Okul müdürümüz Halis Bey'in rehberliğinde Çorum'da Aydın Fikirler Kulübü kuruldu. Şimdiye kadar hiçbir siyasi partiye veya gruba dahil olmamış Çorumlulardan bir ekip oluşturarak yeni bir teşkilat kurma fikri, kamuoyunda kabul gördü. Böylece ortaya çıkan Aydın Fikirler Kulübü'nde her yaştan insan bir araya geliyor, çaylarını yudumlayıp sohbet ediyorlardı.
Çorum'da ne gibi kültürel etkinlikler yapılabileceği tartışılıyordu. Önce ünlü kişilerin konferansa davet edilmesine karar verildi. Necip Fazıl, Necati Aker, Şule Yüksel Şenler, Lütfi Doğan, Ergün Göze'yi konferanslarla tanıdık. Muhafazakar tiyatro gruplarını, onlar sayesinde izleme imkanı bulduk. Abdullah Karslı'nın "Hz. Ömer'in Adaleti" piyesini bu sayede Çorum'da seyredebildik.
O sene yaz döneminde Halis Bey'in teşvikiyle İmam Hatip Okulu Mezunlar Derneği'ni canlandırmaya karar verdik. Yönetimde bulunan ağabeylerimiz, bize tam yetki verdi. Biz de tüm ortaokul öğrencilerinin katılabileceği ikmaal7bütünleme sınavlarına hazırlık kursları açtık. Türkçe, Matematik ve İngilizce derslerinden kurs verebilecek öğretmenler veya üniversite son sınıf öğrencilerden oluşan bir ekiple bu işe talip olduk.
İmam Hatip Okulu binasında verilecek kursa okul yönetiminin ve Milli Eğitim Müdürlüğü'nün onayı ve desteği de sağlandı. Bir yaz boyunca devam eden bu kurs, öğrenciler için çok verimli oldu ve birkaç yıl devam etmesi istendi.
Biz altıncı sınıftayken Milli Eğitim Bakanlığı'ndan bir yazı geldi: "Not ortalaması tutan ve bütünlemesi olmayan öğrenciler, dilerlerse son sınıf bitirme imtihanlarına girebilirler." Bu genelgeye göre Arif Ersoy ile benim not ortalamam ve gerekli şartlar tutuyordu. Arif, son sınıf bitirme imtihanlarına girdi. Ama ben, son sınıfı okumayı tercih ettim. Böylece Arif Ersoy, altıncı sınıftan yedinci sınıf bitirme imtihanlarına girerek bir yıl erken mezun olmuş oldu.
Yaz döneminde İmam Hatip Okulu'nda açmış olduğumuz bütünleme sınavlarına hazırlık kursları devam ederken ben, yine boş vakitlerinde bakkal dükkanımıza gidiyor, amcama yardım ediyordum. Bu arada lise kısım öğrencilerinden ve sınıf arkadaşlarından bütünlemeye kalanlara da Arapça takviyesi yapıyordum.
Ayrıca ortaokulu bitirip te İmam Hatip Lisesi'ne devam etmek isteyenlere Kur'an-ı Kerim ve Arapça kursu veriyordum. Bunlardan Ahmet Nuri Koca ile Rumi Çelik, azimle çalıştılar. Sınavları geçip İamam Hatip Okulu'na devam ederek mezun oldular.
Son sınıfa geçtiğimde pek çok hocam, beni kendilerine yakın buluyorlardı. Dersleri zayıf olan pek çok öğrenciyi bana yönlendiriyorlardı. Bir gün baş muavin Fuat Kavukçu Hocam, beni çağırdı. "Sınıf arkadaşımız Selahattin, Arapçadan başarısızdı. Askere gitti. Şimdi onu veremeyince Öğretmen Okulu bitirme sınavlarına giremiyor. Bunu bir ay çalıştır da sınava hazırlansın, dedi. Kim diye tekrar sorduğumda Hayrettin Karaman olduğunu söyledi. Memnuniyetle kabul ettim. Sınavlara kadar çalıştırdım. O dönemde mezun olmayı başardı.
Bunun üzerine aynı durumda olan Cemalettin Karakaş'ı getirdiler. Onu da yaz boyunca çalıştırdım. O da mezun oldu. Emir Ahmet Camiine imam olarak atandı.
Halis Ayhan döneminde yaz-kış çalışılırdı. Bizde tatil, istirahat demek değildi. Yerine göre gerekli faaliyet yapılacaktı. Yaz tatilinde de çeşitli köylere ve ilçelere hutbe ve vaaz için görevlendiriliyorduk. Altıncı sınıfın yaz tatilinde yine bir kafile oluşturuldu. İsmet Altıkardeş ile ben de Mecitözü'nde gittik. Yeni yapılan büyük camide ben, Cuma Hutbesini okuyup namazı kıldırmıştım. İsmet Altıkardeş hocam da vaaz etmişti.
Namazdan sonra İlçe Müftüsü Yahya Akbaş hocanın odasına gittik. Caminin alt tarafında iki odalı bir müftülükte görev yapıyordu. Sohbet ettik. Yorulduğunu, ihtiyarladığını anlattı. Sizin gibi gençlerden biri gelse de görevi onlara devretsem, dedi. Biz de ehil biri gelene kadar hizmet etmesinin gerekliliğini vurguladık. Sonra izin isteyip Çorum'a döndük.