HABER/YORUM EROL TAŞKAN

Fatih Sultan Mehmet İlkokulu’nda büyük bir insanlık ayıbı yaşandı. Rehberlik Araştırma Merkezi’nin (RAM) normal sınıfta kaynaştırma eğitimi alabilir raporu verdiği hafif Down Sendromlu öğrenciye ve ailesine dünyayı dar ettiler.

Engelli bir öğrenciyle kendi çocuklarının aynı sınıfta okumasını kabullenemeyen veliler, kurdukları whatsapp gurubu ile adeta linç başlattı. Kendi çocuklarını başka okula almak başta olmak üzere her türlü tehdidi okul idaresine dayatan veliler, okul idaresinin kendilerinden rüşvet istediği iddialarını da dile getirerek, idare üstünde baskı oluşturdu.

Engelli çocuğu bulunan ailelerin taşıdıkları bu ağır yüke omuz vermek yerine, insanlık dışı davranışlarla bu yükü kat kat artıran aileler, engelli ailelerin her zaman yaşadığı gizli düşmanlıkla bir kez daha yüzyüze kaldı.

Okul idaresinin de adeta sınıfta kaldığı tüm bu davranışlar, çok derin bir acıyı gün yüzüne çıkardı. Her fırsatta ve özel günlerde “Özel Bireyler, “Özel Anneler” “Engelli Duyarlılığı” gibi büyük büyük laflar eden toplum sınıfta kaldı. İnsanlığının ayarının ölçüldüğü bu tartı ne yazık ki sıfırın altında çok çukur ve çok düşük bir değer verdi.

Her kim bu aymazlığı yapıyorsa, engelli bir aileyi kaderiyle başbaşa bırakıp, “Bana ne” tavrına giriyorsa, kahrolsun perişan olsun. Allah onların evlatlarını engelli yapsın bedduası etmeyip, çocukların ne günahı var diyebilen engelli ailelerin intizarı inşallah ebeveynlerin yakasına hem dünyada hem de ahirette yapışır.

Yalandan deli olup, reklam yapmak için engelli hassasiyeti sergilemekten utanmazken, gün gelip elimizi taşın altına koyacağımız gün, “Ama-Fakat” diyerek bahane üretmek tek kelime ile iki yüzlülüktür, yalancılıktır, sahtekarlıktır, aymazlıktır.

Ne olurdu o cennet meleği sizin çocuklarınızla aynı sınıfta eğitim görseydi? Nereden biliyorsunuz çocukların psikolojilerinin olumsuz etkileneceğini? Sizin zihninizi sarmış geri kafalılığın çocukların dünyasında var olduğunu nereden biliyorsunuz? Çocuklar dünyaya bakarken renkleri bir, insanları bir görür. Onların dünyası sizin kirlettiğiniz gönülleriniz kadar kara ve merhametsiz değil.

Bunu kendi çocuğunuzun merhamet duyularıyla bezenmiş bir hayata kapı açması için değerli bir fırsat olduğunu neden varsaymazsınız? Çocuklarınıza engelli bir arkadaşının yanında yer alıp, onu sevmenin onu sahiplenmenin erdemini öğretme fırsatını neden elinden alıyorsunuz?

Bunu ben bizzat kendimden biliyorum. Benim ilkokulda sınıf arkadaşım engelliydi. Biz geçtiğimiz günlerde vefat eden rahmetli İsmet Koşa ile aynı sınıfta okuduk. Bizim sınıf arkadaşlarımızın tümü, İsmet’i birbirimizden farklı görmeden büyüdük ve eğitim aldık. Bugün kendimden çok diğer arkadaşlarıma kefilim ki, hepsinin gönlünde engelliye bakış açısı tam da olması gerektiği gibidir. Bunun altında yatan en büyük neden, İsmet’i yük olarak değil, kardeş olarak gördük, arkadaş olarak gördük. Bizim ailelerimizin hiç birisi bundan gocunmayıp, İsmet’in bizim psikolojimiz üzerinde olumsuz bir etki yapacağını iddia etmedi. Bilakis her birimizin ailesi bundan haberdardı ve bizlere İsmet’in bizden farklı olmadığını, İsmet’e gönlümüzü açıp daha hassas ve narin olmamız gerektiği yönünde nasihatleri oldu.

Şimdi sorsak, bizlerin ailelerini bilinçli aile olmamakla zemmedip, “Onlar çocuk psikolojisini tam olarak bilmediğinden öyle davranmış” dersiniz. Evet, belki bugün kendini çok iyi ebeveynler yerine koyan aileler kadar çocuk eğitimi ile ilgili akademik bilgilere sahip değillerdi ama insanlıkları, vicdanları, merhametleri onların en iyi akademik öğretileri oldu. Ve geldiğimiz sonuç ortada. Bugün daha çağdaş, daha medeni olmanın ölçütü sayılan engellilik konusunda ailelerin verdiği sınavın sonucu sıfırın altında bir rakamdır. Düştükleri çukuru ölçemediğim için rakamın düşüklüğünü ölçemiyorum bile.

Gözünüz aydın olsun başardınız. Aile çocuğunu kaynaştırmalı eğitimden alma kararı aldı. Ancak bu karar, kendi evlatlarının buna güç yetiremeyeceğinden, ya da sınıf arkadaşlarının ona kötü bakışından değil, sizin insanlık seviyenizin düşük olduğundan kaynaklıdır.

Bu konu insanlık ölçümü için adeta altın ölçen hassas teraziler kadar nettir, adeta insanlığın mihenk taşıdır.

Kalifiye eleman yetiştirmek için her türlü gayreti göstereceğiz' Kalifiye eleman yetiştirmek için her türlü gayreti göstereceğiz'

Ailenin iddiası evlatlarının yönlendirildiği okulda, okul idarecisiyle önceden görüşüp çocuklarının durumunu izah etme imkanı bulamadıkları yönünde.

Her Anneler Günü başta olmak üzere, engelli günlerinde ve her fırsatta engelli annelerine övgü dolu sözler eden toplum, sadece onları reklam aracı olarak kullanmaktan öte gitmiyor imajı vermekten kurtulmalı.

Elbette bu toplumda vicdanlı, merhametli, herkesi eşit gören, engelli konusunda yüksek duyarlılığı sahip insanlarımız var. Azınlıkta olsa da var çok şükür.

Peki, bu insanlık dışı davranışa maruz kalan aile çocuklarından vaz mı geçti? Elbette hayır. Onlar canlarını verecek kadar sevdikleri evlatları için her türlü fedakarlığa göğüs gerecek kadar yiğit yürekliler. Ömürlerini fedaya hazırlar. Kırılsalar da, ötekileştirilseler de kazanan onlar, insanlık sınavından sıfır alan yine siz oldunuz. Bu zulümde eli olan, göz yuman katkısı olan her kim varsa, bu aileden helallik almadıkça iki yakasının bir araya gelemeyeceğini bilse iyi olur. Zira onların duası da, bedduası da, memnuniyetleri de, kırgınlıkları da arşa ulaşır. Bunu da böyle bilin.

Editör: Haber Merkezi