İngiliz filozof Thomas Hobbes'ın, "insan insanın kurdudur" sözünü duymayanımız yoktur herhalde.
Ünlü filozof, bu sözü söylerken iki haklı gerekçeye dayanabilir.
Bir; özgürlüklerin halka bırakılmasının tehlikeli olduğu ve bunun kaos meydana getirebileceği. Çünkü insan bencildir, sadece kendisinin ve yakınlarının menfaatlerini gözetme temayülündedir. 
İki; bir insana zararı yine kendisi verir. Yani insan, en çok zararı yine bir insandan görür. Atalarımız der ya "ağaca balta vurmuşlar, sapı bendendir demiş."
Kadim kültürümüzde bu tür tartışmalar olmazdı.

İslam toplumunda beşeri ilişkiler, güven üzerine oturur, kimse kimsenin dokunulmazlarına dokunmazdı, kutsalına küfretmezdi.
Hayat, din, akıl, mal ve nesil emniyeti söz konusu idi.

Fatih Sultan Mehmet zamanında öylesine bir güvenlik ve asayiş sağlanmış ki; yanında büyük bir servet olan bir kadın, İstanbul'dan Edirne'ye tek başına ve güven içinde seyahat edebiliyormuş.
Günümüze geldiğimizde kadim kültürden çark edip yönümüzü o ya da bu bahaneyle Thomas Hobbesgillere çevirince adamın endişe ettiği gibi olduk.
Bizde de "adam adamın kurdu" şimdi.

Güven erozyonu yaşıyoruz.
*    *  
Her şeye rağmen güven, toplumların olmazsa olmaz vasfıdır.
İnsan güven üzerinde yaşar, güvenmek ister.
Otobüse biniyoruz, sürücü kaza yapmadan bizi götürür diye.
Uçağa, hızlı trene, gemiye biniyoruz kaptan sağ salim ulaştırır diye.
Berberin önüne oturuyoruz saç-sakal keser, boğaz kesmez diye.
Ve;
Hastanelere gidiyoruz, doktorlar iyi etsin, şifaya sebep olsun diye.
Veliler çocuklarını okullara teslim ediyorlar öğretmenler eğitim-öğretim versin, zararlı şeyler öğretmesin diye
Çok şükür, ülkemiz sağlık çalışanları, bu korona virüs günlerinde destan yazdılar.
Bu gün sağlıkta geldiğimiz bu nokta, Cumhurbaşkanımız R.Tayyip Erdoğan liderliğindeki mimarlar sayesinde oldu.
Açıkçası bu vesileyle güven tazeledik.
*    *  
Korona tedbirleri sadedinde günlerdir ev dışına çıkmayan yaşlı ve genç kesim, 31 ildeki sokağa çıkma yasakları büyük oranda sorunsuz uygulandı, uygulanıyor.
Ceza var, can korkusu var ama devlete ve sağlık görevlilerine güven de var.
Vefa destek gruplarına ne dersiniz?
Hele "biz bize yeteriz Türkiyem" kampanyası…
Birilerine inat katılım yoğundu.
"Zırnık bile yok" diyenleri Allah ıslah etsin, ıslah olmuyorlarsa kinlerinde boğulsunlar.
Bütün bunlar, unuttuğumuz ya da hasretini çektiğimiz bizden beklenen kadim kültürümüzü hatırlattı. Güven tazelemesi oldu.
Fabrika ayarlarına dönüyoruz/döneceğiz inşaallah.
Güven nedir deseler bana; "arkanızda, altınızda gibi bir yanınızda olduğunu düşündüğünüz, bunu da hissettiğiniz destektir" derdim.
Biraz karamsar gününde ama yine de Necip Fazıl'a bir kulak verelim mi?:
Bu taksimi kurt yapmaz kuzulara şah olsa;
Yaşasın, kefenimin kefili karaborsa!
Kubur faresi hayat, meselesiz, gerçeksiz;
Heykel destek üstünde, benim ruhum desteksiz.
*    *  
Görüldüğü üzere N. Fazıl, ruhuna bile destek ister.
Evde kalan 65 yaş üstü vatandaşlar kendilerinin mağdur edilmeyeceğinden eminler, devlete güveniyorlar.  
Devletin onlara hizmet götüren birime verdiği isim ne?
Vefa Sosyal Destek Grubu. 
Güvenin olduğu yerde doğruluk, dürüstlük, ahde vefa, sevgi, saygı, hüsnüzan, ülfet ve muhabbet de olur. Kin, nefret, bencillik, hırs, iffet ve hayâ yoksunluğu, aldatma, kandırma ve sahtecilik olmaz.
Vesselam.
NOT: Çorum İmam Hatip Lisesi'nin(Şehit Erol Olçok AİHL) tedrisat binası yıkıldı. Keşke yol oradan geçmeseydi/geçirilmeseydi. Temenni edelim de sıra ana/idare binasına gelmesin.