Saadet Partisi İl Başkanı Faruk Cıdık, partisinin 9 Şubat Pazar günü İstanbul Yenikapı Meydanı’nda düzenleyeceği ‘Büyük Kudüs Mitingi’ne tüm Çorum halkını davet etti.

ABD Başkanı Trump’ın Kudüs’le ilgili açıklamalarına tepki gösteren ve “Gelin yüzyılın bu zorbalığına, zulmune ve haksız ilhakına, parti ve kimliğimiz ne olursa olsun hep birlikte karşı duralım.” diyen Cıdık, “ABD ve İsrail yönetimlerinin ‘Yüzyılın Anlaşması’ olarak lanse ettiği, aslında ‘Yüzyılın İhaneti’ olarak tanımlanması gereken Filistin'in geleceğine dair plan açıklandı. Trump'ın damadı dâhil etrafındaki yetkililerin Yahudi olması nedeniyle, İsrail'e ait olduğu gayet açık olan bu planın, ABD tarafından olduğu gibi benimsenmesinde de en önemli etken olmuştur. Trump’ın basın toplantısında, adeta Filistinlilerle ve Müslümanlarla dalga geçercesine, bu planın Filistinliler’in kendi bağımsız devletlerine kavuşmaları için tarihi bir fırsat olduğunu söyleme cüretinde bulunması, hadsizliğinin ve kibrinin seviyesini de göstermiştir.
Trump ve Netanyahu uluslararası anlaşmaların; aralarında sorun olan taraflar arasında, karşılıklı bir müzakere süreci sonunda, uzlaşma sağlanılan konuları yazılı metin haline getirilen belgeler olduğunu gayet iyi bilirler. Ancak bu olayda kendilerini adeta sorgulanamaz birer Titan gibi gören ABD-İsrail ikilisi, sorunun asıl muhatabı olan Filistinliler’e herhangi bir söz hakkı vermediği gibi İsrail ile Filistinliler arasında da herhangi bir müzakere yapılmamış, tüm hükümleri ABD ile İsrail arasında kararlaştırılan bir metin ve bu metni bütünüyle kabul etmeleri beklenen Filistinliler vardır.
ABD Başkanı Trump'ın açıkladığı metne göre; gerçekte egemen olmayan, etrafı bütünüyle İsrail tarafından kuşatılan, ordusuz ve Kudüs'ü tamamen İsrail'e terk etmiş olan bir Filistin Devletinin kurulmasını öngörülmektedir.  Üstelik bu devletin kurulması, dört yıllık müzakere süreci sonunda Filistinliler’in ‘kendilerinden istenen şartları yerine getirmeleri halinde’ mümkün olabilecektir. Yani, Filistinliler şayet müzakere sürecinde, İsrail'in dayattığı tüm şartlara teslim olmaz ise burada sözü edilen uyduruk devletin bile kurulmasına izin verilmeyecektir.
Ayrıca, başta Mescid-i Aksa olmak üzere, Kudüs'teki Müslümanlara ait ibadethaneler ve kutsal mekânlar İsrail'in egemenliğinde olacak, Filistin Devletinin kendi kara sınırları ve hava sahası üzerinde herhangi bir denetim yetkisi olmayacak, başka devletlerle anlaşma yapma yetkisi olmayacak, sayıları altı milyon civarında olan Filistinli mültecilerin dönüş hakkını reddedecek, Hamas ve İslami Cihad gibi silahlı örgütler de silahlarını bırakmak zorunda kalacaklardır ve buna da ‘devlet’ denilecek. Geçin bunları.
Kurulması öngörülen Filistin Devleti için çeşitli yatırım projelerinde kullanılmak üzere 50 milyar dolarlık bir fon oluşturulacaktır ki, bunun önemli bir kısmı Körfez Bölgesindeki Arap devletlerince karşılanacaktır. Nitekim bu ülkelerin büyük çoğunluğu da bu meş'um planın malî yükünü üstlenmeyi kabullenmiş görünmektedirler.
Filistin'e ve bilhassa Kudüs'e sahip çıkmak İslam Dünyasının ortak davası olmalıdır. Çünkü; Kudüs'teki Mescid-i Aksa Müslümanlar’ın ilk kıblesidir. "Etrafı mübârek kılınmış olan" Kudüs, Hz. Peygamber (sav)'in Miraç'taki ilk durağı olmuştur. Kudüs'e ve Filistin'e olan bağlılık ve muhabbet, Müslüman kimliğinin asli bir unsurudur ve dahası bu belde hem dini, hem siyasi, hem de jeopolitik olarak alem-i İslam için bir hayat memat meselesidir.
O nedenle, İslam dünyasına mensup devletlerin ve uluslararası örgütlerin iş bu noktaya geldikten sonra vehameti görmezlikten gelmesi, sadece kuru bir "kınama" ile geçiştirmesi, Filistin'e ve Kudüs'e yapılmış ihanetler silsilesinin son parçası olacaktır. İslam dünyasının bugün vakit geçirmeden elini taşın altına koyması ve harekete geçmesi gerekmektedir. Şayet bundan sonra da işler bugüne kadar geldiği gibi devam edecek olursa, muhtemelen, bir zaman sonra ortada konuşulacak bir ‘Filistin sorunu’ bile olmayacaktır.
Bu hassasiyeti kavrayan Arap Birliği, Dışişleri Bakanları düzeyinde gerçekleştirdiği olağanüstü toplantısında, ABD Başkanı Donald Trump'ın ‘Yüzyılın Anlaşması’ olarak nitelediği sözde barış planını tamamen reddettiğini açıkladı.
Saadet Partisi olarak; 1400 yıldır İslam beldesi olan ve başkenti Doğu Kudüs değil Kudüs'ün tamamı olan, gerçek bağımsız bir Filistin Devleti için 9 Şubat 2020 Pazar günü saat 14.00’de İstanbul Yenikapı Meydanında yapılacak olan ‘Kudüs Mitingi’ne tüm vatandaşlarımızı davet ediyoruz.
Gelin yüzyılın bu zorbalığına, zulmune ve haksız ilhakına parti ve kimliğimiz ne olursa olsun hep birlikte karşı duralım.” şeklinde açıklama yaptı. (Haber Merkezi)

Editör: Haber Merkezi