni kanun, 28 Mayıs 2014 tarihi itibariyle yürürlüğe girmiştir. Bu kanun ile, tüketicileri daha ileri seviyede korumaya yönelik tedbirler alınmış, tüketicilerin hak arama yolları kolaylaştırılmış, tüketicinin bilgilendirilmesi konusu ön plana çıkarılmış, bürokrasi azaltılmış, hakkaniyete uygun bir ceza sistemi oluşturulmuştur. 6502 sayılı kanun, mevcut düzenlemelerin çoğunda değişiklik yapmasının yanı sıra; mülga 4077 sayılı kanunda yer almayan yeni düzenlemeleri de getirmiştir.

Bu düzenlemelerin temel esaslarını sıralamak gerekirse: Tüketiciden talep edilecek her türlü ücret ve masrafa ilişkin bilgilerin, sözleşmenin eki olarak tüketiciye ayrıca verilmesi zorunluluğu getirilmiştir. Mevcut uygulamada tüketiciden alınacak ücretler sözleşmelerin içerisine gizlenmekte, tüketiciler ne ödeyeceğini tam olarak bilememekteydiler. Yeni düzenlemeyle ücretler sözleşmenin eki olarak ayrıca verileceğinden tüketiciler ödeyeceği ücretler hakkında tam bilgi sahibi olacaktır.

Tüketicilerin en fazla mağduriyet yaşadığı alanların başında Bankacılık hizmetlerinden alınan ücret ve komisyonlar gelmektedir. Bankacılık işlemlerinde; faiz dışında hangi hizmetlerden ücret, komisyon ve masraf alınacağı hususu, Bakanlığımızın görüşü alınarak BDDK tarafından belirlenecektir. Yine bu kanuna dayanılarak hazırlanan ve 3 Ekim 2014 tarihinde yürürlüğe giren "Finansal Tüketicilerden Alınacak Ücretlere İlişkin Usûl ve Esaslar Hakkında Yönetmelik" gereği bankalar tarafından belirlenecek olan Kredi tahsis ücreti, kullandırılan kredi anaparasının binde beşini geçemez.    

Kart çıkaran kuruluşlar tüketicilere yıllık üyelik aidatı ve benzeri isim altında ücret tahsil etmedikleri bir kredi kartı sunmak zorundadır. Cayma hakkı süreleri yeniden düzenlenmiştir. Kapıdan yapılan satışlarda ve mesafeli satışlarda 7 gün, devre tatil sözleşmelerinde ise 10 gün olan cayma süreleri, yeni kanunla 14 güne çıkarılmıştır. Daha önce uygulamada olmayan bazı alanlarda ise cayma süreleri ilk defa uygulamaya konulmuştur. Bunlar, ön ödemeli konut satışları, tüketici kredisi sözleşmeleri ve finansal hizmetlere ilişkin mesafeli sözleşmelerde 14 günlük cayma süresi, taksitle satış sözleşmelerinde ise Borçlar Kanunu'na paralel olarak 7 günlük cayma süresidir.

Ayıplı mal ve hizmette tüketiciye sağlanan haklar genişletilmektedir. Yeni ve önemli bir uygulama zaman aşımı süresi içerisinde kalmak kaydıyla, ilk 6 ay içinde ortaya çıkan ayıplarda malın ayıplı olmadığını satıcı ispat edecektir. Tüketicilerimizin kullanacağı seçimlik hakları şöyledir: sözleşmeden dönmek, ayıp oranında satış bedelinden indirim istemek, ücretsiz onarım, satılanın ayıpsız misli ile değiştirilmesini istemek.

Tüketici hakem heyetine yapılan başvurular şahsen veya avukat aracılığıyla; elden, posta yoluyla veya elektronik ortamda e-Devlet kapısı üzerinden Tüketici Bilgi Sistemi (TÜBİS) ile yapılır. Başvurular, tüketicinin yerleşim yerindeki (ikametgahı) ya da tüketici işleminin yapıldığı yerdeki tüketici hakem heyetine yapılabilir. Ayrıca Bakanlığımız bünyesinde oluşturulan "Alo 175 Tüketici Danışma Hattı" tüketicilerimizin karşılaştıkları sorunlara ilişkin çözüm yollarının sunulduğu ve tüketici uyuşmazlıklarının çözülmesi amacıyla başvurmaları gereken ilgili makamlara yönlendirildiği "bir çağrı merkezi" olarak hizmet vermektedir.

Tüketici Hakem Heyetlerine yapılacak başvurularda uygulanan parasal sınırlar 1 Ocak 2019'dan itibaren geçerli olmak üzere yeniden değerleme oranında artırılarak1 Ocak 2019 itibariyle 6860 TL olan sınır 8480 TL'ye çıkarılmıştır. Böylece daha fazla sayıda tüketici şikâyetinin mahkemelere gitmeden çözümlenmesine imkân sağlanmaktadır. Bu değerlerin üzerindeki uyuşmazlıklar için Tüketici Mahkemesine başvurulması zorunludur.

Uyuşmazlığın tüketicinin lehine sonuçlanması durumunda tebligat ve bilirkişi ücretleri karşı tarafça karşılanacaktır. Aksi halde firmalar herhangi bir maliyete katlanmadıkları için, haklı olsa dâhi tüketicileri hakem heyetine başvuru yapmaya zorlamaktadırlar. Bu da hakem heyetine yapılan başvuruların sayısını artırmakta ve tüketicilerin hakkını aramaktan çekinmelerine sebebiyet vermektedir. Yeni Kanunla, tüketicilerin haklı olduğu durumlarda, hakem heyetinin yapmış olduğu tebligat ve bilirkişi masrafları firmalardan alınmaktadır.

Bu kanun, hepimizi ilgilendiriyor, hepimizin haklarını koruyor. Ancak tüketicinin etkin korunmasının sağlanması için sadece yasal zeminin hazırlanması yeterli değildir. Tüketicilerimizin hakları konusunda bilinçlendirilmesi gerekmektedir. Hiç şüphesiz ki tüketicilerin korunmasının en iyi yolu, onları sahip oldukları yasal haklar konusunda bilinçlendirmek, haklarını aramaları konusunda teşvik etmek ve yönlendirmektir. "Bilinçli tüketici sağlıklı ekonominin temelidir" görüşünden hareketle, tüm vatandaşlarımızı haklarını aramaları konusunda daha duyarlı olmaya davet ediyorum.

Bu duygu ve düşüncelerle, tüketicinin korunmasına yönelik önemli görevler üstlenen başta Ticaret Bakanlığı çalışanları, Tüketici Hakem Heyetleri, Tüketici Mahkemeleri olmak üzere tüm kamu kurum ve kuruluşlarına ve bu alanda fedakârca faaliyet gösteren bütün gönüllü tüketici örgütlerine teşekkür ediyor, hepimizin birer tüketici olduğumuz gerçeğinden hareketle tüm vatandaşlarımızın "15 Mart Dünya Tüketiciler Günü"nü kutluyorum."